Sürgündedir artık daldan dala yüreğim
Sürdüm her tarlasını memleketimin
Çiçek çiçek, buğday buğday
Ve sarı sarı…
Emektir, umuttur
Yoksulluk peşi sıra avuntudur
Göğe doğru başak vermiş her filiz.
Sürgün verdikçe her intihar çiçeği
Bir dişini daha söker timsahi bakışın,
Bir kâbus daha mıhlar Firavun rüyalarına
Çünkü korkusu, kokusu ve kâbusu
Ve hatta dokunuşu değil;
Ta kendisi
Ve dahi, kendisinin en deli saçması
Ve en soylu halidir bu gerilen yürek.
Sürgün,
İmanımın ihanete kurşun sıkışıdır.
Sürgündedir artık dağdan dağa yüreğim
Yol bilmez, yolcu tanımazım ben
Sahipsizim, kimliksiz ve kimsesizim.
Zordur dikine yürümek
Eğilmeden dikine yaşamak hayatı zordur.
Biraz bilirim.
Yolsuz yordamsız sıkarak yumruklarımı
Musa’dan ve İbrahim’den
Ve Nebiler Nebisinden miras isyankârlığım,
Put kırıcılığım
Ve çekmeye gelmez boynumla
Ve eşkıya yaftasıyla sürdüm
Geceden geceye
Beynimin taş, çakıl mezralarını.
Yeminlerle ısındım,
Kaç defa suratına tükürdüm yalnızlığın
Burnumdan fitil fitil akıttım çaresizliği,
Kaç defa tetik düşürdüm
Kaç defa çektim zihnimin fünyelerini
Dirildim, dirildim, dirildim
Ve kaç defa öldüm…