Sosyal Medyada Anlamak ve Anlatmak

79

Sosyal medyada yorum yapan herkes bir bakıma “yazar” sayılabilir. Buna WhatsApp gruplarının üyeleri de dâhil.

Ancak yazarlık riskli bir iştir. Yasal ve hatta sosyal açıdan sıkıntılara da yol açabilir.

Nitekim sosyal medyada bırakın farklı dünya görüşünden olanları, aynı görüşten olanlar arasında bile sert, incitici ve yaralayıcı klavye kavgalarına şahit oluyoruz.

Karşısındakine “ayar vermek, lafı gediğine oturtmak, hak ettiği cevabı vermek” gibi kaygıların yılların dostluklarını yıkabildiğini görebiliyoruz.

Günümüzde tamamen benzer görüşleri paylaşanların, bir dernek, siyasi parti veya bir menfaat grubuna dâhil olanların oluşturduğu WhatsApp grupları çok yaygın. Üyelerinin haberleşmek, duygu ve fikirlerini paylaşmak için kurduğu bu gruplarda bile dozu kaçmış tartışmaların çok sayıda örnekleri var.

Kalplerin kırıldığı, alınganlıkların, dargınlıkların ve hatta düşmanlıkların oluştuğu bu tartışmalar yüzünden bazen WhatsApp gruplarının kapatıldığı, iletişimsizliğin tercih edildiği görülüyor.

Facebook, Twitter gibi alanlarda arkadaşlıktan çıkarma, engelleme gibi önlemlere başvuruluyor.

Son derece faydalı ve olumlu birer araç olarak kullanılabilecekken, bu mecralar neden öfkelendiğimiz, kızdığımız, alındığımız veya kavga ettiğimiz birer alana dönüşüyor?

******************************

Demokrasi Zordur

Sosyal medya ve kapalı grup haberleşmesini sağlayan mecralar çok demokratik platformlardır. Herkesin eşit şartlarda olduğu, bilgisayar veya cep telefonunun klavyesinden yazarken sosyal ve psikolojik baskı hissetmediği ortamlar bunlar.

Fakat bu avantajlar bazen ölçünün kaçmasının sebebi olabiliyor. Öfkesine yenilen yorumcu küfür, hakaret, yalan ve iftira dolu beyanlar yazabiliyor. Bunların bir kısmı mahkemelerde çözülmek üzere dava konusu oluyor.

“Düşünce ve inanç özgürlüğü” ile “düşündüğünü ve inandığını açıklama hürriyetinin” sınırlarını aşmadan beyanda bulunmak bir özdenetimi gerektiriyor. Kimseye hakaret ve küfür etmeden, şahsiyetini küçümsemeden fikir ve inançlarımızı anlatmayı başarmak herkesin harcı değil.

Sizin için çok değersiz biri de olsa, paylaşımınızın altına yorum yapan birine cevap vermek istiyorsanız sabır ve teenni ile cümleler kurmanız gerekiyor. Mademki o sizin sosyal medya “arkadaşınız”, ya katlanacaksınız veya “arkadaşlıktan” çıkaracaksınız.

WhatsApp gruplarında bu daha da zor bir tercih olacaktır. Çünkü sizin o kapalı grup içinde bulunmanız bir mensubiyet duygusunun olmasını gerektirir. Bu duyguyu kaybettiğiniz için gruptan ayrılıyorsanız sonuçlarına da katlanacaksınız.

Grubu kuran “yönetici” iseniz, grubu kapatma kararı almanız, gruptan beklediğiniz bütün faydalara “elveda” demeniz anlamına gelir.

Gruptakilerin aidiyet duygusu kazanması, ortak akıl ile kararların alınması, sinerji oluşması, içerideki farklı görüşlerin ortaya çıkmasıkişisel sorunu olanların belirlenmesi gibi faydalı sonuçlara ulaşma imkânını, kapatma kararı ile kaybedersiniz. Dahası bu kararınız gruptakilerin kendilerinin daha küçük gruplar oluşturmalarına yol açabileceğinden, muhalif grupların oluşması riskini de göze almanız demektir.

******************************

Sosyal Medyanın Faydaları

Sosyal medyanın huzurlu ve faydalı kullanımı mümkün.

Gerçekten bilgileri, yorumları ve paylaşımlarıyla hayatımıza büyük renk ve zenginlik katan sosyal medya arkadaşlarımızla mutlu oluyoruz.

Zengin tecrübeleri ve bilgilerinden istifade edilmesi bu değerlerin işe yaramasını sağlıyor. Paylaşımlarımızın beğenilmesi ve takdir edilmek hoşumuza gidiyor. Böylece yazanı da okuyanı da mutlu eden bir süreç yaşanıyor.

Diğer taraftan evinden dışarı çıkmayan bir emekli dostumuz bile yaptığı değerli paylaşımlarıyla faydalı olurken, kendisi de yalnızlık duygusundan uzaklaşabiliyor.

Değerli insanlarla arkadaş veya grupdaş olmanın verdiği haz ve heyecan, ortak bir hedefe erişmek için motivasyon sağlıyor.

******************************

Anlayamayan ve Anlatamayan Hakaret Eder

Millî Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) araştırması da PISA‘ya benzer bir sonuç vermiş:

“Türkçe’de 3 öğrenciden 2’si orta düzeyde ve bunun da altında. Bu öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor.”

Yani insanlarımızın çoğu Türkçe yazılmış bir metni okuyup anlayamıyor yahut dinlediği bir konuşmayı anlayamamak gibi bir sorunu yaşıyor.

Taha Akyol, Karar Gazetesi’nde yazdığı yazıda, kısır tartışmalarımızın temel sebebi olarak bu sorunu değerlendiriyor:

“Fen bilimleri ve matematikte durum daha kötü. Türkçe metinde geçen olaylar ve anlamlar arasındaki bağlantıları anlamakta zorlanıyorsak, soyut sayısal veriler arasındaki bağlantıları anlamakta büsbütün zorlanırız tabii.

Önyargılarımızın çok güçlü olduğu, üstelik daha karmaşık siyasi ve ideolojik konuları nasıl anlarız?!

“Anlamak” yerine önyargılarımızı devreye sokarız. “Bizim taraf”ın söylediklerini kayıtsız şartsız doğru zannederiz. “Karşı taraf”ın eleştirilerinde doğru taraflar olabileceğini akıl edemeyiz, toptan suçlarız.

Politikacılar da taraftarlarını pekiştirmek için bunu körüklüyor.

En kolayı, icraat ve fikirleri tartışmak yerine, karşıtlarımızın kişiliklerine hakaret etmektir. Yüz elli yıllık tarihimize bakın, genelde böyle.”

******************************

En Temel Sorun: Cehalet

Sosyal medya kullanımında da en temel sorunumuzun “cahillik” olduğu anlaşılıyor.

Cahillik” kavramından kastımız “tahsil yapmamak” değildir. Çünkü okullarımızın diploma verip mezun ettiklerinin çoğu maalesef cahil.

Cehalet, sadece bilgisizlik veya bilgiye erişme yeteneği eksikliği değildir. Bunun yanında soyut veriler arasındaki bağlantıları anlama becerisinin olmamasıdır.

Bir de “anlamak istemediği için anlamayanlar” var. “Tahsil insanın cehlini alır, eşekliği baki kalır” sözü böyleleri için söylenmiştir.

Diplomasız veya “diplomalı cahiller” bu kadar çok iken, böyle bir sosyal malzeme ile kişiler yerine olayları, kuralları, siyaseti, inançları tartışmak çok zordur.

Ama yavaş yavaş da olsa gelişeceğiz. Cehaleti yeneceğiz. Birbirimizi anlamayı ve meramımızı efendice anlatmayı öğreneceğiz.

 

 

Önceki İçerikİstanbul – İzmir Otoyolu
Sonraki İçerikKara Sevda
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.