Sorun Çözme Ustaları (!) “Sorun Üretme Mutfağı”nda

100

Üç yüz yıllık tarihimizin önemli bir kısmı, Batı merkezli sorun çözme mutfaklarından devşirilen sorunlara tanıklık etmektedir. Ustaları tanıyorsunuz, ayrıntıya gerek yok. Fakat malum sorun çözme mutfağında (Democratic Progress Institute / Demokratik Gelişme Enstitüsü) yeni bir toplantı düzenlendi. Üretilen ‘Kürt Sorunu’ üzerinden çeşitli raporlar hazırlayan ve harita yayınlayan bir kuruluştur. Daha doğrusu ‘Kürt Açılımı’ projesinin mimarlarından birisidir. Açılım politikasının en hararetli elemanları bu kuruluşla bağlantılıdır. Bu ve benzeri kuruluşlar, bunların, ülkemizdeki ortakları sorunu üretip epeyce mesafe aldıkları için şimdi çözüm toplantıları yapıyorlar. Hangi çözümleri ürettiklerini, af edersiniz hangi sorunları ürettiklerini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Dörtgen Masa ve Etütler:

Toplantı yeri, ‘King’s College. Masa dörtgen’. Masanın dörtgen olduğuna yapılan vurgu ilginç. İyi ki yuvarlak değil. Mekânla ve mekâna özel anlamla örtüşmek iyi bir şey değildir. Bir farkın olması gerekir. Yinede masanın dörtgen olması lehimize! Buna sevindim! Türkiye’den katılan 16 kişi. Arıza nedeniyle birisi katılamamış, yazık ki ne yazık. Arıza çıkarma kardeşim, denge bozulunca barış bozulur. Bu durum, eştoplumsalcılık projesine aykırıdır. Fakat çözüm üzerine verilen dersler ilginç: Güney Afrika’da çatışma-barış süreci, Birleşik Krallığın Kuzey İrlanda ve Galler’e verdiği yetki devri, arka planı ve uygulamaları. Bu konuları ister üst üste ister yan yana koy ‘tezek kalası’ ölçüsünde bir eser çıkar. Çünkü bu konuların Türkiye ile hiçbir bağlantısı yoktur. Şayet varsa bile ne gam! nasıl olsa ustalarımız orada ! Onlar iyi eğitilmişlerdir. Anlarlar!

Ustaların İttifakı; Üç Parti, Konsey ve Ulema:

Siyasî cenahın ustaları AKP (3), CHP (2) ve BDP (3)’den oluşmaktadır. Toplantıda yer alanların dördü, merkezi Londra’da bulunan Democratic Progress Institute adlı kuruluşun uzmanlar konseyinden Prof. Dr. Mithat Sancar, Prof. Sevtap Yokuş, Yılmaz Ensaroğlu ve Cengiz Çandar. Bunlar son dönemin su götürmez ustalarıdır. Diğer dördü ise “Teröre terör deme, alınırım.” üzerine uzun süredir söz üreten ustalardan oluşmaktadır: Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu, Ayhan Bilgen ve Bejan Matur. Bu kadar ustanın olduğu yerde, bu kadar sorun yaşamamız garip! Ya sorunlarda bir gariplik var ya da ustalarda. Fakat ümitsizliğe düşmeyelim, artık ustalık döneminde yaşıyoruz! Her mesele iliğine kadar çözülecek ve hepimiz nasıl bir tezgâhın kurbanı olduğumuzu anlayacağız.

Medeni Çözüm Arayışı Numarası ve MHP’ye Çalım:

Bu tip toplantılara MHP’yi dâhil etme hevesi ve umudu var: “Türkiye’nin sorun çözme ufukları açısından bu değerli ve önemli bir çabada MHP de olmalıdır.” Uzmanlar Konseyi’nin elemanı hem üzgün hem ümitli. Ya da ustalık birikimi fazla olduğu için bir çalım atıyor: “Önümüzdeki dönemdeki benzeri girişimlere MHP’de davet edilip, dâhil edilebilir. Ülkemizin temel sorununa medenî bir çözüm arayışında MHP’nin de doğal olarak böyle bir çalışmanın içinde yer alması önemlidir ve pekâlâ mümkündür.”

Ustamız, aklınca “Direnmeye gerek yok.” sinyali veriyor. Öbür taraftan “Yazık olur.” demeye getiriyor; artık anlayın önce terörü siyasallaştırdık, şimdi terör üzerinde ‘Türkiye’nin çözülmesi yönünde bir çözümü’ uluslararası mahfillere taşıdık. Bu süreç devam edecek başka yol yok…Belli ki ustamız köye muhtar olmak isteyen Tilki’nin hikâyesini bilmiyor! MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli daha işin başında bunu yıkım projesi olarak adlandırmış, mevcut ustalar ittifakını da ‘kötü adamlar’ şeklinde damgalamıştır.

Kendini Açıklama İhtiyacı:

İnsanların aklına kötü bir şey gelir diye ustamız mukadder bir soruyu cevaplandırıyor: Konsey üyeleriyle aydınların bir araya gelmesi bir medeni ilişkinin ürünüdür. Kendini izah etme ihtiyacı, sakın aklınıza kötü bir şey gelmesin! Hepsi medenî ilişkilerden ibarettir. Kaldı ki Demokratik Gelişme Enstitüsü her türlü çağdaş değerin, demokratik kültürün banisidir. Geliştiricisidir. Sunucusudur. Dağıtıcısıdır. Hatta “Türkiye ve çevresinde demokratik bir çözümün geliştirilmesi için farklı kesimlerin bilgi, düşünce, kaygı ve önerilerini paylaşabilecekleri bir ortam oluşturmaktadır”. Her türlü değerle mücehhez bu kuruluşa ve amaçlarına itiraz olur mu hiç?

İşin aslı ise şudur:

Bu tip uluslararası kuruluşlar operasyonel kuruluşlardır. Değerler diplomasisi üzerinden zihin inşa etme ve yönlendirme tekniklerini kullanan ve hedef toplumu kendi siyasî-stratejik hedeflerine uydurmayı amaçlayan kuruluşlardır. Arkalarında büyük bir para kaynağı vardır. Dış dünyada ortaklar ve seçenekler üzerinde çalışırlar. Türkiye’nin etrafını demokratikleştirme dedikler şey ise Türkiye, Irak ve Suriye’de olup bitenlerdir. Bunlar demokrasi ve barış dedikçe coğrafya kaynıyor. Bu işin sorumlusu ustalar olmasın!

Siyasi Tarihin Kuralı Şudur: Elin cımbızıyla kıl çekilmez!