Bugün “ilm-i siyaset” alanında becerikli olanlar başarılı sayılıyor. İlm-i siyaset ise gerçekleri “şartlar olgunlaşmadan, zamanı gelmeden” söylememek, doğruyu söylemediği hususlarda da dünyanın tek gerçeğini söylercesine içten ve inandırıcı olma becerisini göstermek” olarak anlaşılmakta.
Hele bu tarz beyanlara “Bizler faniyiz, kalıcı değiliz. Hepimizin gideceği yer, 2 metreküp çukurdur. Biz sizin için varız, sizler için bu işleri yapıyoruz” tarzı damardan cümleler ekleyebiliyorsanız, “başarı” kaçınılmaz olmakta.
Bu davranışların fetvası da hazır: “Harpte hile mubahtır!” (Harp kiminle?)
*****
Bugünlerde basında ve sosyal medyada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı konuda birbirine zıt ifadelerine dikkat çeken çok sayıda yazı ve paylaşım yer alıyor. Bir bölümünü aktaralım.
1- Ana dilde eğitim konusunda:
- Önce, (17 Ağustos 2013 de) “Ana dilde eğitim yok, özel okullarda da yok. Biz ülkeyi bölecek konularda adım atmayız.”
- Sonra, (30 Eylül 2013) “Özel okullarda farklı dillerde eğitimin önünü açıyoruz.”
(Daha sonrası için AKP milletvekili Galip Ensarioğlu açıkladı: “Mevcut Anayasa’nın 42. maddesi yürürlükte iken, anayasal yasak olmasına rağmen özel okullar ile bu yasak atlatılmıştır. Ama nihayeti anayasanın değiştirilerek devletin okullarında verilmesidir.”)
2- PKK ile Müzakere:
- Önce, Oslo görüşmeleri deşifre olmadan önce, “Terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da oturmayacağız, biz buyuz. Bunlarla görüştüğümüzü söyleyenler, bu alçakça iftirada bulunanlar şerefsizdir.”
- Sonra, “MİT Müsteşarını ben gönderdim.”
3- Tek dil Türkçe:
- Önce, TBMM’de “benim milletimin dili tektir, o resmi dil Türkçedir.”
- Sonra, “Ben ne tek dil dedim, ne tek din dedim, hiçbir yerde böyle bir ifadem yok, bunlar yalan makinesi.”
4- Libya’ya Nato Müdahalesi:
- Önce, “NATO’nun ne işi var Libya’da? Böyle saçmalık olabilir mi? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez.”
- Bir hafta sonra, “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya gitmelidir.”
5- Malatya Kürecik’e Patriot Yerleştirilmesi:
- Önce, “NATO’dan Patriot talebimiz olmadı, iddialar tamamen asılsız, savunma icra konseyinin başkanı benim, karar verici biziz, benim bundan haberimin olması lazım, benim böyle bir şeyden haberim yok, herhalde sağır duymaz uydurur cinsinden bir haber.”
- Sonra “Türkiye NATO toprağıdır. Patriotlar Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş’a yerleştirilecek.”
6- BOP Eşbaşkanlığı:
- Önce, “Biz, geniş Ortadoğu projesinin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz. Şu anda Amerika’nın da düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, genişletilmiş Ortadoğu projesi, yani bu proje içerisinde Diyarbakır yıldız olabilir.”
- Sonra, “Ellerine bir kâğıt almışlar dolaşıyorlar, Amerika’nın projesidir diyorlar, bunu ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar.”
7- Kardeşim Esad/ Diktatör Esed:
- Önce, “içerde sanal tehditler, dışarda düşman ürettiler, milleti korkuttular, Türkiye’nin üç tarafı denizle, dört tarafı düşmanla çevrili dediler, biz ne yaptık, bu anlayışı yıktık, Esad kardeşimle oturduk, iki dost, iki kardeş olduk.”
- Sonra, “Suriye giderek artan bir tehdit oluşturmaktadır.” “Katil Esed hesap verecek.”
8- BDP Milletvekilleri:
- Önce, “Silahlanmaya, ayaklanmaya çağırmak, TBMM çatısı altında olanlara yakışmaz, dokunulmazlık zırhına bürünen bu zevatla ilgili kararımızı, dokunulmazlıklarını kaldırmak suretiyle vereceğiz.”
- Sonra, BDP milletvekilleri niyetleri ne olursa olsun, bu ülkenin seçilmiş milletvekilleridir, saygı duymak zorundasın”
9- Bedelli Askerlik:
- Önce, “parası olan var, olmayan var, parası olan bastıracak parayı, askerlikten kurtulacak, parası olmayan askerlik yapacak, ben şahsen Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğun altına girmem, referandum yaparım, çünkü biz yola çıkarken kimsesizlerin kimi olarak çıktık, sessiz yığınların sesi olarak çıktık.”
- Sonra, “Bedeli 30 bin lira.”
10- Seçim Barajı:
- Önce, “seçim barajının düşürülmesi ekonomiyi tehdit eder, arkadaşlar biz ülkemizin ekonomik yapısını tehdit altına sokmak istemiyoruz.”
- Sonra, “Üç farklı alternatifi tartışmaya açıyoruz, yüzde 10 barajla devam edebiliriz, barajı yüzde 5’e çekebiliriz, barajı tamamen kaldırabiliriz.”
*****
Başbakan son günlerde neler söylüyor? Ben öncesini yazayım, siz sonra ne diyebileceğini düşününüz.
11- Ruhban Okulu:
- Önce, Ruhban Okulu’nun açılması için önce Batı Trakya’da baş müftüyü seçme hakkını soydaşlarımıza versinler, Atina’daki iki tarihi camimizi yapmamıza izin versinler.”
- Sonra, …….
12- Apo’nun Affı:
- Önce, “asla böyle bir şey söz konusu değil, asla genel af yok, olmayacak”
- Sonra, …….
13- Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet:
- Önce, “Biz Afyonkarahisar’dan yola çıkarken, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik. Böyle de gidiyoruz.”
- Sonra, ……
*****
Başkan Bill Clinton döneminde, ABD şaha kalkmıştı. Ancak Clinton, sadece Monica Lewinski olayında, ABD halkına doğruyu söylemediği için rezil rüsva olmuş, ‘yalan söylemek’ ve ‘adaletin tecelli etmesini engellemek’ suçlamalarıyla başkanlıktan azledilmesine ramak kalmıştı.
Demokrasi böyle bir şey. Demokratikleşmeyi paketlerde aramaya lüzum yok. Demokrasinin ilk şartı seçmene saygı ve ona doğruları söylemektir.
Keşke insanların önce ne olduğuna, sonra ne söylediğine ve ne yaptığına bakabilsek.