Soma’nın Yürek Yangısı Söner mi?

60

13 Mayıs 2014 de Manisa ilimizin güzel ve bereketli ilçesi Soma’da asrımızın en büyük maden kazası meydana gelmişti. Gencecik, fidan gibi ekmek parası için yerin altına giren işçilerimizden 301 tanesi şehit olmuştu. Yaralıların ise, kesin sayısı belli değildi. Buradaki yara sadece beden yarası değil, asıl olan yürek ve gönül yarası idi.

Kaza anını bizim gibi uzaktakiler, ancak televizyonlardan izliyordu. Hadise dayanılmaz ve anlatılmaz boyutlarda idi. Kazanın içinde olanların hali ise, çok daha perişandı. Kazadan yara almadan kurtulanların sevinmelerini bir tarafa bırakalım, şehit olanlar Yaratıcılarına kavuşmuşlardı;.onlar ise facianın ortasında kalmış, kurtarma çalışmalarına öncülük etmiş ve aynı zamanda  gelecekle ilgili endişeleri had safhaya çıkmıştı.

Etraf, ambulansların yürek yırtan çığlıklarıyla kaplanmış, bütün kurtarma ekipleri maden ocağında kalanları sağ kurtarabilme ümidiyle can hıraş çalışıyorlardı. Kazazede yakınlarının dillerinde dualar, elleri semada Rabbimizden bir müjde bekliyorlardı.

Çıkarılan şehit cenazelerinin çoğu, tanınmaz haldeydi. Bunun için otopsi gerekiyordu. Şehit yakınlarının isteği ise, bir an önce canlarının mübarek cenazelerine kavuşmak ve onlara son kutsal görevlerini yapmaktı. Yaralı kurtarılanların ise, en kısa zamanda hastaneye yetiştirilerek, tedavi altına alınması gerekiyordu.

Kurtarılanların beden yaraları olmasa dahi, yürek ve ruhsal yaralarının tedavilerinin yapılması gerekiyordu ki, en zor olan da buydu.

Hafif yaralı bir şekilde kurtarılan genç bir madencimizin tedaviye götürülmek üzere, ambulansa bindirilirken söylediği anlamlı sözler, zannedersem tarihe geçecek cinstendir. Gencimizin devlet malının değerine gösterdiği hassasiyet; “ÇİZMELERİMİ ÇIKARAYIM DA AMBULANSIN ÇARŞAFLARI KİRLENMESİN” sözlerinden ne güzel anlaşılıyordu.

Soma’ya düşen ateş bütün ülkemizi, hatta bütün dünyayı yakıp kavuruyordu. Dünyada dahi son zamanlarda bu boyutta bir kaza yaşanmamıştı. Üzüntü, telaş, tedirginlik, öfke, panik ve yardım etme duygusu birbirine karışmıştı. Her kademedeki yöneticilerimizin işleri de oldukça zordu.

Aradan 4,5 ay geçti. Avrasya sanat kültür ve edebiyat derneği (ASKED) başkanımız sn. Savaş ÜNAL, Ceyhanlı şairimiz Baki YILDIRIM’IN Soma şehitleri için yazdığı bir şiirden yola çıkarak, SOMA ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ hazırlayarak, Soma’da bir etkinlik yapmaya karar verir.

Derhal duyurularını yapar. Duyarlı şairlerimiz Soma maden şehitleri temalı şiirler yazacaklar ve her şiir başına 20 TL. Sembolik bir destekde bulunacaklar. Hazırlanan antoloji ve şair –  yazarlarımızın kitaplarından elde edilen tüm gelirler; Mehmet Akif Ersoy İlkokulunda şehitlerimizden bizlere emanet kalan 21 öksüz yavrumuza ulaştırılacak. (Projeye canı gönülden sahip çıkarak, her an bizlerle olan ve destek veren okul müdürümüz Sayın Ormancıya sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum).

Cesur yürekli 178 şair kardeşimiz 207 Soma maden şehitleri temalı şiirle katkıda bulundular. Allah hepsinden razı olsun.

Soma şiirleri antolojisi etkinliğini 20-21 Eylül tarihlerinde geniş bir katılım ve destekle Soma’da gerçekleştirdik.

Azerbaycan milletvekilimiz değerli arkadaşım ve can dostum Ganire PAŞAYEVA başta olmak üzere, ASKED başkanı Savaş ÜNAL, Sahil yayınevi sahibi ve proje editörü Gonca ÜNAL, proje koordinatörü Soma’lı şair ve yazar canım kardeşim Mehmet Metin BAŞ, ASKED Azerbaycan temsilcimiz Rafia SERKANGIZI, Azerbaycan devlet sanatçısı İlham ASKEROĞLU, bestekar ve söz yazarı üstadımız Vural ŞAHİN, 21. Dönem MHP BURDUR Milletvekili Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER, TSM sanatçısı Ali AVNİ, Azerbaycan’dan 12 şair ve yazar ile ismini buraya sığdıramayacağım 70 cesur ve duygu yüklü yürek şair-yazar can kardeşlerim katılarak destek sundular.

Programımızın birinci günü gündüz kuşağı Soma Cumhuriyet meydanında geniş bir halk katılımı ile birlikte gerçekleşti. Şairlerimiz Soma şehitlerimize ithafen yazdıkları duyarlı ve bir o kadar da duygusal şiirlerini paylaştılar. Günün anlam ve önemini anlatan konuşmalar yapıldı. Programımızın sunumunu Mehmet Metin BAŞ kardeşim ve sevgili kızı başarı ile gerçekleştirdi.

Etkinliğimizin sembol ismi ve maskotu, maden mühendisi şehidimiz Ferhat TOKGÖZÜN biricik oğlu sevgili Selim ve annesi yüreği yaralı kardeşimiz Hidayet TOKGÖZE gösterilen ilgi ve sevgi görülmeye değerdi.

Akşam kuşağı programımız ise, SEAŞ sosyal tesislerinde ilçemiz kaymakamının da katılımıyla devam etti.

İkinci gün kahvaltıdan sonra maden şehitliğimizin ziyareti vardı. Gencecik fidanlarımız al bayraklarımız altında, yerin altına bu defa kömür çıkarmak için değil, Rableri ile buluşmak için inmişlerdi. Acı, hüzün, feryat, figanlar yeniden tazelenmişti. Şehitlerimizin her birinin hayat hikâyesi ibretlerle doluydu. Bekâr olanlar, yeni evli olanlar, küçük çocukları olanlar, gurbetten gelenler, borcu olanlar, o gün işe başlayanlar, evlilik hayali kuranlar…

Mezarın birinin üzerindeki ilkokula yeni başlayan bir öksüzümüzün yazdığı defter sayfasına hiçbir metin yürek dayanamadı:

“BABACIĞIM SENİ ÇOK ÖZLEDİM, NE ZAMAN GELECEKSİN?”

Rabbim bir daha Soma’mıza, ülkemize ve hiçbir kimseye böyle acılar göstermesin.

Şehit yakını canlarımız; şehitlerimizin kutsal hatırası yüreğinizin en nadide yerinde her zaman dursun. Elbette hiçbir zaman unutulmayacak. Ancak her şeye rağmen hayat devam ediyor. Yavrularımızın sağlıklı ve kaliteli gelecekleri için sorumluluklarımız ve görevlerimiz var. Bu elim olaydan daha güçlü ve metanetli çıkmasını becerebileceğinizden eminim. Sizler elleri öpülecek mübarek kardeşlerimizsiniz. Sizleri bütün kalbimle, yürekten kutluyorum ve şehitlerimizin aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.

 

Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a emanet olunuz.