Türkiye, tarihi bir seçime doğru giderken neredeyse partilerin biri hariç tamamı “Yeni Anayasa” vaadi ile halkın önüne çıkıyor.
Bu “Yeni Anayasa” herhalde yenilecek ve içilecek bir şey. Tıpkı bir ilaç gibi. Her hastalığa iyi gelecek, aş ve iş meselesini çözecek, yoksulluğu ortadan kaldıracak. Buradan anlıyoruz ki; Türkiye’nin yaşadığı bütün ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal sorunların başlıca nedeni mevcut anayasa. Onu “Yeni Anayasa” ile kökten değiştirince herşey düzelecek ve çektiğimiz bütün sıkıntılar sona erecek.
Daha önce böyle bir çözüm önerisini, 17 Aralık 2004 tarihinde iktidar başta olmak üzere malum partiler, Tüsiad gibi STK’lar, akademisyenler ile basın mensupları “AB’ye girdik kurtulduk” diye yapmışlardı. Oysa aradan geçen yedi yıllık süre zarfında ne AB’ye girebildik, ne kurtulduk ne de rahatladık.
Türk – İş tarafından yapılan ve ülkede çalışanların geçim koşullarını ortaya koyan, açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının 2011 Mart ayı sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 870 TL, yoksulluk sınırı da 2836 TL’dir.
Buna göre 2011 yılı için geçerli ücret net 630 TL olduğuna göre, asgari ücretle çalışan bir kişinin geçindirmek zorunda olduğu dört kişilik aile aç olarak yaşamaktadır. Yoksulluk sınırına baktığınızda, ülkemizin büyük çoğunluğunun geliri de yoksulluk sınırı altında kalmaktadır.
Siyasi partiler, 12 Haziran 2011 seçimlerine giderken, açlığa, yoksulluğa, geri kalmışlığa, onursuzluğa, ahlaksızlığa her geçen gün biraz daha kaybedilen bağımsızlığa bir çözüm bulacaklarını vaad etmek yerine, ne idüğü belli bir “Yeni Anayasa” teklifinde bulunuyorlar. Ve ekliyorlar, hertürlü sıkıntınızın devası bu “Yeni Anayasa”dır.
Yeni Anayasa vaadinin dil altındaki baklası; Türk Milletinin, anayasadaki hükümranlık hakkına son verilmesidir.
Lafı eveleyip gevelemeyenler, Türk Milletini ağdalı bir “Yeni Anayasa” sözü ile aldatmak ve tarihe gömmek istiyorlar.
Bunu ellerine fırsat geçtiğinde, hep denediler. 30 Ekim 1918 ve 17 Aralık 2004 örneklerinden sonra adına Türk medyası demekten utandığım basın eliyle atılan manşetlerde bunu yaptıklarını görüyoruz. Yakın tarihte büyükelçilerin elini öptüler ve Yunan Ordusu başta olmak üzere küresel koalisyonun ordularını çiçeklerle karşıladılar. Bunların çocukları şimdi de 12 Haziran’da “Yeni Anayasa” diyorlar.
Yaptıklarını fırsat buldukça yeniden deneyenler ile bugün karşımızda bulunan güncel örnekleri, Türk milletini aldatmaya soyunmuş “Siyasi Sahtekarlar”dır. Bu sahtekarlığa hep beraber izin vermeyelim.