Sistem Sistem Dedikleri

138

Son zamanlarda bir “sistem”dir lafı aldı yürüdü. Herkes sistemden şikayetçi. Sistemin tıkandığından bahsetmekte. Çıkış yolu bulmak gerektiğinden dem vurmakta.

Bu konuda insanımız, hem haklı hem de haksız. Haklıdır, gerçekten bir tıkanma söz konusu. Haksızdır, zira sistemin işlerliğine halel gelmesinin asıl sorumlusu bizzat kendisi. Çünkü kanun, tüzük ve yönetmeliklerin tatbikatında gevşek davranmakta. Kanuni müeyyidelerin gereğini yerine getirmemekte. Getirmesi icab ettiğinde ise, bunu yasak savma kabilinden yapmakta.

Halbuki kanun, tüzük ve yönetmelikler tatbik etmek içindir. Eğer sistemin yürümesini, işlerin görülmesini ve zaman kaybını önlemek istiyorsak, sistemin ön gördüğü yaptırımlar, mutlaka tatbik mevkiine konmalıdır.

Şayet günümüz ihtiyaç  ve şartlarına elverişli ve uygun değilse, yine gereğini yerine getirmeli, bu yüzden işlerin aksamasına fırsat vermemeli. Çünkü en kötü sistem, sistemsizlikten iyidir. Tıpkı en kötü metodun, metodsuzluktan iyi olduğu gibi.

Kaldı ki, eksik nakıs da olsa, bir metod er – geç sonuca ulaştırırken, metodsuzluk yerinde saymak olup, hiçbir neticeye eriştirmez.

Kanunlar; gerektiği şekilde tatbik edilip, hayatın mutad akışı sağlanırken; diğer taraftan Meclis; günün şartlarına cevap vermeyen etkisiz, güçsüz ve yetersiz kanunları tebdil, tağyir ve ta’dil edip, gereken değiştirme ve düzeltmeleri ivedilikle yapmalı.

En büyük hata; keyfi yorumlara tabi tutarak, düşüncelerine  göre yanlış buldukları kanunları tatbikde gevşeklik göstermek, işi sürüncemede bırakmaktır. İyi niyetle yapılmış olsa da, bu davranış; işlerin yürümesini engellemekte, hayatın felç  olmasına sebebiyet vermektedir.     Kısaca tatbik ediciler, kendilerini kanun yapıcılar yerine koymamalı! Varsa aksaklık   tatbikten geri kalmamak şartiyle-  durumu bir rapor halinde ilgili mercilere yazmalı. Kendilerine emanet edilen kanunları uygulamakla yükümlü olduklarını asla unutmamalılar.

Zira kanunlar; yürürlükte olduğu müddetçe  -ister beğenilsin ister beğenilmesin-  herkes layıkı veçhile tatbik etmekle mükelleftir. Değiştirilmesi söz konusu diye, onları hayata geçirmekten sarfı nazar etmemeli.

Asıl yanlışlık ise;  yerinde ve zamanında ivedilikle kanunları uygulamayanlarla, tatbikte ortaya çıkan aksaklıklar doğrultusunda, kanunlarda lüzumlu düzeltme ve değiştirmeleri zamanında yapmayan kanun koyuculara aittir.

Demek ki, bütün mes’ele, sadece sistemden değil, bilakis insan unsurundan da kaynaklanmakta.

 

Önceki İçerikTerörle Mücadeleye Nasıl Bakmalı
Sonraki İçerikYeni Yıl Bağrında Umutları Büyütüyor
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.