Sıla-i Rahimin Önemi (1) (Akrabalarla İlgilenmek)

87

İslam Dini’nin temel hedeflerinden birisi de Müslümanları güçlü ve sağlam bir toplum olarak bir arada bulundurmak, aralarında sevgi ve saygıya dayalı kardeşlik tesis etmektir.

Allahu Teâlâ böyle bir toplumun oluşturulmasında Müslümanlara bir takım görevler yüklemiş, başta ana-baba, akraba ve komşular olmak üzere toplumun bütün fertleri ile iyi ilişkiler kurulmasını istemiştir.Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”(Nisâ, 4/36)

İşte fertleri arasında sevgi ve güvenin hâkim olduğu huzurlu bir toplum meydana getirmenin yollarından biri de “sıla-i rahim”dir. Sıla kelimesi, ulaşmak, kavuşmak, bağ gibi anlamlara gelir. Rahim ise, acıma, koruma, şefkat manalarına gelmektedir. (İbnü’l-Esir, II, 210)

En geniş şekliyle akrabalık hak ve hukukunun yerine getirilmesi şeklinde ifade edilen sıla-i rahim, kişinin anne, baba, dede, nine, kardeşler, amcalar, halalar, kardeş çocukları, dayılar, teyzeler sonra da yakınlık derecesine göre nesep bağı olan akrabalarına karşı, imkan nispetinde maddi ve manevi anlamda faydalı olmak, hizmet etmek, ilgi ve alaka göstermek, yerine göre iletişim araçlarıyla da olsa onlarla irtibatı devamlı hale getirmek gibi anlamlara gelmektedir. (Sa’dîEbûCeyb, s, 145, Pakalın, III, 205)

Akrabalık farklı şekillerde meydana gelir. Bu ilişki kan bağıyla meydana geldiği gibi, sıhrî dediğimiz, evlilik sebebiyle de gerçekleşebilir (kayınvalide, kayınpeder ve kayınbirader gibi). Bu yönüyle akrabalık bağları daha bir geniş boyut kazanmaktadır.

En yakındaki anne-babadan başlayıp uzak akrabalara kadar uzanan bir ilişki olan sıla-i rahim, daha çok ahlâkî bir kural gibi görünmekle birlikte, kişilere hukukî anlamda mükellefiyetler de yüklemektedir.Çünkü Kur’an ve sünnette akrabaya karşı iyilik etmek sadece ahlâkî bir görev olarak değil, aynı zamanda hukukî bir sorumluluk olarak da ele alınmıştır.

Sıla-i rahim, akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; karşılaştığımız zaman selamlaşmak, hal ve hatırlarını sormak; daima onların iyiliklerini istemek ve fırsat buldukça ziyaretlerine gitmektir.Özellikle yaşlı ve hasta olanları sık sık ziyaret ederek işlerine yardımcı olmak gerekir.En önemlisi de fakir akrabalara maddî yardımda bulunmak, ihtiyaç durumunda yardımlarına koşmaktır.

Son zamanlarda gerek akrabalarımız, gerekse diğer insanlarla ilişkilerimizin zayıfladığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Özellikle yeni yetişen nesiller artık en yakın akrabalarını bile tanıyamaz hale gelmiştir. Halbuki dinimiz İslam, akrabalarımızla olan ilişkilerimizi kuvvetlendirmemizi, zayıf, güçsüz ve muhtaç durumda olanları koruyup kollamamızı emretmektedir.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de;“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor”(Nahl, 16/90)ve “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver…” (İsrâ, 17/26) buyurarak akrabalara iyilik edilmesini emretmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de sıla-i rahimin önemini şöyle ifade buyurmuşlardır: “Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır. Biri sadaka sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır.”(Tirmizî, Zekât, 26, III, 46)

Sıla-i rahim, tam olarak yerine getirildiğinde hem ferdî hem de toplumsal olarak birçok fayda sağlamaktadır. Sıla-i rahim sayesinde toplumdaki insanî ilişkiler canlanır, insanlar sahip oldukları maddî-manevî değerleri ve ahlâkî güzellikleri birbirleriyle paylaşırlar. Böylece toplumda huzur, güven ve mutluluk hâkim olur.

(Haftaya Devam Edecek)