Kimileri konuşurken veya yazarken,
-Ne hikmetse- bazı isim ve şahısları telâffuz etmek,
Zikretmek ve anmaktan
Kaçınıyor, ağızlarına bile almak istemiyorlar!
Kimileri de, menfî / olumsuz şeylerden bahsetmenin;
Yanlış ve doğru olmadığını sanıyor!
Oysa, birinden veya birşeyden söz etmek;
Onu beğenmek veya beğenmemek,
Sevmek veya sevmemek demek değildir.
Beğenmediğimiz hâlde, takdir ettiğimiz kimbilir neler var?
Sevmediğimiz hâlde, doğru ve güzel bulduğumuz;
Nice kimseler, nice şeyler var?
Nitekim: Seversiniz sevmezsiniz,
Beğenirsiniz beğenmezsiniz,
O başka bir mes’ele. Fakat:
Stalin, Lenin ve Marks’tan bahsetmeden,
Rus tarihi yazılabilir mi?
Mustafa Kemal’e yer vermeden,
İstiklâl Harbi kaleme alınabilir mi?
Cumhuriyet sonrası komünizm ve komünistlerden söz etmeden
Cumhuriyet Tarihi ele alınabilir mi?
Yunanlılar, İngiliz ve Fransızları zikretmeden
İstiklâl Savaşı anlatılabilir mi?
Şeytan ele alınmadan, Hz. Âdem anlaşılabilir mi?
Cehennem bir kenara bırakılarak,
Sadece Cennet’ten bahsetmek bir şey ifade eder mi?
Kış olmasa da, hep bahar olsa,
Baharın varlığından haberdar olunabilir mi?
İnsan, en çok kimin adını anıp tekrarlıyor dersiniz?
İçinde Şeytan’ın geçtiği “Eûzü”yü değil mi?
Bu zikrediş; şüphesiz, Şeytan sevildiği için değil.
x
Herşey zıddıyla anlaşılıyor.
Çünkü zıtlar dünyasında yaşıyoruz.
Nitekim: Hastalıklar olmasaydı,
Sağlıktan bahsedilebilir,
Kıymetinden söz edilebilir miydi?
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Diyen Kanunî Sultan Süleyman’ın, şahane beyti,
Bir mânâ ifade edebilir miydi?
Çirkinlikler olmasaydı güzellikler,
Çalan çırpanlar olmasaydı, doğruluk ve dürüstlükler,
Ahlâksızlık ve ahlâksızlar olmasaydı,
Ahlâk ve ahlâklı olmaktan söz edilebilir miydi?
Veya bunlar bir kıymet ifade edebilir miydi?