Seviye de Seviyesizlik de Bulaşıcıdır

321

İntegral zor olduğu için müfredattan çıkarılmış. Kime sordular, kendilerine mi zor geldi bilmiyorum. Daha önce de bir bakanımız evrimin hem zor hem de ispatlanmamış bir teori olduğu için müfredattan çıkarıldığını söylemişti. İki gerekçesi de yanlıştı. Böylece bütün dünya yanılırken biz, Suudi Arabistan, Oman, Cezayir, Fas ve Lübnan’dan sonra evrim hakkındaki gerçeği keşfeden altıncı ülke olduk.

Öğretilecek konular ikiye mi ayrılır? Zor konular ve kolay konular diye… Bu mantığa göre bir de orta zorlukta konular olmalı. Mesela toplama kolay, çıkarma biraz daha zor, çarpma daha ve bölme çok daha zor olmalı. Acaba toplamanın dışındakileri de müfredattan çıkarsak mı? Hiç olmazsa bölmeyi çıkaralım.

Ciddiyete dönüp şu soruyu sormak isterim: Konuları kolay ve zor diye ayırıp kolayları öğretip zorları öğretmemek doğru mu?

Ya başka ülkeler?

Bu sorunun cevabı çok yönlü.

Bir kere, kolay konu, zor konu ayrımını kabul etmiyorum. Eğitimci olacak insan, gerektiğinde entegrali, ilkokul öğrencisine bile anlatabilir. Asıl zorluk kavramların tabakalı yapısıdır. Bilgi üst üste konularak yükselir. Siz integralin anlaşılması için gereken kavramları daha önce verdiyseniz integral kolaydır. Veremediyseniz zordur, hem de çok zordur. Öğrenci doğru, eğri, alan, fonksiyon, grafik kavramlarını biliyorsa entegral, eğrinin altında kalan alandan ibarettir. Yok, o temeldeki kavramları doğru dürüst öğretemediyseniz integral çok zordur.

Düşünmeniz gereken bir başka yön, fen eğitiminde hangi seviyeyi – veya seviyesizliği –  hedeflediğiniz, neye razı olduğunuzdur. Bu hedefi, bu seviyeyi, sadece içe bakarak belirleyemezsiniz. Dünyadaki bilim ve teknoloji yarışında nerede bulunmak istediğinizi de bilmeniz gerekir. STEM denilen, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik eğitiminde ortanın üstünde yer almak istiyorsanız müfredatınız bir türlü, o dünyaya değer vermiyorsanız müfredatınız başka türlü olacaktır.

Tırmanmayan aşağıda kalır

Ortaöğrenim müfredatı, üniversite programlarını da etkiler. Belli konuları ortaöğrenimde öğrenmemiş öğrenciye üniversitenin vereceği, öğrenmişe vereceğinden farklıdır. Eğitimin bir ucundaki kalite, diğer ucunu etkiler. STEM yarışında ortaöğretim müfredatını hazırlayanların, ülke üniversitelerinin düzeyini de düşünmesi gerekir. Kimya profesörü eski bir öğrencim üniversiteden erken emekli olmuş. Üzüntüyle, sebebini sordum. “Çarpım tablosu bilmeyen öğrencileri mühendis yapmaya çalışmaktan bıktım.” dedi.

Nihayet ve belki en önemlisi: Eğitimi kolaylaştırmak makul bir politika mıdır? Bu soruya şiddetle “Hayır!” derim. Okuyucularım muhakkak ki hayatta belli bir yere gelmiş insanlardır. Kendinize sorun, bulunduğunuz yere gelirken hiç zorlukla karşılaşıp onu aştınız mı? Birikiminizi aştığınız zorluklarla sağladığınızı söyleyebilir miyim? Hiç zorlanmadan yıllarını geçirmiş bir insan, zorluklarla hayatını kazanıp belli bir düzeye yükselmiş insanla bir olur mu? Hiç yokuş tırmanmamış bir insan yokuş tırmanmışlara göre aşağı seviyelerde kalmaya mahkûmdur. İnsan ancak dik yokuşlara tırmanarak yükselir.

Vücut geliştiricilerin kullandığı bir slogan vardır: “No pain, no gain”. Acı yoksa kazanç da yoktur, anlamındadır. Bu sadece kas geliştirmekte değil, beyin geliştirmekte de geçerlidir.

Seviyesizlik bulaşıcıdır

Batıda bazı şirketler üst düzey eleman ararken şartlar arasında doktora derecesi de istiyorlar. Falan dalda doktora değil. Sadece doktora… Mesela bir sanayi şirketi, üst kademelerde istihdam edeceği adayın edebiyat, felsefe veya tarih doktorasını da tercih sebepleri arasında sayıyor. Veya bir avukatlık şirketi, fizik doktorasına da değer veriyor. Böyle bir şirketin üst düzey yöneticisine bu tutumlarının gerekçesi sorulmuş. Cevap şöyle: “Doktora, bir insanın sabır, odaklanma, kendini konuya vakfetme, mesai düşünmeden günler, aylar boyunca kesintisiz çalışabilme yeteneklerini gösterir. Konusu ne olursa olsun bunu yapabilmiş bir insan bizim için değerlidir.” Bu tutumu şöyle de özetleyebilirsiniz: Doktora zordur, zorluğu aşmış insan değerlidir. Tabii doktora gibi doktoradan, yani bilime daha önce bilinmeyen bir bilgiyi eklemiş, bilime katkı sağlamış doktoradan bahsediyorum. Böyle olmayana doktora denmesi hocaların ve jürilerin ayıbıdır. Onlar utanmalı.

Zorlu bir yokuşu tırmanmışlarla tırmanmamışlar bir değildir. Biri yüksektedir; öbürü aşağılarda. Doktora hayattaki geliştirici yokuşlardan biridir. Sanattan iş hayatına, devlet hizmetinden zihin emeğine kadar her alanda yükselmek için zorlu yokuşlar tırmanılır.

Seviye de seviyesizlik de bulaşıcıdır. Bizim sifonumuz çekildi artık. Döne döne düşüyoruz.

Seviye de seviyesizlik de bulaşıcıdır – Milli Düşünce Merkezi (millidusunce.com)

Önceki İçerikArapça Tabelalar Ve Özgür Özel
Sonraki İçerik19 Mayıs 1919 ‘un Yol Haritası
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)