“Selam Anadolu Hareketi”

63

 

Yirminci asrın son çeyrek asrını Diyarbakır – Erzurum – Van üçgeninde yâni Doğu Anadolu’da geçirmiş biri olarak; müşahede ve görgüme dayanarak söylüyorum ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkı; terörün ne içinde, ne yanında ne de arkasındadır. Yâni hiçbirinde değildir.

Terör ona rağmen yapılmakta. Terörist ona karşın eylem üstüne eylemde. Halkı canından bezdirmekte. Halk, iki arada bir derede kalarak şaşırmış vaziyette. Devletten bir an önce bu terör belâsından kendilerini kurtarmasını beklemekte.

Halkın artık canına tak demiş; bir şeyler yapmanın gereğine inanır olmuştur. Bıçak kemiğe dayanmış; durum to be or not to be / olmak veya olmamak noktasına gelmiştir. “Başkasına itimat etmeyen (güvenmeyen) nefsiyle teşebbüs eder (bizzat kendisi girişimde bulunur).” Hükmünce artık harekete bizzat halkın kendisi geçme zamanı gelmiş ve hattâ geçmekte.

Evet, iş başa düşmüştür. Ne olacaksa olacak, ne yapılacaksa yapılacaktır. Artık dananın kuyruğu kopmalı, bu gidişata bir son vermeli. Zira:

Teröre kalmadı artık tahammül, kalk ey ehl-i vatan!
Teröre karşı çık da, kabrinde rahat uyusun atan.

Yoksa mezardan çıkıp sarılarak yakana şanlı cet
Yetti artık canıma der, kalmadı artık sana hâcet

Bir göz hatırı için ilâhî çok gözler sevilir belli
Boşa sevilir mi sanırsın kendine kalkan bunca eli ?

Varken PKK’nın yaptığı bunca zulüm, işkence ve baskı
Galeyana getiremez mi sanırsın acaba Yüce Hakk’ı ?

Evet, beklenen vakit, gün ve saat gelip çattı bile
Terör belasını yapan millet değil, ancak kabîle

Özellikle Kürt kardeşlerimizin canına tak dedi
Bir kaşık suda boğmak ister kanlı terörist veledi

Nihayet “Selâm Anadolu Hareketi” denen gür bir ses
Kürt kardeşlerimize sonunda aldırdı rahat bir nefes

Yapıldı PKK’ya sağduyulu Kürtlerden “Dur!” çağrısı
Kürt kardeşlerin hafifler gibi oldu dinmeyen ağrısı

Başlattı Kürtlerle: “Bizim için savaşma!” kampanyasını
Kırdı “Selâm Anadolu Hareketi” Doğu’nun yasını

3580

Dedi: Türk Bayrağı bayrağımız başımızda hepimizin
Gölgesinde yürüyüş için, ondan alınır ancak izin.

“Türk ve Kürtlerin kardeş olduğu.” Asırlardır bilinen gerçek
“Muvakkat ârızalar” yaşıyoruz, inanın bunlar geçecek.

“Anadolu Barışı Cesur çoğunluk Yürüyüşleri”
Sararak Anadolu’yu bu olmalı bütün işleri.

Diyor PKK’ya: “Kürtler adına savaşma, bırak silahı!”
Yoksa boğacak seni Kürtlerin göğe yükselen içten âhı.

“Selâm Anadolu Hareketi” Kürtlerin PKK’ya tepkisi
Gecikmiş de olsa alınan kararlar Kürt halkının gerçek sesi
“Benim adıma savaşma!” Yürüyüşleri yurdu sarmalı
Kürd’e rağmen Kürtler için çıkanların yüzü kızarmalı

“Cesur Çoğunluk Barış Yürüyüşleri” yoldur yegâne
Kürt kardeş kalmamalı bu müspet harekete bigâne

“Van minut!” / “Bir dakika!” diyerek PKK’ya bu halk hareketi
Getirecek Türkiye’ye beklenen asâyiş, sulh ve sükûneti

“Bana ne, sana ne demenin değil zamanı” olmalı sivil er
Diyor, Yürüyüş Hazırlık komitesi Başkanı Galip İlhaner

“Elimizden bir şey gelmez demenin de değil zamânı
Artık gün Barış isteme günü” değil gevşeklik ânı

Aynı kaderi paylaş Türkiye için Türklerle verip el ele

Kendi kendiniz yâni kardeşinizle dövüşü sürün yâd ele

Ülkü; ülkemiz Türkiye’yi yükseltmek olmalı omuzlarda
Türkiye için sıraya girmeli barışla Türk-Kürt ardı ardına

Barış için Cesur Çoğunluğa ne kadar ihtiyaç var
Yoksa Kürt karındaşlar barışı iştiyakla çok arar

Türkiye Cumhuriyeti Devleti baş tâcımız
Ancak Türk Bayrağı altındayken diner acımız

3581

Türkiye Kardeşliği oluşturacak Barış Zinciri
“Cesur Çoğunluk Yürüyüşleri”nin sürecek te’sîri

Meğer olmuş Galip İlhaner muhabbet fedaisi
Olması için Kürtlerin parlak mı parlak âtisi

Hep bekliyordum olsun diye bunun gibi bir çıkış
Seyr-i tarih almalı artık hep bu çeşit bir akış

 

 

Önceki İçerikİslam’da Çevrenin Önemi
Sonraki İçerikTemel Kararlar
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.