Bir yıldır Büyük Derbent’te oturuyorum.
Sık sık yaşadığımız elektrik kesintilerinden yıldık!
7 Ocak Cumartesi günü öğleden sonra, Büyük Derbent’te yine elektrikler kesildi.
Saat 19.05’te elektrik geldi, çok kalmadı yine gitti!
Yaklaşık 10-15 dakika içinde 7 kez elektrik geldi, gitti!
Bu arada evdeki televizyona, buzdolabına neler oldu bilemiyorum!
Ama, bilgisayarım aptallaştı!
Ama ben SEDAŞ’a hiç kızmıyorum!
Vali, belediye başkanları gibi Bakan’a şikayet etmiyorum!
Kimi vatandaşlar gibi “SEDAŞ bize mum yollasın” da demiyorum!
Elimde fener, SEDAŞ’ı özelleştiren “Yurtsever siyasetçilerimizi!” arıyorum!
“Kamunun malını özel sektöre peşkeş çekip, halka işkence çektirenleri” saygıyla anıyorum!
SEDAŞ ve yurdumun öteki bölgelerindeki elektrik dağıtım ve tahsilat kurumları özelleşti; mahalle ve sokaklardaki aydınlatma armatürleri sönmeye başladı!
Önce mahalle muhtarları yakındılar.
Okulların, otoyolların, gümrük kapılarının, hatta kimi kentlerde emniyet müdürlüklerinin elektrikleri kesildi!
AKP İl eski başkanı, şimdi milletvekilimiz Zeki Aygün; “SEDAŞ’ı sattığımıza pişmanız” diye günah çıkardı!..( 23.10.2010/ yerel gazeteler)
Bütün bir ulusun vergileriyle üretilen elektriğin dağıtım ve tahsilat işini neden özelleştirdiler?
– Özel sektör daha iyi yatırım yapar, daha iyi hizmet verir, diye!
Hizmeti görüyorsunuz!
Parayı kuruşuna kadar tahsil ediyorlar!
Başkalarının “kaçak” kullandığı, ya da hatlardaki eskiliklerden kaynaklanan “kayıpları” biz abonelerden bir güzel tahsil ediyorlar!
Yatırım yapmıyor, biz tüketicileri yatırıyorlar!
SEDAŞ’a kızmaya hakkımız var mı?
SEDAŞ’ı özel sektöre altın tepsi içinde sunup, “özelleştirme paraları” ile bütçe açıklarını kapatmaya çalışan siyasetçilerimizden hesap sormuyorsak, 21. yüzyılda ortaçağ koşullarında yaşamayı hak ediyoruz! Zırt pırt elektrik kesilmelerinden dolayı buzdolaplarımız, televizyonlarımız, bilgisayarlarımız bozulacak, BEDELİ BİZ ÖDEYECEĞİZ!
Biz “kuzu” olup sürüye katılırsak, elbette “siyasal çobanlarımız” da keyifle güdecekler bizi!.
Ha, İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan da; “İZGAZ işini iyi yapmıyor” diye yakınıyor!
Fransız şirketini halka şikayet ediyor!
Mustafa Kemal’in bu ülkeden kovaladığı küresel sermayeyi tekrar bu ülkenin başına musallat eden; Borsa’dan – bankalara, sigorta şirketlerinden Telekom’a, Reji’den kurtardığımız Yaprak-Tütün ve Müskirat İşletmelerimiz – TEKEL‘den limanlarımıza kadar bu ülkenin ulusal kaynaklarını yabancılara dağıtanların; ülke esnafını yok etmek pahasına yabancı sermayeli dev alışveriş merkezlerini ülke ölçeğinde yaygınlaştıranların şimdi yakınmaya hakları olabilir mi?
Ya bizler?
Bu gaflet uykusundan uyanıp, bu akıllardaki karanlıktan kurtulabilecek ve “küresel sömürünün” farkına varabilecek miyiz?
Yoksa, birkaç mum verirlerse “mum gibi” mi olacağız?