Ulusca, 12 Haziran parlamento genel seçimlerini başarıyla gerçekleştirdik. Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir zafer kazandı. Geçerli oyların yüzde ellisini alan Ak parti, 3. defa seçimleri gene açık ara farkla önde bitirdi.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu seçimde de partisinin oyunu arttırarak, ender rastlanan bir seçim galibiyetine imza attı. Sayın Erdoğan, üst üste üç genel seçim kazanan ilk lider olurken, aynı zamanda her seçimde partisinin oyunu yükselten tek genel başkan oldu.
Ana muhalefet partisinin yeni kadroları ve sayın genel başkanının propaganda süresince ülkenin pek çok noktasında düzenlediği mitinglerde dile getirdiği, çeşitli vaatlerinin kriterleri net olmadığından pek anlaşılamadı. Ayrıca, sayın ana muhalefet liderinin yapacağım, edeceğim söylemlerinin yöreler itibarıyla değişik olmasının da, seçmenlerin gözünden kaçmadığı görüldü.
CHP vitrinini süslemesi için partinin adayları arasına alınan bazı bilim ve kariyer temsilcilerinin söylemleri, seçmenler tarafından onaylanmadı. Kimi Allah’ın âyetinin “sinir bozucu olduğunu” söylemiş, öteki cuma namazının “kazâ”sını önermiş bir başkası siyâsete müdahale etmeyen Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni “kağıttan kaplan”‘a benzetmiş, bir diğeri de etnik bir gurubu “kucağa oturtmak”tan bahis etmişti. Tüm bunlar yurdun her tarafından duyulmuş, propaganda süresince hep gündemde kalmış ve önemli bir kesim tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Halk her siyâsi söylemi dinlemiş, yapılan vaatleri değerlendirmiştir. Sonuçta, anlaşılan “eldeki bir daldaki ikiden iyidir” demiştir. Görünen o ki istikrâr sürsün, Türkiye büyüsün sloganını benimsemiştir. Dün çok şey yaptılar yarın da gene yaparlar kanaatinde ısrar etmiştir.
Ayrıca vatandaşlar, işleri karmakarışık hâle getiren koalisyonlar dönemini hatırladıkça, istikrâr getiren tek parti iktidarını istediğini bir kez daha tercih etmiştir.
Dikkat çeken diğer bir önemli konu da, seçimler süresince ulusal medyanın bir bölümü Türk halkının tercihlerinden habersiz kalmış ya da öyle gözükmüştür. Gene “bidon kafalılar”, “karnını kaşıyanlar”, “dağdaki çobanlar”, “beyinsizler” vs. gibi ahlâk dışı ifadelerle halkın bir bölümünü aşağılamaya yeltenmişlerdir. Türk halkının siyâsi eğilimlerini görmezlikten gelirken ayrıca sosyal saygınlıktan da uzak kalmışlardır. Oysa basın etiğine uymaları gerekirdi. O zaman daha saygın ve güvenilir olurlardı.
Oysa gerçekleri yazmamışlardır. Belki de yazamamışlardır. Halkın tercihlerini doğru olarak yansıtmak yerine, toplumun eğilimlerini çarpıtarak bir partiyi ve genel başkanını sürekli pompalamışlar, mitinglerine katılımların en cılızlarını bile abartılı olarak yansıtmışlardır. Yeni kadrolarıyla ana muhalefet partisinin halkın büyük desteğiyle ve beğenisiyle, seçimlerde bu defa başarı göstereceğini yazıp çizmişlerdir.
Bu arada pek alışkın olmadığımız bir olay da gerçekleşmiştir. Seçim gününe yakın, iki yabancı kaynaklı basın organı da Türk halkını seçimlerde yönlendirmeye yeltenmişlerdir.
Sonuçta bu seçimlerde de halkımız bir kez daha, her zamanki yanılmaz sağduyusu ile her kesime, herkese ve her ülkeye örnek olacak mükemmel bir seçimi gene gerçekleştirmişlerdir.