Sebep Yok ama Sonuç Mükemmel!

125

Biliyor musunuz, bu galiba popülizmin hastalığı. Sebeplere hiç yüz vermeyip sonuçların kavgasını yapıyoruz. Hani insafsız ev sahipleri kiraları arttırır; insafsız marketler etiketleri yükseltir… Biri çıkıp da sormaz, o hâlde niçin insaflı ev sahipleri de kiraları normal – her ne demekse – seviyesinde tutup öncelikle kendi evlerinin kiralanmasını sağlamaz? İnsafsız bakkalın yanındaki insaflı bakkal niçin fahiş etiket koymayıp sürümden kârını katlamaz? Bodrum’da biri 2000 TL’ye lahmacun satıyormuş; insafsız, kitapsız. Peki, niçin biri yanına tezgâh kurup mesela 1500 TL’ye satmıyor? Daha ucuzu varken insafsız iflas etmez mi? 

Popülizm satrançta bir hamleye takılıp ikinci, üçüncü hamleyi düşünmemek gibi bir şey. Ama popülizm makul. Rakibimiz tek hamleyi bile hesaplayamıyor ve biz böyle de kazanıyorsak neden olmasın? Eğer popülizmin müşterisi varsa neden yapmayalım? Afiyetle yiyorlar, inanıyorlar ve muhalefet de seçmen de insafsız ev sahibine, utanmaz markete, bakkala, lahmacuncuya sizinle birlikte bağırıyorsa ne mutlu. İş bitmiştir. Hadi herkes oy sandığına. 

Eğitim var öğrenen yok

Popülizm, evin soğuk olmasının hesabını duvardaki termometreden sormak gibi bir şey. Çözüm de kolay. Talimat verir, termometreye hohlatırız. 

Ne var ne yok? Ekonomi yok, pahalılıkla mücadele var. Artık “Ben ekonomistim” diyene bile rastlamıyoruz. Ama pahalılıkla mücadelemiz bütün hışmıyla devam ediyor. 

Birçok alanda da gözlüyorum. Büyük çabalar var. Hiç olmazsa büyük çabalar olduğu ifade ediliyor. Allah razı olsun yöneticilerimiz canları dişlerinde çaba gösteriyor. Çaba var, çabanın maksadı yok. 

Eğitimde hâlimiz nedir? AYT denilen, üniversite yerleştirme sınavındaki alan yerleştirme test sonuçlarına bakalım. “Alan” öğrencinin seçimine göre. Yani ben fenciyim diyene fen soruları, ben sosyal bilimciyim diyene sosyal bilim soruları soruluyor. Kendi seçtikleri alandan… 2024 AYT sonuçları şöyle: Öğrenciler soruların ancak yüzde 19’una doğru cevap verebilmiş. Yüzde 81’ine yanlış cevap vermişler. Tek tek alanlara inildiğinde daha da vahim sonuçlar var. Toplam 13 kimya sorusundan ortalama 1’ine, 13 biyoloji sorusundan 2’sine, 6 din sorusundan 1’ine doğru cevap verilmiş. Sebep eğitimse sonuca “kazanım” mı demeliyiz? Eğitim var kazanım yok gibi görünüyor. 

Kanun var hukuk yok

Hukuk maksattır, sebeptir. Kanunlar ve kanunların uygulanması sonuçtur. 

Türkçede hukuk-kanun ayrımı kapı gibi. İngilizce böyle değil. İngilizcede hukuka da kanuna da “law” deniyor. Bundandır ki Fukuyama Siyasi Organizasyonun Kökeni eserinde tam 100 sayfa hukukla kanunun, hukukla mevzuatın farkını anlatmış. Hakkını yemeyelim, Kral’ın il il dolaşan mahkemesinin kararlarının nasıl içtihat hâline gelip İngiliz hukukunu oluşturduğunu anlatıyor. Belki en önemli hükümlerinden biri de şu: Kanun, önceki kanuna dayanmalıdır. Türkçesi: Kanun, hukuka dayanmalıdır. 

Bir süre önce Adalet Bakanımız, Hukukun Üstünlüğü ölçümlerinde Türkiye’nin diplerde bulunmasını ve puanının yıllar içinde alçalmasını hak etmediğini söylemiştir. Bakanın sonuçlara üzülmesi takdire şayan. Ama burada da sebeple sonucu karıştırıyoruz. Kanunlar hukuka dayanmak, hukuku yerine getirmek zorundadır. Yani ahlakı, yani adaleti… Hukuk-kanun bağı koparsa kanunlar, açıkgözlerin delik bulup geçtikleri, adamına göre işleyip adamına göre işlemeyen oyun alanları hâline gelir. Kanunun deliğinden geçme becerisiyle, etrafından dolaşma ustalığı ile övünen tipler çıkar ortaya.  Adalet yoksa bakanlığının, polisin, hapishanenin de maksadı başka bir şey olur; ama adalet olmaz. Mülkün, yani devletin temeli kanun değil, adalettir. 

Temelsiz gökdelenler çıkmak

Demokrasi sebep, milletvekilleri ve meclis sonuçtur. Eğer meclis memleket meselelerini, kanunları tartışacağı yerde bağlı oldukları merkezlerin talimatına göre el kaldırıp indiriyorsa, yine sonuç var ama sebep yok demektir. Ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar sonuç baştan belliyse sebep ortadan kalkmıştır. Sonuç var fakat maksat yoktur. Maksatsız sonucun da anlamı yoktur. Bir zamanlar yaptığım saçma tekliflerden biri de milletvekilleri seçmek yerine parti liderlerine çıkaracakları milletvekili kadar poker fişi vermekti. Bizdeki parti içi demokrasi göz önüne alındığında pek bir şey değişmez ve büyük tasarruf sağlardık. Hem meclis kavgalarını, dövüşlerini de çıkmadan engellerdik. 

Bakınız benzer şekilde nas var ama din yok. Farz var ama ahlak yok. Ortalık sonuç dolu ama sebep unutulmuş. 

Rahmetli Mümtaz Turhan, eğitim sistemimizi büyük bir gürültüyle dönen büyük bir çarka benzetirdi. Dönme dolaba… Çarkın su çekeceği, çorak Anadolu topraklarını sulayıp bereket getireceği umulmaktadır. Ancak dolap suyla temas etmemektedir. Bütün o gayret ve gürültü boşunadır. Gürültülü bir sonucumuz vardır ama sebep unutulmuştur. 

Nihayet iktidar var fakat devlet yoksa vahimin ötesine geçiyoruz demektir. Adalet tereddütlüyse devlet de şüphelidir. Temel yoksa bina yükselebilir mi?

Önceki İçerikTehlikeli  Rotalar
Sonraki İçerikVesikalı veya Ödüllü Yar; Sinema Sektörü
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)