Şu an Türkiye içte ve dışta çok büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya. İçte resmen PKK bölücü terör örgütüyle savaşıyoruz, dışta da her an savaşa girebiliriz. Başımızda Başkanlık sevdasına tutulmuş bir CB var, onunla ilgili anayasal değişikliği nasıl yaptırabilirim uğraşında. İktidar ve hükümet, tam bir biat kültürüyle onun bu tutkusunu gerçekleştirebilmenin formüllerini arıyor. 14 yıllık AKP iktidarı fiziki anlamda kazandırdıklarını gölgede bırakan bir manevi enkaz yarattı. Bu iktidarın ana damarı olan İslamcı gelenekten gelenlerin egemen olduğu AKP, intikam hırsıyla bütün kurumları ele geçirmeye, karşısında gördüklerini susturmaya ve sindirmeye ve 90 yıllık Cumhuriyet kazanımlarını yok edip kendi kabullerini topluma dayatmaya çalışıyor.
Milli bayramlar ve milli değerlerimiz yeterince aşındı, milli kimliğimiz tartışılır oldu, 36 etnik gruptan oluştuğumuz söylene söylene milli birlik ve beraberliğimiz zayıfladı, yanlış çözüm politikaları ile ülkenin birlik ve beraberliği tehdit altında, nefret diliyle iktidara muhalefet edenler ötekileştirildi. Yandaş olmayan bürokratların tamamına yakını kıyıma uğratıldı. Kendini geçmişte ülkenin zencileri hissedenler, kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayanları zencileştirmeye çalışıyorlar. Milli geliri kendisine yetmeyen, ekonomisi bozuk, 8-9 milyon işsizi olan ve bu yetmezmiş gibi, tarafı olmadığı bir savaştan kaçan 3,5 milyon Suriyeliyi ülkemizde barındıran bir iktidarımız var. Sınırlarımız dışında, Suudi Arabistan ve Katar’dan başka dostumuz yok.
Millet, bu iktidardan bezgin, yorgun ve tedirgin.Milletimiz buna rağmen, kifayetsiz bir muhalefetimiz olduğu için, özellikle MHP, 7 Haziran’da kendisine sunulan iktidar ortağı olma imkanını değerlendiremediği için, 1 Kasım 2015’te beş ay önce verdiği 2 milyon oyu geri alıp tekrar AKP’ye tek başına iktidar olma imkanı verdi. MHP içi muhalefetin 1 Kasım seçimlerinden sonra 5-6 genel başkan adayıyla MHP yönetimine karşı açtığı bayrak, her görüşten vatandaştan büyük ilgi görüyorsa, bunun tek sebebi, her şeye rağmen bu iktidardan kurtuluşun tek adresi olarak MHP’yi görmelerindendir. Çünkü CHP’nin genetik yapısıyla oynandı, kozmopolit bir yapısı var, Cumhuriyetçi seçmenine güven vermiyor. Bir de, ne yaparsa yapsın, bugünkünden daha fazla oy alamaz imajı milletin belleğine yerleşti.
Şimdi ilk hitabım Sayın Devlet Bahçeli’yedir. Bu millet sizi, kavgacıları ve mafya bağlantılıları MHP’ye sokmayıp, bu konuda toplumdaki yanlış ülkücü imajını değiştirdiğiniz, barışçı bir tutum sergilediğiniz, adınız gibi devletçi olduğunuz, ciddi bir devlet adamı imajı çizdiğiniz, dürüst ve mert olduğunuz için benimsedi ve destekledi. Ama siz yeterince millete gidip ona dokunamadınız, sesinizi yeterince duyurup derdinizi anlatamadınız, kendi projelerinize bile sahip çıkamadınız, yeni projeler ve politikalar üretemediniz, diyalog ve hoşgörü kapılarını herkese kapattınız, iktidar olmaya hevesli görünmediniz. Muhalefete muhalefet ettiğiniz kadar, iktidara muhalefet edemediniz, hatta kamuoyunda iktidarın gizli ortağı olduğunuz imajını uyandırdınız.
Bunların sonunda millet, size yeterince destek vermedi ve başarısız oldunuz. Başarısız olmak ayıp değildir, herkesin başına gelebilir. Ama önemli olan camianız ve milletimiz nezdindeki itibarınızdır. Son dönemde bu konuda epey puan kaybettiniz. İnanın bu konuda çok üzülüyoruz. Bunun için bir an önce size yakışanı yapıp, kendi açtığınız hukuki sürece saygı gösterip, 19 Haziran’daki MHP olağanüstü kurultayına katılınız. Çevrenizdeki partideki koltuklarından olma korkusu içinde yaşayanların yanıltıcı telkinlerine kesinlikle uymayın. Size yakışan kurultayın sonuçlarına saygı göstermek ve Onursal Başkan olarak hayatınızı sürdürmektir.
İkinci hitabım MHP Genel Başkan adayı olan arkadaşlarımızadır. Sizler bu partinin hangi süreçlerden geçerek, hangi telafi edilmez fedakârlıklarla buraya geldiğini biliyorsunuz. MHP, basit ve sıradan bir siyasi bir parti değildir, bir inanç ve ideal, bir dava partisidir. Birçok görüşleri zaman içinde haklı çıkan yüzde yüz yerli ve milli, aynı zamanda çağdaş, tarihimizin her dönemiyle dost, vizyonu dünyayı kuşatan yüce bir davanın mensuplarıyız. Bu dava; nefislerinden, şahsi hırs ve ihtiraslarından vazgeçerek, serdengeçti bir tavırla, millet ve Allah yolunda çalışmayı ibadet bilen milliyetçi ve ülkücü dava adamlarının çabalarıyla buraya kadar geldi.
Şimdi siz böyle ulvi ve yüce bir davanın liderliğine talip oluyorsunuz. Millet sizden çok şey bekliyor ve onun için toplantılarınıza ilgi gösteriyor. MHP’liler sizi birer samimi dava adamı olarak görüyor. Şimdi zaman imtihan zamanıdır. Önce bu imtihanı nefislerinize karşı kazanacaksınız ve beninizi öldüreceksiniz. Birlik ve beraberlik içinde hareket edeceksiniz. Küçük menfaat hesaplarına, ayak oyunlarına girmeyeceksiniz. Birlik ve beraberlik içinde hareket edeceksiniz. Şahıslar gelip geçicidir, aslolan davadır. Parti tabanında ve toplumda en fazla karşılığı olan arkadaşınızın etrafında birleşeceksiniz. Bölünmeyeceksiniz, oyuna gelip birbirinize düşmeyeceksiniz, birlikte hareket edeceksiniz. Bu davanın hepinize ihtiyacı var. Bunun aksini yapar, nefsinize gem vuramazsınız, bu davaya gönül verenlerin ve size umut bağlayan vatandaşların lanetini kazanırsınız ve siyasi tarihin çöplüğüne atılırsınız.
19 Haziran, hem MHP’nin, hem de bu iktidardan bunalan ve bir çıkış yolu arayanların son ümit durağıdır. Konu, MHP için siyasi arenada güçlü bir aktör olup olmamak, milletimiz içinse bu iktidara mahkûm olup olmamaktır. Sayın Devlet Bahçeli ve MHP Genel Başkan adayları bu umutları boşa çıkarmayınız, MHP’lilerin ve milletimizin yüzünü güldürünüz.
19 Haziran MHP Olağanüstü Kongresi milletimize hayırlı ve uğurlu sonuçlar doğursun.