“Saygınlar Kulübü” Dolayısıyla

8

                       Milliyetçilik duyguları yüksek bir arkadaşım, memleketimiz siyasilerinin, eğitimcilerinin söylem ve uygulamada, kendisine göre, yaptıkları yanlışlıklar üzerine atıp tutuyor, ahkâm kesiyor. Ben de onu dinliyorum. Benden istediği sert desteği alamayınca “Benim için fark etmez kardeşim, benim gideceğim yer var, Batum’a giderim.” deyiverdi. Ben de “Benim de var, Azrail’in geldiği o son dakikada, bu toprakların bağrına gideceğim.” diye cevap verdim.

                       Yorum sizin.

                       Bu ülkede güzel işler de yapılıyor, çünkü güzelliği yayan güzel insanlar da var. Kötümserlik adına birbirimizi doldurmayalım.

                       Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde bir kulüp kurulmuş. Adı, “Saygınlar Kulübü”. Bu Kulüp’e altmış yaş üstü herkes üye olabiliyor ve kulübün etkinliklerine aktif ya da pasif olarak katılabiliyormuş. İzmit’in en gözde lokasyonunda kaliteli bir mekân inşa edilmiş. Ziyaretçilere çay, kahve ücretsizmiş.

                       Geçtiğimiz hafta kulübün açılışı ve tanıtımı yapıldı. Belediye adına, başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın konuştu, saygınlar adına da benden bir konuşma istendi. Başkan, Kulüp’ün gereğinden ve muhtevasından söz etti. Verilen bilgiye göre, Kulüp bünyesinde “Akademi Topluluğu”, “Yeşil Sevenler Topluluğu”, “Kültür Sanat Topluluğu”, “Dede-Nine Torun Topluluğu”, “Beş Çayı Topluluğu”, “Sağlıklı Yaşam Topluluğu” adlarıyla birimler oluşturulmuş. Bu toplulukların altında başka başlıklarla çok sayıda üniteler belirlenmiş. Her birim, karşılık bulsun istenmiş, kişilerin bireysel ve sosyal ihtiyaçları düşünülerek tespit edilmiş.

                       Bir tarafta Saygınlar niteliğiyle 60 yaş üstündekiler ve diğer tarafta yöneticiler olduğu için hitabetimi bu çerçevede belirledim. Yapılan yatırımın küçümsenmeyeceğini, oldukça nitelikli, taktire ve teşekküre değer olduğunu vurguladım. Özellikle yöneticilere hitaben “istiridye avcılarına ihtiyaç var” diyerek istiridyelerin hayatını anlattım:

“Bilindiği gibi istiridye denizin diplerinde yaşar, Besin almak ve teneffüs etmek için kabuklarını açmaları sırasında içlerine deniz kumu girer ve kumlar istiridyeye acı verir. İstiridye, salgıladığı sedef sıvısıyla bu acıyı hafifletmek ister. Sedefle sıvanan kumlar inciye dönüşür. İstiridyeyi değerli kılan işte bu incidir. İstiridye avcıları, istiridyenin canını acıtan değersiz sert kumun inci olan tanelerini istiridyenin kabukları arasından alarak hem hayvanı rahatlatırlar hem de paha biçilmez değerdeki inciye sahip olurlar. Yaşlıların birikimleri, yaşadıkları, hayatta yedikleri kazıklar, gözyaşları, akıttıkları terler, her biri, kumun inciye dönüşmüş halidir, istiridyenin kanatları altında keşfedilip değerlendirilmeyi beklemektedir. Değerlendirme görevi de yetkinlik makamında bulunan kişilerindir.”,

                       Teklifsiz tenkit, samimiyetsizliktir. Konuşmamın son kısmında şu tenkidi yaptım: “Biz zamanın emanet, aldığımız her nefesin hesabı olduğuna, kıyametin koptuğunu görsek ağaç dikmek gerektiğine inanırız. Kendimizi gerçekleştiremediğimiz hiçbir eylem bizim neslimize mutluluk vermez. Faaliyet başlıklarına baktığımda daha çok hobileri gerçekleştirmeye, zamanımızı mutlu geçirmeye yönelik içerikler görmekteyim. Biz hoşça vakit geçirme peşinde, gülücük saçarak ölme arzusunda olan insanlar değiliz. Biz bir şey üretmek isteriz, rol model olmak isteriz, biz ağaran saçlarımızla, derinleşen yüz hatlarımızla, kamburlaşan omuzlarımızla memleketimizin geleceği olan gençlere örnek olmak, yol açmak, rehberlik yapmak, eser vermek, kalıcı ürünler ortaya koymak isteriz. Yaşlılar dezavantajlı grup değildir, her biri peşinden gidilecek kılavuzdur, istikamet bulunacak kutup yıldızıdır. Bu içerikte yeni başlıklarla yeni etkinlik alanları oluşturulması talebimizdir.”  

                       Kaş yapayım derken göz çıkarmamak lazım. İyi niyet çok önemli, ancak yetkinlik de önemli. Çocuklara ve dezavantajlı diye nitelenen insanlara yönelik yapılan iyi niyetli çalışmalarda da zaman zaman bu tür eksiklikler yaşanıyor. Proje sahiplerinin, iyi niyetinden hiç şüphem yok. İş yapılan yerde hata da olur, eleştiri de olur. Marifet iltifata tabidir. Bize düşen, yetkinlik makamında bulanan kişileri, iyi niyetle ortaya koydukları projeler dolayısıyla alkışlamaktır, marifetlerinin devamı amacıyla onlara iltifat etmek, değerbilir olmaktır. 

                       Memleketim adını taş taş üstüne koyan herkes, adı bilinsin veya bilinmesin, birer kahramandır, takdire ve teşekküre layıktır, kendisine dua edilmeyi hak etmiştir. Bizim gidecek yerimiz yok, “Kimse yok mu?” dendiğinde bile iyilerle beraber “Biz buradayız.” diyenlerden olmak ne güzel.