Hepimiz bir gün öleceğiz. Her an her şey olabilir. Çünkü bu dünyadaki vaktimiz çok az.Ebedi hayatı düşününce ,bu dünyadaki zamanımız tahminen bir nokta kadar. Bakıyorsunuz, camiinin minaresinden bir sala sesi geliyor, kulak kabartıyorsunuz, giden kim acaba !
Sevdiklerimiz nerede? Nerede babalarımız? Nerede annelerimiz? Nerede dede ve ninelerimiz? Nerede sevdiğimiz arkadaşlarımız? Nerede bu dünyadan göç etmiş akrabalarımız? Nerede ”fikrimin ince gülü ” şarkısını yazıp besteleyip, söyleyenler?
Nerede Alparslanlar, Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler?
Cumhuriyetimizin kurucusu, özgür olmamıza vesile olan ulu önder ATATÜRK nerede?
Nerede yabancı ideolojilere karşı Türk gençliğini uyandıran, hayatlarını bu uğurda harcayan Başbuğ Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer Ülkü erleri nerede?
Bu ülke için zamanını harcamış, yıpranmış, hırpalanmış Menderesler, Ecevitler ve diğer devlet adamlarımız nerede?
Daha yaşarken yetiştirdiği yoldaşları tarafından arkadan hançerlenmiş, kenara itilmiş mücadele adamı Necmettin Erbakan nerede?
Dünyanın, yüzü suyu hürmetine yaratıldığı sevgili Peygamberimiz Hz Muhammet Mustafa SV nerede? .
”Nedir bu kin ,ne bu nefret ,hiç kalmamış cana kıymet ”türküsü boşuna söylenmemiş zahir…Herkes birbirini yiyor,eziyor,tuzağa düşürmeye çalışıyor.Hırsızlık,yolsuzluk,darp,kalleşlik, öldürmeler diz boyu ! Kimse kimseyi sevmiyor. Arkadaşız, adaşız, Elhamdülillah Müslüman’ız diyenler bir araya misafirlikte bile pek nadir geliyorlar. Ne oluyor arkadaş, bu insanlığa ne oldu acaba, diyenler var mı?
Bu nasıl bir algıdır ki aynı düşünen fikir gruplarının oluşturduğu partiler bile, içlerinde kazanan grup gelince diğerleri gidiyor, ellerini taşın altına bir daha koymuyorlar, irtibat kopuyor. Gruplar arasında dedikodu alıp başını gidiyor. Bu durum camialara, birlikteliğe çok zarar veriyor. Bu kapışmalar aynı partili olan insanların bile birbirlerine düşman olmasına çoğu zaman sebep oluyor. Kısacası çürümüşlük, çözülme çevremizde, toplumda,ülkemizde hızla büyüyerek sürüp gidiyor.
Hepimiz gidiciyiz… Yolda giderken farkında olmadan ezdiğiniz karıncaların ölmesi gibi bizlerde bir gün, ummadığımız bir anda ölüp gideceğiz. Arkamızda iyilikler ve güzellikler bırakmak için; sevgiye ve saygıya, hoşgörüye aşırı derecede ihtiyaç var. Ülkemiz farkındayız ki bölünmeye çalışılıyor. Türk Milleti’nin birliğe, dirliğe, iriliğe her zamankinden fazla ihtiyacı var. Türk Milletinin bölünmez bütünlüğünün savunucuları bu dünyada yalnızdırlar. Akıllı hareket etmeyen, birbirlerini sürekli yiyen,savaş halindeki İslam Dünyası, hep tuzaklarla karşı karşıya…
Tüm Emperyalistler bu mazlum toplumları sömürmek yok etmek için her gün planlı çalışıp, tuzaklar kuruyorlar. Ve İslam Dünyası, ülkemizin ekmeğini yiyip, suyunu içenler, çoğu zaman bu durumu unutup basit meselelerden birbirlerini kırıp, döküp, ayrışıyorlar. Saygı- sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu bir ülkeye, bir dünyaya, yaşadığımız ortamda bu ulvi hasletlere ihtiyacımız var. Sizlerde bunun farkında mısınız?
Saygılarımla.