Samsun’da Yandık, Doğu Türkistan’da Donduk

99

“Bir yıl geçti ama gel de bana sor;

Kaybolan aylarım, yıl oldu geçti.”

Hataylı Şair 2018‘i özetlemiş. ‘Her günü gamlı geçen‘ler içinse bitmedi Aralık ayı, insan biçti: Ankara‘daki tiren kazasında 10 insanımız öldü, 90’ı yaralandı. Terör saldırılarında Suriye‘de 50 kişi, Afganistan‘da 40 kişi ve Nijerya‘da 15 kişi hayatını yitirdi. Endonezya‘daki volkanik tusunamide ölü sayısı 450‘ye, yaralı sayısı 1500’e vardı; 150 kişi de kayıp. İlâ âhir..

Ama son haftasındaki 2 kayıp vicdanlarımızı sersemletti, belleklerimizi dumura uğrattı. Samsunlu 34 yaşındaki temizlik işçisi ve 2 çocuk babası Âdem A. Tekkeköy İlçesi’ndeki Yeşilyurt Demir Çelik Fabrikası’nda 4 – 12 vardiyasının ilk yarım saatinde kendini 1.600 derece sıcaklıktaki eritme kazanının içerisine atarak intihar etti.

Ne olduğunu bilemedik. Nasıl olduğunu anlamadık. Niçin olduğunu soramadık. Suskunlukla ve sessizlikle geçiştirdik. Kafamızı dizi, yarışma, futbol, magazin yığınlarının altına koyunca çevremizdeki olumsuzluklar da yok hükmündeydi. Ve bu arada teşvik görmeyen iyilik, kösteklenmeyerek dolaylı destek gören kötülük karşısında daraldıkça daralıyordu. Bu darlıktır bunca varlık içince ruhsal stresimiz ve mutsuzluğumuzun asıl kaynağı.

Çin‘in adeta açık hava hapishanesi haline getirdiği ve ailelerini toplama kamplarında tuttuğu Doğu Türkistanlı çocuklar sahipsizlikten bir bir ölüyor. En son ölense Hoten İli’nin Karakaş İlçesi’in Zava Köyü’nden Rahmetullah Ş. Soğuktan donmuş minik bedeni yattığı bir çuvalın üzerinde bulundu. Ya bulunamayanlar?

Say ki Giresun İlimizin Görele İlçesi’nin Zıva Köyü.. Say ki Allah‘ın Ahmet‘i.. Zulüm var diyorlar; bakmıyoruz bile. Kardeşlik diyecekler; ilgilenmiyoruz ille de. Medyadaki gündem haricinde bir gündem tanımıyoruz. Yukarıdan talimat gelmeden miting bile ya-pa-ma-yız!

82 milyon 400 bini aştı sayımız ama sorumluluk katsayımız artmadı. Birbirimize baka baka duyarsızlığımızdan taviz vermedik ve birbirimize bir şeyler göstermekten başkaca büyük bir hedef belirlemedik.

10 gün önce “Yemen’de yandık, Sarıkamış’ta donduk, Çanakkale’de öldük” paylaşımları yaptık. 100 küsur yıl sonra Samsun’da yandık, Doğu Türkistan’da donduk, tirende-terörde-tusunamide öldük ve ölmekteyiz halen..

Ve muhasebesini yapmadığımız, bilançosunu evvelki yıllarla karşılaştırmadığımız bir yılı daha geride bıraktık. İnsanı yaşatan elbette umutlarıdır amma umuda ummakla değil uğraşmakla varılır.

Eğer dünyanın dörtbir yanında umutlar umutsuzluğa dönüyorsa içinde bulunduğumuz saksı toptan kuruyor demektir. Kimsenin ‘çölüne yağmur ol’mayacaksak insanoğlu susuzluktan ve sevgisizlikten ölecek demektir. Tıpkı takvimler gibi..

2019‘un sorusunu ise çeyrek yüzyıl öncesinden sormuş Kemal Özer:

Neyle anılacak ilerde bu yıl?

Yaza hazırlandığımız günlerde

Güneşle aramıza sık sık

Kara bulutların girmesiyle mi?

En kalabalık saatlerinde sokakların

Bir çaylak gölgesi geçmiş gibi

Sessizliğe boğulmasıyla mı yoksa?