Koronavirüs (Kovid-19) salgını için alınan sağlık tedbirleri kadar ekonomik destek tedbirleri de önemli.
Çünkü sağlık tedbirleri yüzünden daha ilk günden zarar gören hatta aç kalma riski taşıyan milyonlarca insanımız var.
Salgının kontrol altına alınması için okullar tatil edildi. Kafeler, restoranlar vd insanların biraraya geldiği işyerleri kapatıldı. “Evde kal” kampanyası yüzünden iş yapamayan AVM, mağazalar ve diğer işyerleri de kendiliğinden kapandı. Buralarda çalışanların bir kısmı işinden oldu, çoğu ücretsiz izne çıkarıldı.
Türkiye’de 6 milyon civarında insan simitçi, ayakkabı boyacısı, işportacı, günübirlik çalışanlar vb sokak ekonomisinin bir parçası olarak evine ekmek götürmekte.
Bu insanlarımızın içinde bir gün dahi evine para götüremezse aç kalacaklar var. Bazıları da en fazla bir hafta, bir ay veya birkaç ay dayanabilecekler. Bunlar için çok acil ekonomik destek lazım.
Diğer ülkelerden bizim nüfusumuza yakın büyüklükteki olanlar, bizim devletimizin açıkladığı destek paketinin 40 katı, 50 katı ekonomik destek paketleri açıkladı. Bazıları herkese 1000’er dolar verdi.
Almanya, Fransa, Kanada Başbakanları vatandaşlarına garantiler verdiler. “Siz evde kaldığınız sürece her türlü maddi ihtiyacınızı devlet karşılayacak, hiçbir şirket iflas etmeyecek, kimse işsiz kalmayacak, hiçbir temel ihtiyaç malzemesinde kıtlık olmayacak” dediler.
*****************************
Ekonomik Güce Göre Destek
Türkiye’nin ekonomi paketinde vatandaşa doğrudan yardım olarak iki kalem destek açıklandı.
Birincisi, 2 milyon kişiye 1000’er TL’den toplam 2 milyar TL sosyal yardım yapılacak.
Bu yardım zaten daha önce de periyodik olarak yardım yapılan 2 milyon kişiye verilecek. “Evde kalma” sürecinde gelir kaybına uğrayan kitleler için doğrudan bir nakit yardım yok.
İkinci destek, “Nisan ayından itibaren en düşük emekli maaşı 1500 TL’ye çıkarılacak.” Böylece emekli maaşı 1000-1500 TL arasında kalan az sayıda vatandaşımızın maaşları bir parça iyileşecek.
Bunun haricinde vatandaşlarımıza yapılacağı açıklanan destekler devlete ödenecek vergilerin ertelenmesi, ödemelerin elektronik ortamda yapılması gibi kolaylıklardan ibaret.
Tabii bunun sebebi ekonomik yapımızın zayıflığı. Bütçedeki “kefen parası” tabir edilen ihtiyat kalemi dahi harcanmış durumda.
Dahası ekonomik faaliyetler durunca devlet mevcut vergileri dahi toplayamayacak. Akaryakıt, otomotiv satışları ve diğer tüketim malzemelerinden alınan (toplam vergilerin %65’ini teşkil eden) dolaylı vergiler de düşecek. Bir kısım vergilerde yapılan indirimlerin de bütçeye etkisi olumsuz olacak.
Geçici süreyle kapatan işyerlerine yapılacak kısa çalışma ödeneği de bütçe açığını artıracak.
****
Kaynak Bulunmazsa…
Böyle olmakla beraber devletimizi yönetenler dar gelirli hatta geliri sıfırlanmış vatandaşlarımız için mutlaka bir kaynak yaratmak zorunda.
Bu kaynak yaratılamazsa aç bilaç yaşayan, bağışıklık sistemi zayıflamış bu vatandaşların salgın hastalığa yakalanması ve bulaştırma riski artar. Ekmek derdindeki bu kişileri evde de tutamazsınız.
Şimdi bu kaynaklar neler olabilir, ilk aklıma gelenleri açıklamaya çalışalım.
*********************************
Hazine Garantili Ödemeler Askıya Alınsın
Devletin giderlerinde önemli bir kalem olan petrol ve doğalgaz fiyatları dünyada çok sert düştü. Brent Petrolün varil fiyatı Ocak ayında 70 Dolar mertebesinde iken güncel fiyatı 27 Dolar civarına indi. Doğalgaz da buna bağlı değişiyor.
Bu sert fiyat düşüşünün Türkiye’ye etkisi tedricen oluyor. Ancak gidişat belli olduğuna göre bu inen fiyatları vatandaşlarımıza hemen yansıtmak gerekir. Yani akaryakıt, doğalgaz ve elektrik fiyatlarında ciddi bir indirim yapılmalı.
Ekonomik faaliyetlerin askıya alınmasıyla petrol ve doğalgaz giderleri azalacak diye bekleyebilirsiniz. Ancak bu sözleşmeler yapılırken asgari bir miktar alım garantisi ile yapıldığı için kullanmadığımız petrol ve doğalgazın bedelini de ödemek zorunda kalacağız.
Bir diğer konu da Hazine Garantili (Yap- İşlet- Devret modeliyle) yapılan dev yatırımlar (otoyollar, havalimanları, şehir hastaneleri vd) için garanti edilen rakamlar tutturulamayacak. Aradaki farklar devlet bütçesinden ödenecek. Bu yatırımların arkasında dünyanın devletten en çok ihale alan beş büyük müteahhit var.
Devletimiz bu sözleşmelerle verdiği garantiyi, Kovid-19 krizi bitinceye kadar, kaldırdığını bildirmeli ve fiili ile garanti edilen arasındaki rakamları ödememelidir.
“Mücbir sebep” veya “force majör” uluslararası hukuk bakımından da geçerli bir sebeptir. “Tarafların kendi kontrolleri dışında gelişen ve öngörülemeyen durumlardan dolayı sorumlu tutulamayacaklarına ilişkin hükümler” bütün sözleşmelerde yer alır.
Umarım devletimiz petrol ve doğalgaz konusunda özellikle Rusya ile diğer inşaat yatırımları için de özellikle kendilerinin kolladığı 5 müteahhitle yaptığı sözleşmelerde mücbir sebebe dayalı revizyon yapabilir.
Devletimiz bunu başarırsa Rusya’ya ve müteahhitlere kullanmadığımız mal ve hizmetler için para ödemeyiz. Bu parayı dar gelirli veya gelirsiz vatandaşlarımız için kullanabiliriz.
İnşallah uzmanlar başka kaynaklar da bulurlar.