Dünya Ticaret Örgütü,
koronavirüs salgını nedeniyle küresel
ticaretin bu yıl yüzde 13 ila yüzde 32 arasında düşmesinin beklendiğini
bildirdi.
En büyük tehlike tedarik zincirinin kırılmasıdır. Bunun
için devlet müdahalesi şart. En liberal
ekonomistler bile reel ekonominin ayakta kalması ve bu zincirin kırılmaması
için devletin piyasaya müdahalesini şart görüyor.
Bütün dünya ekonomilerinde
salgınının ağırlığına uygun tedbirler alınmaya çalışılıyor. Kapitalist sistemin
en acımasız uygulandığı ülkelerde bile devletin
büyük ölçekli müdahalelerini görüyoruz.
Mesela ABD Merkez Bankası bilançosu son
yıllarda 4,5 trilyon dolar iken,
2019 ortalarından itibaren 4 trilyon doların altına düşmüştü. 2020 Mart ayında
uygulamaya başlanan yeni politika ile 5,9
trilyon dolara kadar çıktı. Bunun 8-9
trilyon dolara kadar çıkacağı bekleniyor. Yani ABD para basmaya devam
edecek.
Bu paralarla hem işsiz,
geliri olmayan veya salgın nedeniyle gelirini kaybeden kişilere doğrudan nakit yardım yapılacak. Ve hem
de salgın sonrası üretimin devamı için işletmeler
ayakta tutulacak.
Bu ortamda ekonomik
tedbirlerin normal dönemlerde alınan benzer kararların yarattığı etkiyi
yapmayacağı veya yapsa bile göze alınması gerekli olduğu düşünülüyor. Mesela ABD bu bastığı paraların enflasyon
yaratmayacağını öngörüyor. Enflasyon yaratacak olursa şartlar
normalleştikçe fazla parayı piyasadan çekerek olumsuz etkileri en aza indirmeyi
planlıyor.
ABD doları
rezerv para olduğu için bu planını
uygulama şansı yüksek. Zaten bu kadar para bastığı halde doların değeri
düşmedi, yükseldi. Fakat TL rezerv para
değil, TL basmak çok daha riskli ve tek başına yeterli olmayacak.
Sonuçta yüzyılda bir
görülen böylesine bir küresel krizde büyük ekonomiler de zarar görecek. Ama asıl zararı bizim gibi ve daha fakir
ülkeler görecek.
Felaket tellallığı değil
bu. Hatırlayınız, ABD merkezli 2008
krizinde bile dünya ekonomisi yüzde 1 küçüldü. ABD yüzde 2,7 daraldı, Türkiye teğet geçti denilmiş olsa da 4,7 daraldı.
2008’de dolar/TL
1,1 -1,2 seviyelerinde iken bugün dolar
kuru 6,73 TL’ye kadar çıktı. Yani TL değeri dolara göre yaklaşık 6 kat düştü.
Bu defa fırtına çok daha
sert esiyor. Bakalım bizden neleri alıp götürecek?
*******************************
Dar Gelirliler İçin Alınan Tedbirler Doğru Ama Yetersiz
Kapanan veya geçici olarak
faaliyetine ara verilen işletmelerde çalışanların bir kısmı artık işsiz, bir kısmı ücretsiz izinde. Diğer yandan günübirlik çalışma ile sokak ekonomisini oluşturan 6 milyon
vatandaşımız evine ekmek götüremez oldu.
Bu insanlarımızın da salgından korunması ve başkalarına da
bulaştırmaması için evde kalması ve mümkün olduğu kadar iyi beslenmesi
gerekiyor. Bu yüzden devletin bu
kesimlere destek olması şart.
Ancak salgın başladığında Türkiye Hazinesinde ihtiyat akçesi dahi kalmamıştı. İsraf,
yolsuzluk, gösteriş yatırımları ve hovardalığın bedelini ödeme zamanımız gelmişti.
Üstelik para basmak da çok riskli idi. Bunun
için CB Erdoğan ve hükümeti
vatandaşa doğrudan yardım konusunda çekimser kaldı. Ama gördü ki tedarik zinciri koparsa telafisi mümkün
olmaz. Yani birbirine dayalı dizilmiş domino taşları gibi birbiriyle
irtibatlı olan işletmeler ve sektörler çöker. Bunun için devlet sosyal yardımları artırmaya başladı.
Kısa çalışma ödeneği uygulamasını, geçici olarak işçi
çıkarmaların yasaklanmasını, ücretsiz izne çıkarılan çalışanlara devletin ayda
1.177 TL ödeyeceğini
açıklamasını kesinlikle olumlu buluyorum. (15
Mart’tan itibaren işten çıkarılan ve işsizlik maaşı alamayan kişiler de bu
haktan faydalanabilecek.)
Keşke işsiz kalan ve
ücretsiz izne çıkarılanlar ile yaklaşık 5
milyon dar gelirli hanenin belli bir
meblağa kadar elektrik, su ve doğalgaz ücretlerini de devlet ödeyebilse.
Ama bunların bir maliyeti var. Hazine nakit açığı Mart ayında 40,4
milyar TL’ye ulaştı. Uzmanlar yılsonuna kadar bu açığın 10 katına
çıkacağını tahmin ediyorlar.
Bu yüzden Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamasına göre, “orta ve düşük gelir grubunda
olanların elektrik, doğalgaz ödemelerini yapabilmeleri için” 3 ay
ödemesiz yüzde 8 faizli kredi/borç
verilebilecek.
Bu sebepten devlet vatandaşa yardımdan önce IBAN numaraları verdi.
*******************************
Belirsizlik Çok Kötü
TÜİK’e göre, zaten Türkiye’de ayda kişi başına 835 TL’nin
altında geliri olan 16 milyon 888 bin kişi vardı. Yine TÜİK 2018 rakamlarına göre, Türkiye’de
1 milyon kişiden 704 bininin borcu vardı. Her bin kişiden 396’sı ısınamıyordu.
(2019 rakamları henüz bilinmiyor. 2019 rakamlarının daha kötü çıkacağı malum
ama ne kadar kötü bilemiyoruz.)
Türkiye’de zaten her 3 kişiden
biri (9,5 milyon insan) kayıt dışı
çalışıyordu. 2019’da resmi rakamlara
göre 658 bin kişi işsiz kalmıştı. Korona
sonrası rakamlar nereye kadar çıktı bilmiyoruz.
Devlet azalan gelirleriyle, artan giderlerini nasıl
karşılayacak?
IMF’den borç alma, para
basma ve hatta Tekalif-i Milliye benzeri diğer konuşulan tedbirlerden hangileri
hayata geçecek? Hiçbirini bilmiyoruz.
Bizler azalan gelirlerimizle, azaltamadığımız
giderlerimizi nasıl karşılayacağız?
Bilemiyoruz.