Şahsiyetin Sosyolojisi ve Besim Dellaloğlu

92

Besim
Dellaloğlu
’ndan
Kenan Göçer (akademisyen
kimliklerine ket vursalar da biri profesör, biri doçent) vasıtasıyla haberdar
olduk hatta Kocaeli’nde mukim
olduğunu öğrendik. Çok kitabı vardı ama biz daha çok Gazete Duvar’daki
yazılarıyla yetindik. 2002’den beri faaliyette olan Selçuklu Düşünce Kulübü’müze konuk edelim diye düşündük ama
gerçekleştiremedik. Ki zaten bu sıralar Selçuklu DK da konuk eksenli değil
kitap analizi temalı gidiyor. Üç maç (Zeynep
Sayın
& Ölüm Terbiyesi, Kojin
Karatani
& Dünya Tarihinin Yapısı, Johan Huizinga & Homo Ludens) geride kaldı, önümüzdeki
maçlara bakıyoruz ve ilki de 19 Mayıs Perşembe akşamı David Graeber’in “Borç” kitabı üzerine müsabaka-yı efkâr..

 

            Twitter
mecrasını bile fikrî terakkiye ve zihniyet inşasına âlet eden Kenan Hoca’nın ŞAHSİYETSİZ ŞAİR OLUNMAZ vurgulu paylaşımıyla Besim Dellaoğlu’nun perspektif.online
sayfasında yayınlanan ŞAHSİYETİN SOSYOLOJİSİ yazısıyla güne uyandık. Uyanmak
derken bütün duyularımızın ve zihinsel uyarıcılarımızın harekete geçmesini
kastediyorum. (Fikir) Arzu edene “Ahlakın Sosyolojisi” ve “Haysiyetin
Sosyolojisi
” gibi daha pek çok sarsıcı yazı var. Fakat ben yine de Bir
makaleye sığdırılmış bir kitap; öylesine derin ve düşündürücü’

takdimiyle “Şahsiyetin Sosyolojisi” yazısından piyasaya pâre pâre
pasajlar pay edeyim:

 

* Çok
güçlü kimlikler insanı şahsiyetsizleştirir. Şahsiyet biraz da kimliğe rağmen
gelişir. Cemaat daha çok kimlik, cemiyet daha çok şahsiyettir.

 

* En şahsiyetli dindar Allah ile tek
başına yüzleşebilendir. Dindarın bu yüzleşmesine vicdan diyoruz. İnanmayan bir
insan için bu elbette ilkeler olabilir. En şahsiyetli Galatasaraylı kendi
takımının oyuncusunun yaptığı penaltıda hakemin kararının saygıyla
karşılayabilendir.

 

* Cemiyet
şahsiyetli bir cemaattir. Cemaat yeterince şahsiyet üretmeyen bir cemiyettir.

 

* Kitle toplumu denen şey, bir anlamda
cemiyettin cemaatleşmesidir. Kitle toplumu örgütlü şahsiyetsizliktir çünkü özne
kitle içinde kaybolur. Kitle, toplumun insanın kurdu olduğu bir insanlık
halidir.

 

* Güçlü
bir sadakat vurgusunun şahsiyetsizlik üretmesi kaçınılmazdır. Sadakat ile
şahsiyet genellikle birbirleriyle ters orantılıdır. Biri artarsa diğeri azalır.

 

* Kim-liğin, yani kim olma sorusunun
hayata bu kadar hâkim olduğu bir yerde şahsiyet yeşermez. Şahsiyet inşa
edemeyen kimliğe sarılır. İşçi ve işveren sendikalarının, örgütlerinin teolojik
tercihlere göre yapılanması da bunun bir uzantısıdır.

 

* Platon’un
o meşhur yapıtın adı Türkçede genelde söylendiği gibi Devlet değil
Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet ise kamudan gelir. Cumhuriyet şahsiyettir çünkü
bütün kimlikleri eşitleyerek nötralize eder ve kişiliğin, yani şahsiyetin öne
çıkmasına vesile olur.

 

* Cumhuriyet aynı zamanda liyakattir.
Liyakatin güçlü olduğu yerde kimlikler baskın olamazlar. Liyakat şahsiyet
üretir. Oturduğu koltuğa liyakatle gelen birinin, onu atayana karşı
gerektiğinde dik durabilme imkânı şahsiyettir.

 

* Dava
kavramı şahsiyetten çok şahsiyetsizliği çağrıştırır. Hayattaki bütün
hükümlerini belli bir davanın ufkuyla sınırlı olan biri asla yeterince
şahsiyetli biri olamaz.

 

* Risk, kriz, zor hem şahsiyet üretir
hem de şahsiyetsizlik. Zor zamanlarda bükülmeyenler şahsiyetlidir. Zor
zamanlarda yamulanlar ise şahsiyetsiz.

 

* Komünizmin
kanunen yasak olduğu bir yerde komünizme sövmek şahsiyetsizliktir. Tıpkı
başörtüsünün yasak olduğu ortamda İslam’ın başörtüsünü zorunlu kılmadığı
propagandası yapmak gibi.

 

* Konformizm jenerik şahsiyetsizliktir.
Türkiye’de muhafazakârlık sanılanın önemli bir kısmı aslında konformizmdir.
Kendi ürettiği değerleri olan elbette onu muhafaza etmeye çalışır. Ancak tek
yapabildiği egemen değerlere teslim olmak olan muhafazakâr değil,
konformisttir.

 

* İnsan
kalitesiyle rejim kalitesi birbirlerinden asla bağımsız değildir. Kaliteli
rejimler kaliteli insan üretir. Kaliteli insanlar, kaliteli rejimler inşa eder.

 

* Üretmeyen toplumlar şahsiyetsizleşir,
haysiyetsizleşir, ahlaksızlaşır. Geçimi için bir kimliğe muhtaç olmak zorunda
olmak insanı şahsiyetsizleştirir. Doğuştan edinilmiş kimlikler bu yüzden
şahsiyet değildir.

 

*
Üretim, paylaşım, eşitlik, hukuk, demokrasi şahsiyet ister ve şahsiyet üretir.

Asgari demokrasi ise asgari gelir
eşitliği olmadan olmaz. Çünkü şahsiyet asgari haysiyet olmadan olmaz.

 

* Şahsiyet farklılıktır. Kimlik değil,
kişiliktir. Hiç kimseye benzememektir.

 

* ‘Şahsiyet’ten
ahlakı ve haysiyeti çıkardığımızda geriye kalan palyaçoluktur.