Böylesine büyük bir deprem felaketinde, Devlet
adamlarına düşen ilk görev acımızı paylaşmaktır. On binlerce masum
insanımızın ölümünde, yaralananların acısında, ekonomik kayıplarda kendi
hissesine düşen sorumluluğun farkında olmaktır.
Sorumluluğunun izini taşıyan, utanma ve
nedametin hissedildiği bir beden dili ve de mahcup bir üslup ile halka
seslenmektir.
Oysaki yüzündeki ifadeden üzüntü değil,
sadece nefret ve öfke hissi okunan zatın konuşmasının içinde kullandığı kavramlara
bakar mısınız?
“Kanı bozuklar, kalite ve karakter
yoksunları, akbaba, alçak, mikrop, enkaz üstünde tepinen utanmazlar, işbirlikçi
sefiller, izansızlar, menfaatperestler, haşaratlar, aymazlar, asalaklar, siyasi
yağmacılar, fırsat düşkünü alçaklar, yalancılar…”
Tamam, vatandaşlar olarak seçtiğimiz
zatlardan “çapulcu, sürtük, ayyaş” vb kavramları çok duymuştuk.
Ama bu derin acı atmosferinde böyle
kavramların akla gelmesini bile anlamakta güçlük çekiyorum. Bilinçaltı
deşifresini yapabilen uzmanlar ne der bilemiyorum.
***********************
Devlet Bahçeli’nin Konuşması
2002 yılında siyaset yapmaya niyetlenmiştim.
O sıralarda görüştüğüm çok değerli bir ağabeyimizin tavsiyesine hep uydum:
Burdur’un Bucak ilçesinde MHP’nin
kurucularından olan bu ağabeyim bana “eğer siyaset yapacaksan sakın hiç
kimsenin lideri yani partisinin genel başkanı hakkında kötü bir söz söyleme.
İnsanlar sevdiği bir kişiye laf söyleyeni sevmez, seninle arasına bir duvar
örer, gönlüne giremezsin” demişti.
Bu yüzden milyonlarca taraftarı olan herhangi
bir partinin liderini eleştirirken asla kişiliğine yönelik kavram ve cümleler
kurmam. Söz ve eylemlerinin siyasal analizini yapmaya çalışırım.
Bu kapsamda MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin TBMM Meclis Grubunda yaptığı konuşmayı anlamlandırmaya
çalışacağım.
****
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli depremin ilk haftasında hiç ortalıkta görünmedi, bir
beyanatta da bulunmadı. Üstelik depremin etkilediği şehirlerimizden Osmaniye
O’nun memleketi ve milletvekili seçildiği şehir.
Bu yüzden vatandaşlarımız arasında “Devlet
Bey öncelikle oraya gidip hemşerilerinin acısını paylaşabilirdi. Orada depremde
zarar görmeyen çok güzel bir konağı var. Depremde evleri enkaza dönen
bazı hemşerilerini burada muhafaza edebilirdi” diyenler oluyor.
Böyle bir jesti bile yapmamasının
sebebinin ekonomik olduğunu sanmıyorum. Muhtemelen Bahçeli felaketzedeler için
maddi yardım yapmıştır. Ama konağına vatandaş almayı düşünmediyse vatandaşla
sıcak teması sevmemesinden olabilir.
Ben Devlet Bahçeli’nin muhalefete
yönelik sıfatlandırma ve ağır cümlelerini siyasi hayatımızı zehirleyici
buluyorum.
“Her zamankinden daha fazla birlik ve
beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde” böylesine sert bir üslup “toplumda
kutuplaşmayı artırır” diye düşünüyorum.
Muhalif partileri “terör örgütleri ve yabancı devletlerle iş birliği
yapan kurumlar” gibi göstermesinin tehlikeli bir düşmanlık yaratacağından
endişe ediyorum.
Bu üslup ve ithamların yaratacağı toplumsal
fay hatlarının en az depremler kadar tehlikeli olabileceğini öngörüyorum.
***********************
Muhalif Partiler Ve Stk’lara
Tahammülsüzler
Demokrasilerde, ekonomik krizden de,
depremdeki hazırlık ve deprem sonrası eksiklik ve aksaklıklardan da birinci
derecede sorumlu olarak iktidar eleştirilir ve eleştirilmelidir de.
Devlet Bahçeli Cumhur İttifakının yani
iktidarın ikinci güçlü ismidir. Doğal
olarak CB Erdoğan da Bahçeli de eleştirilecektir.
Fakat bu iktidar ortakları muhalefetin
bırakın eleştirilerini yardımlarına bile tahammül edemiyor.
Atanmış Cumhurbaşkanı
Yardımcısı İskenderun Limanındaki yangını söndüren, Hatay havalimanının
bozulan pistini onaran seçilmiş belediye başkanlarına “siz kimsiniz ya?”
diyebiliyor. Deprem bölgesinin valileri Ankara BŞ Belediyesi’nin yapmak
istediği yardım merkezi için yer tahsis etmiyor.
Oysaki D. Bahçeli’nin aynı konuşmasında
dediği gibi felaket büyüktür, bu yüzden “arama ve kurtarma çalışmalarında
bazı gecikmeler, mücbir eksiklikler yaşanmaktadır.”
“Devlet, depremzedeye ekmek dağıtan
belediye başkanıdır, çorba kaynatan, yardım konvoylarının koordinasyonunu
yapan, trafiği düzenleyen, asayişi ve güvenliği temin eden isimli isimsiz nice
kahramandır.” Ayrıca milletin ihtiyacını karşılamak için seferber olan herkes
devletin bir parçasıdır. “Türk yönetim felsefesine göre, devlet millettir,
millet devlettir.”
Tırnak içindeki ifadeler bizzat Devlet
Bahçeli’ye aittir. Bu sözlerin sahibinin birkaç cümle sonra halkımızın çok
güvendiği ve inanılmaz hizmetler üreten STK’lar, Sanatçı Haluk Levent’in
kurduğu AHBAP Derneği ile Oğuzhan Uğur’un BABALA TV’sine kin ve nefret dolu
şu ifadelerini anlamak mümkün değildir:
“Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı ve
yetişemediği ne vardır da ahbapçılar ve
babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır?
Bahçeli de iyi biliyor ki, depremden önce hükümet
deprem dirençli şehirler konusunda üzerine düşeni yapmadı. Tam tersine imar
barışı ile sadece depremin etkilediği on ilde 294 bin kusurlu binaya
af getirildi.
“Depremden sonra altın saatler olarak
tarif edilen ilk 72 saatlik bölümde” organizasyon
eksiklik ve hataları çok pahalıya mal oldu. TSK ve Kızılay’ın tecrübesinden
yararlanılamaması ciddi hata idi.
Yüzlerce STK devletin eksik yönlerini
tamamlamaya çalışıyorlar. AHBAP ve Babala da bunlardan sadece ikisi. Çok
sayıda iktidara müzahir STK’lar da hizmet üretiyor. Her kim ki bir cana
dokunuyor, bir temel ihtiyacı karşılıyorsa şükran duymamız gerekmez mi?
İktidara yakın olan STK’ların çalışması
devleti zayıf göstermiyor ama 2 Milyar TL’lik yardımı organize edip,
konteyner kentler kuran AHBAP mı zayıf gösteriyor? Nedendir bu ayrımcılık?
****
Devlet Bahçeli konuşması içinde “Belki
yeri ve zamanı değil, ancak sormak lazımdır ki, muhalefet ne yaptı?” diye
soruyor?
1-İktidarın muhalefete “ne yaptın?”
sorusunu sorduğu tek ülke, galiba Türkiye’dir.
2-Bu soruyu soran kişinin aynı konuşması
içinde CHP’li belediyelerin yaptığı yardımları, ürettiği hizmetleri ağır
ifadelerle yerdiğini unutup “muhalefet ne yaptı?” diye sorması yaman bir
çelişkidir.
Gerçek şu ki, iktidar veya muhalefet
çizgisinde tüm belediyelerimiz, STK’larımız gibi siyasi partilerimiz de müthiş
bir dayanışma içinde depremzede vatandaşlarımıza, devletimize yardıma koştular.
Devlet Bahçeli ve MHP yönetimi henüz
bölgeye gelmediler. Birkaç gün sonra bölgeye gelecek olurlarsa gerçeği görecek,
bu ayrımcı ve hakaret içerikli ifadelerinden utanacaklardır diye düşünüyorum.