Sahi Biz Neden Böyle Olduk?

120

Bu gün acı sözlerle karşınızdayım. Ne yazık ki bir haftadır ülkemizde gündem olan orman yangınları ciğerimizi yakarken, bir yandan da şehit haberleri yüreğimizi dağlarken yeni ve çok daha içler acısı bir durumla haberdarız.

Henüz 10 yaşındaki kızının gözü önünde bıçaklanan, kızının “Anne lütfen ölme!” çığlıkları karşısında “Ölmek istemiyorum” diyen bir annenin feryadının hesabını kim verecek; yargı mı, devlet mi, insanlar mı yoksa Özgecan Aslan’ın katilini öldüren bir yiğit daha mı?

Hayır, hiç biri değil. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi “Ona 4 duvar ödüldür, ceza değil.” Lakin ben Allah’ın adaletine güveniyorum, cezasız kalmayacak.

İnsanların şuuru kaybettiriliyor; saçma sapan diziler, tekerlekle yuvarlanıp ateş etmeler, bir kız – bir erkek evli olmadan aynı evde yatıp kalkmalar. Dizilerde tecavüzler, hey yavrum hey oturup ailecek izliyoruz. İşimize gelince namus – edep – ar denen şey evimizin içinde televizyonda, telefonda, her yerde beynimizi yıkıyor.

Biri dışarda çoluğumuza çocuğumuza laf etse linç ediyoruz. Ama gel gör ki televizyonda bunlar olunca hayretle ve heyecanla izleniyor. Ne oldu namus? Ne oldu ar?

Ne olacak; film oldu, dizi oldu.

Nerede yanlış yapıldı, anlamadım; insanlık nerede öldü, göremedim. Ama bence insanlık hiç olmadı. Her geçen gün biraz daha varlıktan yokluğa koşuyoruz. Saygıdeğer bir hocamın da dediği gibi “Türkiye sürprizlerle dolu bir ülkedir.” Yani ne olacağı belli olmaz. Belki ilerki nesiller durumu daha iyiye götürecek. Yine bu ülkeye karşı umutlar yeşerecek. İşte o zaman diner bu yangınlar ama acısı hiç bir zaman unutulmaz. Tarih yine tekerrür eder ve bu seferki dersi geri dönülemez olur.

“Tarih tarihçilere bırakılmayacak kadar önemli bir derstir.”

Bu gün tarihimize baktığımızda şunu görürüz: Saygı, Sevgi, Hoş görü.

Peki bu güne baktığımızda ne görüyoruz: Nefret, Kin, Ahlaksızlık.

Bizde mi yanlış yoksa yönetimde mi?

Yoksa haram mı yiyoruz ülkecek, nedir? Biraz kafamızı kaldırıp etrafa bakalım. Bırakın rahata düşkünlüğü, bırakın paraya düşkünlüğü, bu zalim düzende ne biz güleceğiz nede yarınlarımız.

Rahmetli Başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi: “İki saniye sonrasına garantimiz olmayan şu dünyada fırıldak olmaya gerek yok!” Toplum benim sayemde mi düzelecek? düşüncesine kapılmayın sakın. Bir çiviyi küçümseme; bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır.

Bir sonra ki yazımda iyi olaylarla veya fikir alış verişi yapabileceğimiz konularla görüşmek üzere sağlıcakla kalın, esen kalın.