Sağlıkta Neler Oluyor

109

Yıllardır sağlıktan yakınır dururuz. Zaman zaman sağlıkta dönen suistimaller  gündemi işgal eder. Bir milletin sağlık sorunu var olduğu müddetçe o milletin kalkınmışlığından bahsetmek mümkün değildir. Çünkü “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” deyimimiz her zaman günceldir. Ülkemizde birkaç yıl öncesine kadar sağlığa ciddi bir yatırım yapılmamıştı. Zaman zaman hastaneler açılmış,sağlık ocakları yapılmış olsa bile köklü bir yatırım ve revizyona gidilmemişti. Bu hükümet döneminde sağlıkta ciddi atılımlar yapılmış, bir çok kara delik kapatılmış ise de son dönemlerde yapılan değişiklikleri anlamamız mümkün olamamıştır.


Önceleri hastanelerdeki yığılmaların sebebinin, ayakta tedavi edilebilecek hastalardan kaynaklandığı bilinse bile buna karşılık bir önlem alınmamıştı. Son dönemde bu yoğunluğun azaltılması için tıp merkezlerinin açılması teşvik edilmiştir.Bir taraftan devreye özel hastaneler girerken diğer taraftan da ülke genelinde iki bini aşkın tıp merkezi faaliyete geçmiştir. Bu suretle halkımız günlerce kuyruklarda beklemek ve kendi verdiği vergilerle maaşını alan sağlık personeli tarafından horlanmaktan kurtulmuştur. Rekabetin devreye girmesi ile devlet hastaneleri ve dispanserleri de kendilerini yenilemek zorunda kalmışlar, yapılan yatırımlarla bir çok devlet hastanesi modern sağlık merkezlerine dönüştürülmüştür. Hizmet kalitesi artmış, sağlıkta devrim niteliğinde atılımlar gerçekleştirilmiştir.


Son zamanlarda bu güzel hizmetlere gölge düşmüştür. Sağlık bakanlığı Tıp merkezlerini kapatmayı kafasına koymuş, bu merkezlerin hizmet dışı kalması için devamlı yönetmelik değişikliğine gitmiştir. Her ne kadar suistimaller özel tıp merkezlerinin üzerine yıkılmaya çalışılmışsa da gerçek bu değildir. Tabiiki Tıp merkezlerinin tümünü sütten çıkmış ak kaşık olarak göremeyiz. Suistimal yapanlar tabii ki vardır. Fakat bunların boyutları hastaneler kadar değildir. Kadına prostat ameliyatı, erkeğe doğum işlemi, bebeğe bir günde iki bin civarında iğne Tıp merkezlerinde yapılmamıştır.


Büyük bir boşluğu dolduran Tıp merkezlerini devre dışı bırakmak sağlıkta yeni bir kaosun oluşmasına sebep olacaktır. Her ne kadar büyük yatırım yapan büyük hastane zinciri sahibi patronlar tıp merkezlerinin kapanmasını istiyorlarsa da bu istek ülke menfaatine bir istek değildir. Bu istek tamamen acımasız liberal ekonominin acımasız patronlarının daha çok kazanma hırslarının mahsulüdür.


Özel sektörün bu istekleri hükümetçe uygulanmaya başladığında Ülkede yapılan güzel işlerin tamamen çirkinliklere dönüşeceği aşikardır.


Son zamanlarda yapılan yönetmelik değişiklikleri ile özel sektörde tedavi ücretleri alabildiğine kısılmıştır. Muayenehanelerde 100 milyonun üzerinde seyreden muayene ücreti Özel tıp merkezlerinde 15 milyona düşürülmüştür. Vatandaştan alınan 4.5 milyon katkı payı ile de toplam bedel 19.5 milyonu geçmemektedir.Bu rakam sağlıkta çok komik bir rakamdır.
Bu rakamla kaliteli, modern ve hijyenik bir hizmet verilmesi mümkün değildir. Doktorlarımız emeklerinin bu kadar dibe vurdurulmasından mutlu değildir. Nüfusunun %80 nini sağlık güvencesine sahip insanların teşkil ettiği şehrimizde Özel Tıp merkezlerinin sağlık kurumları ile sözleşmelerini fesh etmesi de mümkün değildir.


Bu durumda sistemin zarar görmemesi için sağlık Bakanlığının fikirlerini yeniden gözden geçirmesi acilen şarttır. Özel Tıp merkezleri desteklenmelidir. İki binin üzerindeki tıp merkezlerinin evrakları ile meşgul olmamak için bunları kapatmanın bir anlamı yoktur. Bu Özel hastane patronlarının işine yararsa da eskiden olduğu gibi  vatandaşın çile çekmesine sebep olur.


Halkımız gelecekte karşılaşacağı sıkıntının farkında değildir. Sağlık güvencesi olan halkımız gelişmeleri yakından takip etmelidir. Siyaset yapanlar bu konuda uyanık olmalıdırlar. Bu durum böyle giderse büyük bir fırtınalar kopacaktır. Halkımız mağdur olacaktır.


Yargıtay’ın reddettiği paket program uygulaması yerine acilen yeni bir sistem konmalı, devletin Özel Tıp merkezlerine ödeyeceği vaka başı ödeme artırılmalıdır. Özel Tıp merkezlerinin doktor alarak kadrolarını genişletmelerine acilen imkan sağlanmalıdır.


Tıp merkezlerinin binaları ile alakalı yaptırımlar yeniden düzenlenmelidir.


Sonuç olarak:


Özel Tıp merkezleri halkımızın sağlıkta  sıkıntısız hizmet alma noktalarıdır.Rekabet yönünden tercih imkanı bulduğu sağlık kurumlarıdır. Kaliteli hizmeti ucuza temin ettiği yerlerdir.


Kızılay İzmit Özel Tıp merkezi ise bu saydığım üstünlüklerin doruğa çıktığı ayakta tedavi kurumudur. Şehrimizin medar-ı iftiharı, emsallerinin içinde bir numaralı sağlık kurumudur.


Bu kurumların yaşatılması ve çoğaltılması şarttır.