0.8 C
Kocaeli
Salı, Ekim 21, 2025
Ana SayfaÖne ÇıkanlarSağlıkta Dönüşüm ve Sonrasına Bir Bakış (1)

Sağlıkta Dönüşüm ve Sonrasına Bir Bakış (1)

  “Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi,

 Olmaya Devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

– Kanuni Sultan Süleyman

 Sağlık “sadece hastalık ve sakatlığın olmaması değil, bedenen-ruhen ve sosyal yönü ile insanın tam iyilik halidir” diye tanımlanır. İnsan hayatının vazgeçilmezlerindendir. Buradaki başat unsur ‘HEKİM’dir. Hekimler doğumdan ölüme insanın en çıplak hallerine şahitlik edip; en çaresiz, en güçsüz anına çare olmak, sağlık ve esenlik vermek için çalışırlar. Onun için insanlık tarihi boyunca hep saygın olmuşlardır.

   Sağlıkta dönüşüm programı 2006 da uygulamaya başlanmıştır. Böylece hekime ulaşmada:

   1-Aile hekimliği; kamuda birinci basamak

   2-Devlet Hastaneleri; kamuda ikinci basamak

   3-Eğitim ve Araştırma, şehir ve tıp fakültesi hastaneleri; kamuda üçüncü basamak

   4-2006’dan sonra artan özel hastaneler ve tıp merkezleri

   5-2006’dan itibaren azalmaya başlayan ve 2010’daki tam gün yasası ile de çok azalan özel muayenehaneler insanlarımızın hekime başvurduğu yerlerdir.

   Sağlıkta dönüşüm programı ile Aile Sağlık Merkezleri ve aile hekimliği yürürlüğe konmuştur. Başlangıçta her 4000 kişiye, şimdi ise 3500 kişiye bir aile hekimi düşecek şekilde uygulanmaktadır. On bine yakın merkezde 30 bine yakın hekim bu şekilde çalışmaktadır. Halen sayısı 350 olan Sağlıklı Hayat Merkezleri de 2014 den itibaren sisteme eklenmiştir. Ülkemizde şu an 24ü şehir hastanesi olmak üzere, 930 devlet hastanesinde 80 bine yakın hekim hizmet vermektedir.567 özel hastanemizde de 30bine yakın uzman ve 5 bin pratisyen hekim çalışmaktadır. Sanayi bölgelerimizde ayrıca OSGB’ler üzerinden veya bizzat kendi revir hekimleri ile çalışanlara işyeri hekimliği hizmeti imkanı sağlanmaktadır. Bunların her biri için ayrı ayrı değerlendirmeler yapılabilir. Bu yazımda genel bir değerlendirme göreceksiniz.

   Sağlık sisteminin değerlendirilmesindeki ölçülerden biri bebek ölüm oranlarıdır(BÖO).Bu oran ülkemizde 2000’li yılların başında 1000’de 28’dir.Şimdi ise 1000’de 8’e düşmüştür. Dünya ortalaması 1000’de 50 olup geri kalmış ülkelerde 1000’de 100-150ye çıkmaktadır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında 1000’de 250 olup halen çok gelişmiş Japonya gibi ülkelerde ise 1000’de 2 bilgisi bu değerimizin kötü olmadığı ve çok önemli iyileşmelerin sağlandığını göstermektedir. Diğer bir ölçü ortalama insan ömrüdür. Bu oranımız 2000’li yılların başında erkeklerde 68, kadınlarda 72dir. Şimdi ise erkeklerde 76 kadınlarda 81dir.Bu değerin 1940larda erkekler için 40, kadınlar için 36 olduğu bilgisi bu oranımızın da oldukça iyi olduğunu göstermektedir.

   Bu iyileşmede hekime ve sağlık kurumlarımızın hizmetlerine ulaşma imkanının fazlalığı, bebek aşılama ve tarama hizmetlerimizdeki iyileşmeler, kamu ve özel hastanelerimizdeki tetkik-teşhis-tedavi imkanlarındaki gelişmelerin etkisi büyüktür. Ayrıca 112 ambulans hizmetlerindeki iyileşmeler, KETEM gibi tarama hizmetlerinin katkısı görülmelidir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinden olan Sağlıklı Hayat Merkezlerimizin “Hastalığa değil, sağlığa yatırım” sloganı ile ağız ve diş sağlığından kronik hastalıklardan korunma ve mücadeleye kadar bir çok alanda vatandaşlarımıza hizmet vermelerinin etkisi çoktur…

    Bu iyilik ve düzelmelere rağmen sağlık sistemimizin ve bunun başatı olan hekimlerimizin sorunları olup yeni düzenlemelere, iyileştirmelere ihtiyaç vardır.

     Aile hekimlikleri dahil sağlık hizmeti veren yerlerdeki yığılmalar, randevu alamama veya geç randevu alabilme önemli bir sorundur. Aile hekimleri ve kurum hekimleri sayı tabanı ağırlıklı bir performans sistemi ile değerlendirilmektedir. Bu ise hekimleri önemli ve özellikli hastalık ihtimallerini atlamamak için daha çok tetkik ve sevk işlemlerine yöneltmekte, insanlarımızın daha çok gelip- gitmesine yol açmaktadır. Bu performans sisteminin yeniden gözden geçirilmesi, yalnız puan toplamaktan çıkartılıp daha iyi hekimlik yapmayı teşvik eden, hekimleri mesleki  bilgi ve becerilerini daha fazla kullanmalarını sağlayacak  ve daha adil paylaşım imkanı veren bir şekle kavuşturulmalıdır.

    Tabip odalarının bu yıl 14 Mart Tıp Haftasında yaptığı Beyaz Yürüyüş etkinliğindeki sloganlardan biri de 5 dakikada hekimlik olmaz idi. Hasta muayene sayısına göre 2002’de insanımız 3,1 muayene oluyordu. Bu sayı 2023 de 11,4’e çıkmıştır. 2024 yılının toplam muayene sayısı 1 milyar sayısına ulaşmıştır. Tabip Odası bunu muayene olma kışkırtılması olarak tanımlamakta ve 5 dakikada muayene olmaz itirazı ile seslendirmiştir. Yetersiz zamanlı bir muayene şekli hastayı güvensizliğe, hekimi ise mutsuz ve tükenmişliğe götürmektedir. Sağlık sistemimizin ilk ayağı olan aile hekimliğinin ilaç yazdırılma, sevk etme ve ettirilme, rapor alma yerleri olmaktan çıkarılmalıdır. Alternatif tıp uygulamaları dahil uzmanlık gerektirmeyen tedavi ve müdahalelerin yapılabildiği yerler olması sağlanmalıdır. Bu kanaatin oluşması, buraları daha verimli kılacaktır. Hekimlerin mesleki bilgi ve becerilerini kullanmalar; muayene, tedavi ve sevk işlerinin daha iyi çalışması; sağlık sistemimiz için önemli iyileşmeleri getirecektir.

   Hastanelerimiz yeni teknolojik teşhis ve araştırma imkânlarına sahip olma yanında koğuş sisteminden 1-2 yataklı ve daha konforlu yataklı kurum olma imkanlarına kavuşmuş ve kavuşmaya devam etmektedir. Ama çözüme muhtaç sorunları da vardır. Bunların en önemlisi özellikle büyük şehirlerimizdeki hasta yığılmalarıdır. Bu durum A sınıfı hastanelerde daha belirgin olup bunun sebebi birinci basamaktan ikinci basamağa ve oradan da üçüncü basamağa olması gereken sevk zincirinin yeterince sağlıklı çalışmamasıdır. Her isteyenin hiç bir sevk, engel ve caydırıcı yükümlülük görmeden istediği kuruma rahatça gidebilmesidir. Bir kardiyolog meslektaşım bu durumu “Abi, kalp hastalığı vesvesesi ile gelen insanlara kalp hastası olmadıklarına ikna etmekten sıradaki gerçek kalp hastalarına bakmaya fırsat bulamıyoruz” şeklinde ifade etmişti. Sevk ve randevu sisteminin doğru çalıştırılması ile bunun önüne geçilmelidir.

   Diğer bir konu ‘MALPRAKTİS’tir. Hekimlik bilgi yanında beceri de gerektiren bir meslektir. Hastalık ve sağlığın değişkenliği sabır, dikkat ve özen gerektirir. Bu süreçte olabilecek olumsuzluklar yanında beklenmeyen komplikasyonların çıkması her zaman mümkündür. Kasıt ve ihmal olmadan olabilecek olumsuzlukların bile malpraktis olarak değerlendirilme ihtimali hekimler için ciddi bir tehdit olmaktadır. Bu durum hekimleri sorumluluk almamak için daha çok tetkik, daha çok konsültasyon veya daha çok sevk edici olmaya yöneltmektedir.2022 yılındaki bir düzenleme ile bu konu Sağlık Bakanlığı müsaadesine bağlanarak bir koruyuculuk sağlanmış olmakla birlikte bu konularda temel bilirkişi eğitimi almış muhakkiklere ihtiyaç vardır.

Devamı edecek

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img