Sağlık Hizmetleri
Türkiye’de sağlık harcamaları hem gelişen teknoloji hem de özel sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması sebebiyle giderek artmaktadır.
Kişi başı sağlık harcamalarını rakamlarla verecek olursak; (Dolar / Yıl – 2003)
- USA : 4887
- ALMANYA : 2808
- İNGİLTERE : 1992
- FRANSA : 2561
- JAPONYA : 1984 ( 2000 Yılı )
- TÜRKİYE : 420
Ülkemizde yıllara göre kişi başı sağlık harcamaları ise şöyledir:
- 1999 : 78,7 T.L.
- 2007 : 724,6 T.L.
Sağlık Harcamaları Meblağı’na gelince; ( 2003 )
- USA : 1,4 Trilyon Dolar ( Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının 7 kat )
- ALMANYA : 200 Milyar Dolar
- FRANSA : 135 Milyar Dolar
- İNGİLTERE : 109 Milyar Dolar
- JAPONYA : 364 Milyar Dolar (2000 Yılı)
TÜİK verilerine göre Toplam Sağlık Harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya Oranı ise şöyledir:
1999 : % 4,8
2007 : % 6
- Cepten Sağlık Harcamaları : %21,8
- Kamunun Payı : % 67,8
- Özel Sektörün Payı : % 32,2
Bu rakamlar bizi şu sonuca götürmektedir:
- Sağlık hizmet sunumunda devletin payı azaldıkça, bir başka deyişle özel sektörün payı arttıkça, kişi başı sağlık harcamaları artmakta ve devletin sağlığı finanse etmesi zorlaşmaktadır.
- Sonuçta vatandaşın katkı payı vermesi kaçınılmaz hale gelmektedir.
- Bu nedenle DEVLET SAĞLIK HİZMETİ SUNMAYA DEVAM ETMELİDİR…
- Bu aynı zamanda sosyal devlet olmanın da gereğidir.
Devlet Hastanelerinin Özelleştirilmesi;
- Devletin yaptırım gücünü zayıflatır,
- Katkı payı ödeyemeyecek durumda olan vatandaşları kaderine terk etmek anlamına gelir,
- Fark Ücret alınması yaygınlaşır. Bilindiği üzere özel hastaneler 2010 yıl başından itibaren sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Buna göre alabilecekleri fark ücretleri de değişmektedir.
- Ayrıca belirtilmelidir ki; fark ücretleri SUT fiyatları üzerinden hesaplanmaktadır. Sınıflandırma ve fark ücreti oranları aşağıda verilmiştir:
- 0 – 200 puan : % 30 (Hastane Sayısı 3)
- 200 – 400 puan : % 40 (H.S. 36)
- 400 – 600 puan : % 50 (H.S. 124)
- 600 – 800 puan : % 60 (H.S. 146)
- 800 – 1000 puan : % 70 (H.S. 97) H.S.Toplam : 406
SGK’nın Özel Hastane Ödemeleri
- Özel Hastanelere SGK tarafından 2008 yılında 4,3 milyar Lira ödeme yapılmıştır.
- 2002 ve 2009 yılları mukayese edildiğinde özel hastanelere yapılan sağlık ödemeleri 9,4 kat artmıştır.
- Özel hastanelerin yıllık büyüme oranı % 12’dir.
Partner Arayışı
- Hızla büyüyen özel hastaneler ödeme sıkıntısı çekmişler, uluslar arası partner bulma ihtiyacı duymuşlar, neticede Amerikan, Arap ve Yunan sermayesi Türkiye’ye gelmiştir.
- Dolayısıyla sağlık her geçen gün milli olmaktan çıkmaktadır.
- Oysa sağlık sektörüne başka yollarla la kaynak yaratmak mümkündür. Bunlardan biri Sağlık Turizmidir.
Sağlık Turizmi
- Sağlık Turizmi 3 kategoride ele alınabilir:
1* Turistlerin sağlık sorunlarının çözülmesi,
2* Kaplıca Turizmi,
3* Yurt dışından hasta getirilmesi.
- Normal bir turist gittiği ülkeye 1000 Dolar civarında para bırakırken Sağlık Turizminde bu oran 3.000 – 6.000 Dolara çıkmaktadır.
- Türkiye yılda yaklaşık 5 milyar Lira olan Avrupa sağlık turizmi pazarının 5’te 1’ini kendisine çekebilirse sağlık sektörüne önemli bir kaynak yaratmış olacaktır.
- İlk yapılması gereken Sağlık Turizmi Genel Müdürlüğü ve Sağlık Turizmi Yasalarını çıkartmak olmalıdır.
İthal Doktor
- İthal doktor uygulaması çok önemli bazı sorunları da beraberinde getirecektir:
- -Dil sorunu,
- -Kalite sorunu,
- -Malpractice ve hasta hakları.
- Malpractice veya suistimal söz konusu olursa ( örneğin organ mafyası yada tıbbi yetersizlikten kaynaklanan yanlış tedaviye bağlı ölüm ), buna sebep olan hekim Türkiye’den firar edince ne olacak?
- Alt yapısı hazırlanmadan doktor ithal edilmesi hastalara verilebilecektir. Bu nedenle uygulama başlatılmadan önce mutlaka gerekli tedbirler alınmalıdır.
Tam Gün ve Hastane Birlikleri Yasasına Tepkiler
Sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları bazı açılardan mevzubahis yasalara karşı çıkmaktadır. Bunlardan başlıcaları aşağıda verilmiştir:
- Çıkarılan yasalarda temel hedef hastane gelirlerinin arttırılmasıdır. Kaliteli hizmet ve araştırma geliştirme bugünkünden çok daha önemsiz hale gelmiştir.
- Zaman harcanması gereken yada zor hastalardan uzak durulması gerekmekte, sadece bakılan hasta sayısının arttırılması amaçlanmaktadır.
- Tüm sağlık çalışanları emekliliğe yansımayan düşük bir temel ücrete mahkum edilmektedir.
- Sigorta şirketleri malpractice oranı yüksek olan hekimleri sigortalamak istemeyecekler, bu durumda doktorlar da riskli vakalara hizmet vermekten kaçınacaklardır. Sonuç olarak hasta mağduriyeti artacak, sağlık sektörü tamamen ticarileşecektir.
2 Büyük Sorun
- Sağlık sisteminin 2 büyük sorunu özellikle İstanbul’da halen devam etmektedir:
1)- Yoğun bakım yatak sayısının azlığı ve hizmet kalitesinin yetersizliği,
2)- Yoğun bakım ve acil hizmetlerden ilave ücret alınması (ki hasta özel hastaneye isteyerek gitmemiştir ve hem Sağlık Uygulama Tebliği hem de Başbakanlık Genelgesi ilave ücret alınmasını yasaklamaktadır).
Tıbbi Malzemeler
- Tıbbi malzeme üreticilerinin farklı ülkelere farklı fiyat uyguladığı bilinmektedir.
- Yurt dışında paravan şirket kurularak gümrük giriş maliyetlerinin yükseltilmesi mümkündür.
- Kamu zararı ve vatandaş mağduriyetinin önlenmesi için SIKI FİYAT KONTROLLERİ VE SÜRECİN SIKI TAKİBİ MUTLAK BİR GEREKLİLİKTİR…
Aşağıda Tıbbi Cihaz Harcamaları verilmiştir:
Tıbbi Cihaz Harcamaları – 2003
- Sağlık ve Tıbbi Cihaz Harcamaları
|
Toplam Sağlık Harcamaları İçinde Tıbbi Cihaz Harcamalarının Oranı % |
Toplam Sağlık Harcamalarının GSMH’ya Oranı % |
Fert Başına Tıbbi Cihaz Harcamaları € ( Euro ) |
ABD |
5.1 |
13.9 |
278 |
JAPONYA |
5.1 |
7.6 |
158 |
AVRUPA ( ortalama ) |
6.2 |
7.8 |
118 |
Türkiye’de Tıbbi Cihaz Harcamaları – 2003
- Toplam Tıbbi Cihaz Harcamaları : 1.907.047.584 Amerikan Doları
- Kişi Başına Düşen Tıbbi Cihaz Harcamaları : 26,48 Amerikan Doları
Sosyal Güvenlik Açıkları
- Sosyal Güvenliğe son 17 yılda 223 milyar dolar (güncellenmiş haliyle 352,2 milyar dolar) harcanmış, bütçeden ayrılan pay ise 268 milyar doları bulmuştur.
- Oluşan açığın % 75 inin sosyal güvenlik sisteminden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
- Bu süre içerisinde bütçenin % 17,4 lük kısmı sosyal güvenlik açıklarının kapatılmasına harcanmıştır.
- Buna mukabil aynı yıllar arasında (son 17 yılda) yatırımlara harcanan pay sadece % 10 da kalmıştır.
- 2010 yılı içerisinde yaklaşık 16,5 milyar dolarlık bütçe transferi gerçekleşmiştir.
- Toplam Gelirlerin Toplam Giderleri Karşılama Oranı (2009): % 72.8
- Gelirlerin bir önceki yıla göre artış oranı (2009): % 14.3
- Giderlerin bir önceki yıla göre artış oranı (2009): % 13.3
- Açık (2009): – 28.702.655
2009 Yılı SGK Bütçesi
- 2009 yılı bütçesinin alt kalemlerinin dağılımı şöyledir:
- Sağlık Giderleri: 8,8 Milyar TL.
- SGK’ya yapılan transfer: 52,6 Milyar TL.
- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Ödemeleri: 7,2 Milyar TL.
Sosyal Güvenlik Açıkları
Kurum |
2010 |
Toplam |
SSK |
26,253 Dolar |
113,810 Dolar |
Bağ-Kur |
5,361 Dolar |
38,426 Dolar |
Emekli Sandığı |
6,467 Dolar |
70,633 Dolar |
Toplam |
38,080 Dolar |
223,318 Dolar |
Faiz ( % ) |
6,2 % |
8,3 % |
Faiz Maliyeti |
20,564 Dolar |
128,919 Dolar |
Faizli Toplam |
352,237 Dolar |
352,237 Dolar |
Hormonlu Gıdalar:
Hormonlu gıdaların hormon dengesini ve bağışıklık sistemini bozduğu bilinmektedir. Bu nedenle ülkemizde kullanılan yaklaşık 1250 zirai mücadele ilacının yeniden ele alınması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca 15 binden fazla katkı maddesinin de zararlı etkilerinin önlenmesi amacıyla gerekli tedbirler alınmalıdır. Bilhassa kafein, asesülfam K., yapay renk maddeleri, aspartam ve olestra ele alınmalıdır. Bilindiği üzere gofret, çikolata ve konserveler gibi binlerce gıda ürününe katkı maddesi konulmakta ve herkes bu katkı maddelerine bir şekilde maruz kalmaktadır.
GDO’lu Ürünler:
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar 3 sakıncayı beraberinde taşımaktadır:
1)- Alerjik reaksiyonlar ve kanser gibi insan vücuduna zararlı etkileri,
2)- Ekosisteme verdiği zararlar (GDO’lu ürünlerin o bölgedeki bitki florasını değiştirdiği bilinmektedir. Çiçek tozları nedeniyle birbirine karışma söz konusudur.),
3)- Tohumda dışa bağımlılık, tohumluk fiyatlarında % 25 – 100 arasında artış gibi ekonomik zararlar.
Tüm bu gerekçelerle GDO’lu ürünlerin % 90’ından fazlasını gerçekleştiren Arjantin, A.B.D., Çin ve Kanada’dan gelen ürünlere karşı (bilhassa mısır, kanola, soya ve pamuk) hassas olunması gerekmektedir. Türkiye’ye 2003 yılında 1.8 milyon ton mısır, 900 bin ton soya girmiştir. 2005’te bu rakam 1.2 milyon tona çıkmıştır. Mısır ve soyadan üretilmiş yaklaşık 800 farklı ürünün GDO’lu olduğu bilinmektedir (Bisküvi, çikolata, puding, bitkisel yağlar, bebek maması) Bu rakamlar konunun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla, GEREKLİ TEDBİRLER ALINARAK GDO’LU ÜRÜNLER SORUNU BİR AN ÖNCE TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDEN SİLİNMELİDİR.
Sağlık Uygulamaları İçin Öneriler
- Sağlık sektörü pek çok aktörün rol oynadığı kompleks ve karmaşık bir hizmet sektörüdür. Bu aktörlerin belli bir program ve uyum içerisinde faaliyet göstermesi ve sistemin devamlı surette denetlenerek revize edilmesi mutlak bir gerekliliktir. Uygulamada esas alınması gereken belki de en önemli faktör vatandaş odaklılıktır. Zira sağlık sektörünü diğer sektörlerden ayıran en dikkat çekici özellik kar amacının daha düşük olması ve sosyal yönünün güçlü bir şekilde kendisini hissettirmesidir. Dolayısıyla vatandaş odaklılık sistemin en verimli ve sorunsuz çalışması açısından kritik ve birleştirici bir öneme sahiptir. Alınan tüm kararlar ve yapılan tüm uygulamalar hasta memnuniyetini hedeflemeli ve kalite ön planda tutulmalıdır. Ancak bu şekildedir ki daha çağdaş ve daha sağlıklı bir sağlık sistemi kurulması mümkün olacaktır.
Eczacılık Hizmetleri
Yerli İlaç / İthal İlaç Oranı
- İLAÇ HARCAMALARI ( Türkiye – 2006 ) : 16 MİLYAR YTL : 10 MİLYAR DOLAR
- İTHAL – YERLİ İLAÇ ORANI
DEĞER KUTU SAYISI
YERLİ İMALAT 64,1 % 83,7 %
İTHAL İLAÇ 44,9 % 16,3 %
- İTHAL İLAÇ HARCAMALARI
YIL DEĞER/DOLAR KUTU SAYISI
2005 2,8 Milyar 180 Milyon
2006 3,2 Milyar 215 Milyon
- İthal İlaç Harcamaları Her Geçen Gün Artmaktadır.
İthal İlaçlar
- İlaç üretiminde yerli üretici sayısının azalarak dışa bağımlılığın giderek arttığı, Türkiye’de faaliyet gösteren 60’dan fazla üreticiden sadece 5 tanesinin Türk firması olduğu, ayrıca bu firmaların da eşdeğer ilaç bölümlerini yabancı firmalara devrettikleri bilinmektedir.
- TÜİK’e göre; Türkiye 2002 yılında 1 milyar 716 milyon dolar eczacılık ürünü ithal etmişken bu oran 2009 yılında 4 milyar 80 milyon dolara yükselmiştir. Artış oranı % 150 kat olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılı ilaç – eczacılık ihracatı ise sadece 429 milyon dolarda kalmıştır. Bu durumda 3 milyar 500 milyon dolar civarında açık bulunmaktadır.
- Türkiye milli ilaç sanayini kurma yolunda çok geç kalmıştır, ancak yine de uygulanacak akıllı politikalarla hızlı adımlar atmak mümkündür.
Devlet Hastanelerindeki Eczaneler
- Devlet hastanelerinde ayaktan hastalara ilaç verilmemesi eskiden % 40’lara varan indirimleri ortadan kaldırmıştır. Ayrıca devletin rekabet ve fiyat belirleme gücü azalmıştır.
- SGK ilaç harcamalar 2005’ten bu yana her geçen gün artış sergilemiştir.
Milli İlaç Sanayi
- Globalleşmeyle birlikte ulus devletlerin parçalanma tehdidi altına girmesi ulusal ilaç sanayinin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Öte yandan patent hakkıyla ilgili düzenlemelerle AR-GE faaliyetleri yetersiz olan milli ilaç şirketlerinin zor günlerde ülkeye katkısı maalesef istenilen düzeyde olamayacaktır. Dolayısıyla yeni bir milli ilaç politikası belirlenmeli ve bazı tedbirler alınmalıdır.
- 1)- Ulusal ilaç fabrikaları AR-GE çalışmalarını arttırmalı ve ürün yelpazelerini geliştirmelidir.
- 2)- Savaş, ambargo, deprem gibi afet dönemlerinde ihtiyaç duyulacak ilaç kalemlerinin yeterli seviyede üretilebilmesi için gerekli planlamalar yapılmalı ve alt yapı hazırlanmalıdır. Devlet bu tür ilaçların üretiminde aktif rol oynamalıdır.
- 3)- Ulusal ilaç üreticileri bir takım teşvik ve kolaylıklarla desteklenmelidir.
24 Bin Eczaneden Sadece 1000 Tanesi
- Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan yıllık 5,5 milyar liralık ilaç ödemelerinin 3,5 milyar lirasını Türkiye’de faaliyet gösteren 24 bin eczaneden sadece 1000 tanesinin aldığı bilinmektedir. Bu durum adaletsiz bir dağılım doğurmaktadır.
- Ayrıca, hem eğitim düzeyi düşük ülkelerde sağlık sorunları yaratması hem de tekel oluşturması açısından sakıncalı olan MARKET ECZANELER konusu zaman zaman gündeme taşınmaktadır.
İlaç Fiyatlarının Düşüşü
- İlaç fiyatlarındaki % 40’lara varan düşüşler 2 sonuç doğurmuştur:
1)- Yerli ilaç üreticileri yabancı partner aramaya başlamış ve ucuz hammadde bulabilmek için Hindistan ve Çin’e yönelmiştir (ki bu insan sağlığı ile oynamaktır).
2)- Özel eczaneler Danışmanlık Hakkı istemeye başlamışlardır. Çünkü cironun % 40 düşmesi kira vb. masrafların aynı kalması nedeniyle karı düşürmüştür.
Meslek Hakkı, Danışmanlık Hakkı
- Meslek hakkı eczacıların hastaların sorunlarını dinleme ve yol göstermelerinden doğmaktadır.
- Talep ettikleri meblağ ise kutu başına 1 TL. veya reçete başına 2 TL. dir.
- Bu tutar günlük 1,5 milyon reçete ile çarpıldığında yılda toplam 800 milyon TL. reçete hakkı ödemesi (yılda 400 milyon kutu x 2 T.L.), ve 1,3 milyar lira kutu başına ödemeyi bulmaktadır (1,3 milyar kutu x 1 T.L).
MEDULA Sistemi
- Medula sistemindeki bazen 24 saate varan kesintiler hastaları ve eczacıları sıkıntıya sokmaktadır.
- Kare Barkod uygulaması da sorunlar yaşamaktadır. Barkodsuz ilaçlar elde kalacağı için mağduriyet yaşanacaktır.
Suistimaller
- Özel hastanelere ve özel eczanelere açılımla beraber suistimallerde de artış meydana gelmiştir.
Sahte Rapor, Reçete ve Kupürler
- SAHTE KUPÜR – SAHTE RAPOR 2007
İHBAR SAYISI / ADET / TUTARI (YTL)
AYLIK 250 – 300 –
SAHTE KUPÜR 11.919 2.491.700,70
SAHTE RAPOR – REÇETE 918 1.000.000,00 üzerinde
Eczacılık Uygulamaları İçin Öneriler
- Eczane işletim maliyetleri rasyonel bir şekilde güncellenmelidir.
- Eczacıların özlük hakları iyileştirilmelidir.
- Medula sistemi iyileştirilmelidir.
- Eczacılık eğitiminin kalitesi yükseltilmelidir.
- Sık mevzuat değişiklikleri önlenmelidir.
- Milli İlaç Politikasına acilen geri dönülmelidir.
- Yerli imalatçılar korunmalıdır.
- İthal ilaçların pazarlanması konusunda yaptırımlar getirilmelidir.
- Ar-Ge çalışmaları teşvik edilmelidir.
- Rasyonel ilaç politikası ile gereksiz ilaç kullanımının önüne geçilmelidir.
Son Söz
- MİLLİ SAĞLIK VE MİLLİ İLAÇ POLİTİKALARINA ACİLEN DÖNÜLMELİDİR…