Rüzgâr Eken

198

Siyasetçilerin ve toplumu etkileme konumunda olan herkesin ilk sorumlu olduğu alan sözlerine ve kalemine sahip çıkmaktır.

Bu etki toplumda sevgi ve saygıyı artırıcı, herkesin düşünceye ve inancına saygı duyan, aklını ve iradesini başkasına teslim etmeyen fikri hür, vicdanı hür nesiller isteyenlerden gelirse huzur ve mutluluğumuz artar.

Bu etki ayrıştırma, bölme, kendinden olmayandan nefret ettirme, öfke ekme üslubunu benimseyenlerden gelirse gerilim, endişe, korku, nefret duygularının hâkim olduğu bir toplum yaratılır.

Türkçemizde bunun için “ne ekersen onu biçersin” veya “rüzgâr eken fırtına biçer” gibi atasözlerimiz var.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na katıldığı şehit cenazesinde yapılan fiili saldırı, “planlı ve kademeleri iyi planlanmış bir profesyonel ekip işi midir?” bilemiyoruz.

Böyle de olsa, cami cemaatinden bazı fanatiklerin saldırısı da olsa, olayın faili olan kişilerin dini saplantıları sebebiyle kolay tahrik edilen sıradan vatandaşlardan seçilmesi mümkündür.

Bu saldırı bir fırtınanın başlatılması için yapılmışsa, yeterince rüzgâr ekilmiş olması gerekir.

Şimdi siyasiler ve onların kontrolündeki medya tarafından ekilen rüzgârları bir hatırlayalım.

*****************************

Ekilen Nefret ve Öfke Tohumları

AKP ve MHP kanadından yapılan 31 Mart’ta yapılan seçim kampanyasında Millet İttifakı için “zillet ittifakı”, “şer ittifakı”, illet, hainlerin işbirliği gibi tanımlamalar yaptı.

AKP + MHP Türkiye’nin bir beka (varoluş- yokoluş) meselesi içinde olduğunu; CHP + İYİ Parti’nin (ve Saadet Partisinin) PKK ve FETÖ ile işbirliği içinde olduğunu iddia etti.

CB ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “CHP ile HDP’nin iş birliği yaptığını söyleyerek, “Belediye meclis üye listelerinde bölücü terör kontenjanından çok isim var” dedi.

Bu tez, her türlü kışkırtıcı tonuyla, yandaş medyada binlerce kere tekrar edildi.

En son da yandaş Güneş Gazetesi verilen dört şehit haberini, şehitlerin sorumlusu yeni İBB Başkanı İmamoğlu imiş gibi  “MUTLU MUSUN EKREM?”manşetiyle verdi.

Bunlar çok tehlikeli işler.

***

Devlet Bahçeli’nin Ektikleri

Bakın Cumhur İttifakının küçük ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli daha Kılıçdaroğlu’na saldırıdan birkaç saat önce neler dedi?

“31 Mart’ta PKK’nın CHP’nin lehine çalıştığını, FETÖ’nün de Millet İttifakı’nın yanında durduğunu” ifade etti.

İYİ Parti’ye de aynı üslupla çamur attı: “İyi görünümlü kötülerin PKK ile, FETÖ ile aynı emellere sabitlenmesi gayri milli bir üst aklın marifetidir” dedi.

“Atatürk’ün partisi” CHP “Türk düşmanlarının ana karargâhı, HDP’nin ana kucağı haline geldi” diye suçladı.

Bahçeli “31 Mart’tan sonra PKK bu defa büyükşehir belediyelerine CHP’nin taşıyıcı bedenliğiyle nüfuz edecektir. Dağlarda kovaladıklarımız belediyelere konuşlanacaktır.

Bu gidişle FETÖ, kaybettiği mevzileri yerel yönetimler üzerinden tekrar kazanacaktır” gibi inanılmaz cümleler kullandı.

Bunlar nasıl sözlerdir?

Normal bir yerel seçim sonucu yaşadık. Kazananlar da, kaybedenler de Türk Milletinin içinden çıkmış, yasal gereklilikleri haiz vatandaşlarımız değil midir?

Millet İttifakına karşı kaybedilen belediyeleri “PKK ve FETÖ kazandı” olarak yorumlamak tam bir fırtına biçme niyetinin ifadesidir.

***

Bahçeli’nin Akıl Tutulması

Devlet Bahçeli’nin saldırıyı kınamak yerine, Kılıçdaroğlu’nu “yüzde 9 oy aldığın yere cenaze namazına mı gidilir? O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu?” diye suçlaması da en hafif tabiriyle tam bir akıl tutulmasıdır.

Bir şehit cenazesine katılmak için oy yüzdesine mi bakmak gerekir?

“Olaya üzüldüm, kınıyorum demek” bu kadar mı zordur?

*********************************

R.Tayyip Erdoğan’ın Tavrı

“Organize linç girişimi” üzerinden neredeyse bir gün geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın hala Kılıçdaroğlu’nu aramamasını ve “kızgın demiri soğutmak” için kamuoyuna bir açıklama yapmamasını da oldukça manidar buluyorum. Böyle bir tavrı anlamakta güçlük çekiyorum.

Yeni Zelanda Başbakanının kararlı tavrı ve birleştirici tutumunu göstermek, O’nun kendi dininden olmayanlara gösterdiği saygının yüzde birini ülkenin Müslüman olan ana muhalefet liderine göstermek bu kadar zordur?

*********************************

İçişleri Bakanı Soylu’nun Ektikleri

Ne demişti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu?

“Valilere talimat verdim; CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin’ diye. Bu kadar basit. Onların gideceği bir adres var. PKK mensuplarının cenazeleri var. Sandıkta beraberlerse cenazede de olacaklar” demişti.

Sıradan bir ülkenin İçişleri Bakanından ana muhalefet partisi için böyle bir genelge yayınlaması ve bununla övünmesi söz konusu olabilir mi?

Bu iş “bu kadar basit” mi?

Soylu’nun bu talimatının ilk uygulaması Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde düzenlenen şehit cenazesinde yapılmıştı. Cami avlusuna getirilen CHP Bursa İl Başkanlığı’na ait çelenk, tepki gösteren bir grup tarafından yere atılmış, çelenk polis tarafından alandan uzaklaştırılmıştı. CHP Bursa İl Başkanı da, cenaze töreninde protokole alınmamıştı.

Bu defa şehidimizin cenaze namazına gelen CHP’nin Genel Başkanıydı. Resmi görevliler Kılıçdaroğlu’nu törenden çıkaramayacağını gören bazı kişilerin durumdan vazife çıkardığını düşünmemiz mi gerekiyor?

Böylece saldırganlar “PKK ve FETÖ’yü belediyelerde iktidara getiren Bay Kemal’e gereken dersi vermek” gibi kutsal bir görev ifa etmek saikiyle hareket etmiş olabilir.

*****************************

Saldırı AKP veya MHP Liderine Yapılsaydı?

Bu kışkırtıcı üslupla konuşanlar, yazanlar muhalefet kanadından olsaydı…

Ve akabinde yapılan çirkin saldırı CHP lideri Kılıçdaroğlu’na değil de, AKP veya MHP Genel Başkanlarına yapılsaydı iktidarın ve küçük ortağının muazzam propaganda makinesinin nasıl işleyeceğini bir düşünün.

Herhalde “bağımsız ve tarafsız yargımız”, “Cumhuriyetimizin savcıları” derhal harekete geçer ve TCK’daki “Halkı kin ve nefrete teşvik etmek” suçlamasından soruşturmalar ve davalar açılmış olurdu.

Ey rüzgâr ekenler! Yapmayın… Etmeyin…

“Onların sığındıkları evi yakın!” diye çığlık atan insan tipi yaratmanın vebali ağırdır.

Çıkacak fırtınanın zararını önceden hesap etmek mümkün değildir.

Adalet, insanlık, vicdan ve ahlak gibi temel değerlerimize kıymayın.

 

 

Önceki İçerikMuhalefetin Ayakları Yere Basmalı
Sonraki İçerikAldatılmamak İçin Anlamak
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.