Ruhumuz Gıdasız Kalmasın

17
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu SOSYAL FAALİYETLER: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.

Ülkemiz çok kısır tartışmaların gürültüsü içinde. Ekonomik sıkıntılar, adalet arayışları, güncel haberler, siyasi çalkantılar, sosyal medyanın tedirgin eden akışı… Bizi hayatın özünden, yaşamanın tadından uzaklaştırıyorlar.

Hayatın gürültüsü, gündemin kaosu, ekranlardan üzerimize boca edilen olumsuz haberler, insanın iç dünyasını köreltmeye başlıyor zamanla. Gündelik hayat, bir koşuşturma ve kaygılar zinciri hâline gelince; insan, ruhunu beslemeyi unutabiliyor.

Oysa bizi insan yapan, sadece biyolojik varlığımız değil; ruhumuzu besleyen ve yücelten değerlerdir.

Bu yüzden, bugün ruhumuzu beslememize engel olan savaşlar, ekonomik sorunlar, adalet mekanizmasına güvensizlik, gençlerin işsizliği ve eğitimsizliği gibi güncel olaylar hakkında yazmak içimden gelmedi.

Güncel politik gerilimlerin dışına çıkarak, insanın iç dünyasını, huzur ve mutluluğunu merkeze alan, sanat, müzik, seyahat ve kültürel faaliyetlerin ruhumuza katkılarını hatırlatmak istiyorum. Hem kendime ve hem de siz okurlarıma…

Bu yazı çölleşmekte olan ruhlarımıza bir can suyu hatırlatması olsun istiyorum.

****************************************

Müzik Zevki

Sanat, müzik, seyahat ve kültürel faaliyetler insanın iç dünyasını zenginleştiren, onu kendiyle barıştıran eşsiz araçlardır. Ama bazen hayatın gürültüsü ve koşuşturmacası bazen de ekonomik sıkıntılar yüzünden bu araçlardan yararlanamıyoruz. Aslında açamadığımız pencerenin hemen dışında kalmış cennetin anahtarıdır bunlar.

Hayatım boyunca yaptığım en değerli işlerden biri “müzik zevki edinebilmek ve belli sayıda şarkıyı söyleyebiliyor olmaktır” diye düşünüyorum.

Amatör bir koro üyesi olarak ilgilenmeye başladığım müzik (musiki) üniversitede öğrencilik yıllarımda hayatıma girdi.

Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve İstanbul Üniversitesi Korosunda çalıştığım öğrencilik dönemi (anarşi ve terör olayları sebebiyle) çok netameli yıllardı. “Müzik çalışmaları bu atmosferi dışarıda bıraktığımız, temiz hava soluyabildiğimiz bir vaha gibiydi.”

Kubbealtı Musiki Cemiyeti’nde Tanburi Kemal Batanay ile Yusuf Ömürlü, İstanbul Üniversitesi Korosu’nda Süheyla Atmışdört, Ender Ergün gibi ustalar… Hemen her konserine gittiğimiz Dr. Nevzat Atlığ yönetimindeki Devlet Korosu…  Hepsi iç zenginliğime katkı verdi.

Profesyonel müzisyen olmayı hedeflemedim. Ama iç dünyamda müziği bir dost, bir yoldaş, bir sırdaş olarak sakladım.

TÜPRAŞ Korosu’nun kurulmasıyla bu sevdam tekrar canlandı. Şefimiz Coşkun Açıkgöz “çok özel bir şef ve özel bir insan” olarak müzik zevkime derinlik kattı. Aynı koroyu bir yıl çalıştıran “Türkiye’nin en iyi kadın solistlerinden” Çiğdem Yarkın’ı tanımak da bir ayrıcalıktı. Coşkun Açıkgöz ile koro çalışmalarımız on iki yılı aşkın süreden sonra sona erdi. Arkada müthiş güzel dostluklar, keyifli anılar, konserler ve gelişen bir musiki zevki kaldı.

Şimdi her okunan şarkıdan zevk almayan ve fakat usulünce ve erbabınca okunan şarkılardan doyumsuz lezzetler ve deruni hazlar hisseden bir müziksever durumundayım.

****************************************

Şarkılar Söyleyelim

Bu başlığı görünce “şarkı söyleyecek halimiz mi var?” diyenler olacaktır. Ya da enerji, vergi ve kamu hizmetlerine yapılan zamları durdurmak için “halk çalıp oynamaya başladı” mesajı vermek istiyorsun” diye düşünebilirsiniz. “Yazım tamamen siyaset dışıdır” diyerek devam edelim.

Kubbealtı Cemiyetinde, Hocam, büyük bestekar ve Tanburi Kemal Batanay “Beste havaya düğüm atmak gibidir” derdi.

Şimdi yaşadığım bunca yıldan sonra anlıyorum ki; “O düğümler, hayatımızı zindana çeviren, bizi boğacak gibi olan sıkıntıların düğümlerini çözen panzehirlerdir.”

Hayatın içinde sıkıştığımızda bir nihavent şarkı, bir hicaz taksim, bir ilahi ya da bir türkü; duygularımızı harekete geçiren, bizi tekrar soluklandıran kapılar olmaktadır.

Bilinen insanlık tarihine göre, en az 40 bin yıldır müzikle beraberiz.  İbni Sina ‘Tedavinin en iyi yollarından biri hastaya en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir’ der.

Müziğin başka yönleri de var. Daha önce de yazmıştım: “Şarkılar bizi söyler. Kültürümüzü, dünya görüşümüzü, hayata bakışımızı nesilden nesile aktarırlar.” Yani bir milletin değerlerini, duygu ve düşüncelerini geçmişten geleceğe taşıyan en etkili araçtır, müzik.

Sevgili dostlar… Hayat kısa ve telaşlı… Ama bir şarkı, bir nağme, bir melodi ve bir dost sesi… İnsana bazen öyle bir huzur verir ki, bütün karmaşa bir anda uzaklaşır.

Bu yüzden bırakın hayatın gürültüsünü. Kısa bir ara verin koşuşturmacaya.  Ve endişelerin üstüne bir şal örtün…

Gelin bir şarkı, türkü söyleyin, bir melodi mırıldanın… Veya sevdiğiniz hangi müzik türüyse ondan bir eser dinleyin. Bir konsere gidin. Mümkünse bir seyahate gidin, farklı kültürlerle tanışın… Ama unutmayın zihniniz de tatil yapsın.

Müzik, sanat, seyahat, kitap okumak gibi etkinlikler bizi insanca yaşatır. Dahası, bunlar insanı eğitir. Onu, sadece bilgili değil; zarif, anlayışlı, incelikli biri hâline getirir.

***********************************

Seyahat Et Huzur Bul

Müzik gibi, seyahat de ruhu arındıran bir başka yoldur. Kur’an (En’am Suresi 11. ayet) “Yeryüzünde dolaşın da bakın” diyor.

Seyahat yalnızca bir coğrafyayı görmek değil, kendi içimizde yeni pencereler açmaktır. Çünkü huzur dışarıda değil içeride, içimizde…

“Aynı pencereden bakmaktan yorulan zihnin başka manzaralarla buluşmaya ihtiyacı vardır.”

İnsan, tanımadığı bir diyara vardığında, sadece manzarayı değil; önyargılarını da geride bırakır.

Özbekistan’da içilen bir çay, Macaristan’daki dinlenen bir halk ezgisi, Anadolu’nun bir köy camisindeki hat yazısı… İspanya’da bir halk dansı… Kosova’da bir dergahta izlenen zikir… Bir ülkedeki muhteşem şehircilik, bir başka ülkedeki düzensiz ve karmaşa halindeki şehirler görmek… Bunların her biri, insanın ruhuna işler.

Farklı yörelerimizde insanlarımızın ruhundaki temel hasletleri, yöresel küçük farkların kazandırdığı kültürel zenginlikleri fark etmemize yol açar.

Farklı ülkeleri gezdiğimizde dünyanın bizden ibaret olmadığını, bazı toplumların kıt imkanlarla zenginlik ve refah üretebildiğini, bazılarının kendilerine bahşedilmiş doğal zenginlikleri hovardaca israf ettiğini görmemize imkan sağlar.

Yolculuk, aynı zamanda bir okuldur. Her yeni şehirde, her yeni kültürde kendi küçüklüğümüzü, kâinatın büyüklüğünü yeniden fark ederiz. İçimize yaptığımız yolculukla da kibirden uzaklaşır, tevazuyla tanışıklığımız gelişir.

Önceki İçerikMevlana’yı Anlamak-1
Sonraki İçerikOturup Bugün Bu Yazıyı Yazdım Desem de İnanmayın!
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.