Ruhlarımız Geride Kaldı… Bir Bayram Molası İyi Gelir…

272
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu SOSYAL FAALİYETLER: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.

“O kadar hızlı yürüdük ki, ruhlarımız geride kaldı.” Bu düşündürücü söz Kızılderililerin bir inancını ifade ediyormuş. Kızılderililer hızlı yol aldıklarında aniden durur ve geride kaldığına inandıkları ruhlarının kendilerine yetişmesi için makul bir süre beklerlermiş.

Ülkemizde son bir yılda o kadar çok ve önemli olaylar yaşadık ki…

Mayıs 2023’te İktidar partisinin “zaferiyle” sonuçlanan Milletvekili Genel Seçimi, iki turlu Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini…

31 Mart 2024’te bu defa iktidar partisinin “hezimetiyle” sonuçlanan Yerel Seçimleri yaşadık.

İki seçim arası on ayda ekonomi alanında vaat edilen iyileştirme yerine yoksulluğun adeta kader olduğu ekonomik çöküş belirginleşti.

“Yüksek enflasyon ortamında, emekliye ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor” sözüyle yönetememe sorunu itiraf edildi.

Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete devletin temel görevlerinin hepsinde niteliksizlik ve yetersizlik ayyuka çıktı. Ancak çok parası olanlar bu hizmetlere erişebilir oldu.

Dış politikada dün “katil, darbeci, Türkiye düşmanı” ilan ettiklerimizle (bir avuç dolar hatırına) ilişkileri tamir etmek için yapılan onursuz U dönüşlerinden bile utanılmaz oldu.

Bütün bu olanlar hepimizi çok yordu.

Umutlarımızın kesildiği, demokrasiden tamamen uzaklaştığımızı düşündüğümüz bir anda son seçimle içimizde bahar açtı.

Her seçimden sonra benzer bir görünümü olan seçim sonuçlarını gösteren harita bu defa değişti. Hep görmeye alıştığımız çorak toprak rengi alanlar daraldı, “gelincikler açtı.”

****

Uçaktan atlayan ve son anda paraşütü açılan bir yolcu gibiyiz. Derin bir nefes aldık, korkumuzu geride bıraktık. Artık güvenli bir alana inmek umudu içindeyiz.

Geride kalan ruhlarımız bize yetişmek üzere.

9 günlük bayram arası ruhlarımıza kavuşmamızı sağlar ümidindeyim.

****

Ama hala havadayız, nereye ineceğimiz belli değil.

Sakin olmak, paraşütü doğru yöne sevk etmek ve indiğimiz yerde, eski hayatımıza dair, değer verdiğimiz her şeyle yeniden irtibat kurmak zorundayız.

****************************

Demokrasilerde Sandığa Ne Girerse O Çıkar

Süleyman Demirel hazırcevaplığı ve nükteli üslubu ile bilinen bir siyaset ve devlet adamı idi. Bazen gayet basit ifadeler içinde çok derin anlamlar ifade eden cümleler kurardı. Ben bunlardan birinin anlamını ancak son 20 yılda anlayabildim:

Gazeteciler Başbakan Süleyman Demirel’e sorarlar:

“Efendim, sizce sandıktan ne çıkar?”

Demirel cevap verir: “Ne girerse o çıkar!”

Bu yalın cevap seçimleri adil, önceden belirlenmiş kurallara göre gerçekleşmiş ve sandık sayımları dürüst yapılmış yani demokrasisi gelişmiş ülkeler için o kadar doğaldır ki…

Şimdi düşünüyorum da aslında, Demirel Başbakan olarak seçimlerde herhangi bir hile olmayacağını, seçmen iradesinin aynen sandıktan yansıyacağını garanti ettiğini söylemek için böyle bir cümle kurmuş olmalıydı.

Bu kadar basit bir kuralın işlemesinin önemini, “hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler olmuştur” ifadesiyle itiraf edilen nice düzenbazlıkları öğrendikten sonra anladık.

Bu yüzden gelişmiş ülkelerde rastlanmayan “sandığa sahip çıkma” gibi bir kavram geliştirdik. Yani devletin yapmadığı veya iyi yapmadığı bir görevi partilerin ve vatandaşların yapmasını istedik.

Yine de sandıktan çıkanı takmayıp yeniden sayılan, olmadı iptal ettirilen, mazbatayı birinci seçilene verilmeyip ikinciye verilen örnekler çıktı. Yani “sandığa ne girerse o çıkar” kuralının işlemediğini gördük.

Van’da açık ara kazanan DEM’li adayın “seçilme yeterliliğinin olmadığını son anda fark ettik” diyerek 2. Sıradaki AKP’li adaya mazbata verilmesi gibi bir hukuk garabeti YSK’dan döndü. DEM Partili aday resmen Belediye Başkanı oldu.

Seçimin başa baş geçtiği yerlerde itirazlar oldu. Seçim Kurulları AKP’nin itirazlarını genellikle kabul edip, “yeniden sayım” veya “seçimin iptali ile yeniden seçim yapılması” kararları verdi.

CHP’nin ve diğer muhalefetin itirazlarını ise derhal reddetti.

Her şeye rağmen, 31 Mart yerel seçimlerinde sandık sonuçlarına yapılan itirazlar daha az oldu. Çünkü muhalefetin kazandığı çoğu yerlerde büyük oy farkı vardı. Ayrıca muhalefet sandığa sahip çıkmanın, ıslak imzalı tutanakların önemini anlamış ve önlemini almıştı.

Son seçim için genel kanaat şudur: “Sandığa ne girdiyse o çıktı” dediğimiz yerlerin oranı bu defa çok yüksek oldu. Bu da demokrasimiz açısından sevindirici bir gelişme idi.

Önceki İçerikTevekte Üzüm Kara
Sonraki İçerikTürk Milleti’ne Batı’nın Bakışı
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.