“O kadar hızlı yürüdük ki, ruhlarımız geride kaldı.” Bu düşündürücü söz Kızılderililerin bir inancını ifade ediyormuş. Kızılderililer hızlı yol aldıklarında aniden durur ve geride kaldığına inandıkları ruhlarının kendilerine yetişmesi için makul bir süre beklerlermiş.
Ülkemizde son bir yılda o kadar çok ve önemli olaylar yaşadık ki…
Mayıs 2023’te İktidar partisinin “zaferiyle” sonuçlanan Milletvekili Genel Seçimi, iki turlu Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini…
31 Mart 2024’te bu defa iktidar partisinin “hezimetiyle” sonuçlanan Yerel Seçimleri yaşadık.
İki seçim arası on ayda ekonomi alanında vaat edilen iyileştirme yerine yoksulluğun adeta kader olduğu ekonomik çöküş belirginleşti.
“Yüksek enflasyon ortamında, emekliye ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor” sözüyle yönetememe sorunu itiraf edildi.
Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete devletin temel görevlerinin hepsinde niteliksizlik ve yetersizlik ayyuka çıktı. Ancak çok parası olanlar bu hizmetlere erişebilir oldu.
Dış politikada dün “katil, darbeci, Türkiye düşmanı” ilan ettiklerimizle (bir avuç dolar hatırına) ilişkileri tamir etmek için yapılan onursuz U dönüşlerinden bile utanılmaz oldu.
Bütün bu olanlar hepimizi çok yordu.
Umutlarımızın kesildiği, demokrasiden tamamen uzaklaştığımızı düşündüğümüz bir anda son seçimle içimizde bahar açtı.
Her seçimden sonra benzer bir görünümü olan seçim sonuçlarını gösteren harita bu defa değişti. Hep görmeye alıştığımız çorak toprak rengi alanlar daraldı, “gelincikler açtı.”
****
Uçaktan atlayan ve son anda paraşütü açılan bir yolcu gibiyiz. Derin bir nefes aldık, korkumuzu geride bıraktık. Artık güvenli bir alana inmek umudu içindeyiz.
Geride kalan ruhlarımız bize yetişmek üzere.
9 günlük bayram arası ruhlarımıza kavuşmamızı sağlar ümidindeyim.
****
Ama hala havadayız, nereye ineceğimiz belli değil.
Sakin olmak, paraşütü doğru yöne sevk etmek ve indiğimiz yerde, eski hayatımıza dair, değer verdiğimiz her şeyle yeniden irtibat kurmak zorundayız.
****************************
Demokrasilerde Sandığa Ne Girerse O Çıkar
Süleyman Demirel hazırcevaplığı ve nükteli üslubu ile bilinen bir siyaset ve devlet adamı idi. Bazen gayet basit ifadeler içinde çok derin anlamlar ifade eden cümleler kurardı. Ben bunlardan birinin anlamını ancak son 20 yılda anlayabildim:
Gazeteciler Başbakan Süleyman Demirel’e sorarlar:
“Efendim, sizce sandıktan ne çıkar?”
Demirel cevap verir: “Ne girerse o çıkar!”
Bu yalın cevap seçimleri adil, önceden belirlenmiş kurallara göre gerçekleşmiş ve sandık sayımları dürüst yapılmış yani demokrasisi gelişmiş ülkeler için o kadar doğaldır ki…
Şimdi düşünüyorum da aslında, Demirel Başbakan olarak seçimlerde herhangi bir hile olmayacağını, seçmen iradesinin aynen sandıktan yansıyacağını garanti ettiğini söylemek için böyle bir cümle kurmuş olmalıydı.
Bu kadar basit bir kuralın işlemesinin önemini, “hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler olmuştur” ifadesiyle itiraf edilen nice düzenbazlıkları öğrendikten sonra anladık.
Bu yüzden gelişmiş ülkelerde rastlanmayan “sandığa sahip çıkma” gibi bir kavram geliştirdik. Yani devletin yapmadığı veya iyi yapmadığı bir görevi partilerin ve vatandaşların yapmasını istedik.
Yine de sandıktan çıkanı takmayıp yeniden sayılan, olmadı iptal ettirilen, mazbatayı birinci seçilene verilmeyip ikinciye verilen örnekler çıktı. Yani “sandığa ne girerse o çıkar” kuralının işlemediğini gördük.
Van’da açık ara kazanan DEM’li adayın “seçilme yeterliliğinin olmadığını son anda fark ettik” diyerek 2. Sıradaki AKP’li adaya mazbata verilmesi gibi bir hukuk garabeti YSK’dan döndü. DEM Partili aday resmen Belediye Başkanı oldu.
Seçimin başa baş geçtiği yerlerde itirazlar oldu. Seçim Kurulları AKP’nin itirazlarını genellikle kabul edip, “yeniden sayım” veya “seçimin iptali ile yeniden seçim yapılması” kararları verdi.
CHP’nin ve diğer muhalefetin itirazlarını ise derhal reddetti.
Her şeye rağmen, 31 Mart yerel seçimlerinde sandık sonuçlarına yapılan itirazlar daha az oldu. Çünkü muhalefetin kazandığı çoğu yerlerde büyük oy farkı vardı. Ayrıca muhalefet sandığa sahip çıkmanın, ıslak imzalı tutanakların önemini anlamış ve önlemini almıştı.
Son seçim için genel kanaat şudur: “Sandığa ne girdiyse o çıktı” dediğimiz yerlerin oranı bu defa çok yüksek oldu. Bu da demokrasimiz açısından sevindirici bir gelişme idi.