24.1 C
Kocaeli
Cuma, Ekim 3, 2025
Ana SayfaGüncelRTÜK out YTÜK in

RTÜK out YTÜK in

ABD’de çocuklar zevk için eskisi kadar çok kitap okumuyormuş. Dünyaca ünlü PEW anket-araştırma şirketi 1984’ten beri Amerikan çocuklarına ödev dışı, zevk için ne sıklıkta kitap okuduklarını sorarmış; 9, 13 ve 17 yaşlarındaki çocuklarına. “Hemen her gün okurum. ” diyenlerin yüzdelerinde 1984-2020 arasındaki değişme şöyle: 9 yaş grubunda %53’ten %42’ye; 13 yaş grubunda %35’ten %17’ye. Hemen hiç okumuyorum diyenler, bu iki grupta %9’dan %16’ya ve %8’den %29’a yükselmiş. 17 yaş grubunda 2020 soruşturması yok; 2012 var. Bu ağabey ve ablalarda, hemen her gün diyenler %31’den %19’a, hemen hiç okumuyorum diyenler de %9’dan %27’ye değişmiş.

Bu ne demek? Genel bir zihin çöküşü, entelektüel iflas mı görüyoruz, yoksa başka bir şey mi?

Benim kanaatim, başka bir şey…

Kitap kolay iş değil

Çok uzaktan bir bakış atalım: Kitap okuma diye bir “eğlence” türü ne zaman başladı dersiniz? Şüphe yok ki ancak matbaanın Avrupa’da keşfinden sonra. Yani 15. asrın sonundan bu yana. Ondan önce el yazması vardı ve el yazmasının üretimi çok meşakkatliydi. Kitaplar çok pahalıydı. Oxford kütüphanesindeki kitapların her birinin bir malikâne değerinde olduğunu biliyoruz. Kitaba ulaşmak fedakârlık isterdi. Neden mi? Oxford’daki kitaplara ulaşmak için dünyanın neresinde yaşıyorsanız kalkıp Oxford’a gitmeniz lazımdı veya Bağdat’a. Daha da eskiden İskenderiye’ye.

İskenderiye’de bir nefeslenelim. Sezar’ın tahrip ettiği bu kütüphanede raflar dolusu kitap mı bulurdunuz? Hayır. Kitaba daha çok vardı. İskenderiye Kütüphanesi’nde parşömen ruloları muhafaza edilirdi. Daha da geriye, Sümer’e giderseniz rulo da yok. Orada da kral sarayında kütüphane var, kütüphanede kil tabletler. Tablethane mi desek? Anlaşılan iare (ödünç verme) hizmeti de var ki tabletlerden birine, “Her kim bu tableti alır da geri getirmezse…” diye başlayan beddualar yazılmış.

Bütün bu hikâyeyi, şunu söyleyebilmek için anlattım: Aslolan mesaj. Tablet, rulo, suhuf, el yazması kitap, basılı kitap… Bunların hepsi mesajın taşıyıcıları. Yukarıda anlattığım PEW araştırmasının grafiklerine şöyle gözümü kısıp, hani borsa teknik analizcileri gibi, illa da anlam çıkaracağım diye baktığımda, asıl kırılmanın 1990’ların ortalarına denk geldiğini görür gibiyim. O zaman suçlu da ortaya çıkıyor: İnternet.

LLOYD VE LUTHER

Kitap mesajı iletir, sizi içine alır, mesajın içinde yaşatır. Ama mesajı almak için o kitabın yazılmasını, sonra da basılmasını beklemeye her zaman tahammül edemezsiniz. O zaman devreye gazete girer. Zaten matbaa, kitap ihtiyacından çok gazete ihtiyacından doğmuştur. İtalya’nın ortaklı gemilerinden haberleri, duvar gazeteleri verirmiş; matbaaya kadar. İngiltere’nin Lloyd’s Sigorta Şirketi de yine gemi haberleri için ilk gazeteyi çıkaranlardan biri. Matbaa isteyen bir başka grup da Luther’in Protestanları. İncilin Almancasını okumaları lazım. Okumaları için de Almanca İncilin basılması.

Lloyd’s, tarihî Lloyd’s List adlı gazetesini, 1734’te elle hazırlayıp bir Londra kahvehanesinin duvarında okuyucularına sunarmış. Hangi gemi, ne zaman nereden geldi; nereye ne götürecek… Sonra basıma geçmiş. 2013 Aralık ayına kadar basmış. O tarihte yaptığı bir ankette, basılı gazeteyi sadece 25 okuyucusunun arzu ettiğini belirlemiş ve onlardan özür dileyerek 279 yıl sonra sadece internet gazetesi yapmış.

Böyle, bir uçta saz şairlerinden öbür uçta televizyona iletişim diye, mesaj diye gidip gelebiliriz. Derken geçen hafta televizyon ucundan ses geldi. Vestel’in Nesnelerin İnterneti (IoT) ekibi şu haberi geçti: “Türkiye’de YouTube izleme süresi ilk kez uydu yayınlarını geride bıraktı. ” Geçtiğimiz Temmuz ve Ağustos aylarında toplam izlenme süresinde YouTube, uydu yayınlarını %43’e %36 gibi açık bir farkla geçmiş. Evet, insanlar televizyon ekranına pasif pasif bakıp ne verilirse onu almak yerine, YouTube’a giriyor ve oradaki Zekeriya Sofrası’ından istedikleri haberi ve yorumu seçip seyrediyorlar.

Televizyonda YouTube

Vestel, izlenme paylarındaki bu değişimin epey geçmişe dayandığını fakat Türkiye’de YouTube’un uydu yayınlarının önüne ilk defa geçen yaz geçtiğini söylüyor. Bu eğilim sadece Türkiye’ye ait değil. ABD’de de YouTube, izlenme oranlarında, üç ay üst üste birinci sırada yer almış. Birleşik Krallık’ta henüz sadece BBC’yi geçmemiş ama o da eli kulağındadır.

Vestel niçin bu izlenme oranlarıyla ilgileniyor ki? Hiç ilgilenmez mi! Azalan televizyon seyri onların televizyonlarından yapılıyor. Fakat Vestel, artan YouTube seyrinin de televizyonlarının ekranından yapılacağını hesaplıyor. Vestel Pazarlama Genel Müdürü Duygu Badem Uylukçuoğlu, “YouTube’un uydu yayınlarını geride bırakması, televizyonun geleceğinin artık platformlarla şekilleneceğini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu eğilime dâhil olması, televizyonun artık yalnızca yayın yapan bir cihaz olmaktan çıkıp dijital yaşamın merkezinde konumlanan bir etkileşim alanına dönüştüğünün göstergesi. ” demiş. Dikkat edin, “Televizyonun yerini YouTube alıyor. ” gibi ifadelerden dikkatle kaçınılıyor. “Uydu yayınlarının yerini YouTube alıyor. ” sözleri tercih ediliyor. İsterseniz “Antenin yerini…” de diyebilirsiniz.

Televizyon giderek internetin ekranı olacak. Uzaktan kumandalara uzaktan klavyeler, uzaktan fareler eklenecek. Sesle kumanda da belki.

İnsanı insan yapan ürettiği, aldığı, verdiği mesajlardır. O mesajların iletildiği ortam değişebilir. Şimdi hâkim ortam internet.

Bu arada RTÜK yerine bir de YTÜK kurmalı. Biz kontrolsüz duramayız. Ya davulcuya varırız ya zurnacıya.

https://millidusunce.com/rtuk-out-ytuk-in/

İskender Öksüz
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)
Önceki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img