Ramazanı İdrak Etmek

97

“Ramazan bereket
ayıdır. Allah-ü Teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın
hakkını gözetin! “[
Taberani]

Ramazan ayında
ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda
yapılan harcama gibi sevaptır.”
[İbni
Ebiddünya]

 

“Oruç
sabrın, sabır da imanın yarısıdır” hadis-i şerifi oruç tutanın, “sabırlı
olması” gerektiğini bildirmektedir. “Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın
yarısıdır.” [Müslim]

Oruçla;
bencilliğimiz, tamahkârlığımız, açgözlülüğümüz kırılır. Nefsimiz uysallaşır, taşkınlıklarımız,
kızgınlıklarımız, kırıcı tavrımız, isyankârlıklar yatışır. Kıskançlıklarımız
törpülenir, ötelemeden, hoş görmeyi, sınırsız ve koşulsuz sevmeyi başarırız.
Böylece dilimiz, gıybet, kötü ve çirkin konuşmak, yalan söylemek, kırıcı olmak,
dedikodu gibi afetlerden kurtulur.

Sinir
sistemimizin vücuttaki yeri çok mühimdir. Siniri bozuk kimse, huzursuz olur,
sabredemez. Toplumdaki kavgaların, cinayetlerin çoğu sinirli olmaktan, kibirden,
sabredememekten, affedememekten, hep kendisini haklı ve üstün görmekten ileri
gelmektedir. Bütün bu olumsuzlukları oruç ortadan kaldırır. Bize olumsuzlukları
unutturup, iyiliği, güzellikleri, hoş görüyü, yardım etmeyi, gönüllere
dokunmayı, affetmeyi vb. güzellikleri hatırlatır ve teşvik eder.

Açlık,
günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte, “Oruç tutan sağlıklı olur” buyuruldu.
Kendisine dünya ve hazineleri sunulduğunda Peygamber efendimiz, “Hayır, istemem. Bir gün aç, bir gün tok
olmak isterim”
buyurmuştur.

Oruç
tutan; suç ve günah işlemez. Vücudun zekâtı açlıktır. Oruç tutarak aç kalanın
arzuları kırıldığı için sabretmesi kolay olur. Aç duranın basireti açılır.
Anlayış kabiliyeti artar. Öksüz, düşkün ve mağdurların hallerini anlar ve
bilir. Bunlara şefkat gösterir, yardımda bulunur. “Oruç tutun ki sağlığa kavuşun” hadis-i şerifi gösteriyor ki, vücut;
oruç, açlıkla ve az yemekle hastalıklardan kurtulup sağlığa kavuşur.

Çok
yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçer, dimağı yorulur. Ömrü boşa geçtiği
için dünya ve ahiret kazancını elden kaçırır. Açlık, kalpte incelik husule
getirir. Merhametli ve müşfik olur, naif hareket eder. Şefkatli ve duygulu bir
mizaca sahip olur. Bu hal insanı; kibar, hoşgörülü ve duyarlı yapar. Hadis-i
şerifte, “Az yiyenin içi nurla dolar ve
Allah-ü Teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever”
buyuruldu.

Çok
yemek, gafleti doğurur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, “İnsan kalbi tarladaki ekin, yemek ise yağmur gibidir. Fazla su ekini
kuruttuğu gibi, fazla gıda da kalbi öldürür.”
Her zaman tok olan şefkatsiz
ve merhametsiz olur. Tok, açın hâlini bilmez. Hadis-i şerifte, “Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!”
buyuruldu.

“Ramazan
ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek”
denir.” “Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Biri size sataşırsa,
ona “Ben oruçluyum” deyin!” [Buhari]

Ramazan
ayında, hayırların ve bereketlerin hepsi toplanmıştır. Sadece yeme, içmeyi terk
etmek yetmez. Yalandan, gıybetten, kalp kırmaktan, dedikodudan, insanları
rencide etmekten, kötülük yapmaktan da uzak durmalıdır. İyilik yapmayı, yardımı
ve ibadet etmeyi de çoğaltmalıdır. Halis gönülle, samimiyetle, huşu ile tutulan
oruç o kişiyi bütün kötülüklerden korur.

“Bu
ayın günleri de, geceleri de kıymetlidir. Kur’an-ı kerim, Ramazan ayında
inmiştir. Kadir Gecesi bu aydadır. Bu yüzden Ramazan-ı şerif; bütün hayırları,
güzellikleri, bereketleri, huzuru ve mutlu olmayı kendinde toplamıştır.

Bu
aydaki hayırlar, iyilikler, ibadetler diğer aylardakinden kat kat kıymetli ve
bereketlidir. Bu ibadetleri, gösterişten, riyadan kaçınarak, halis niyetle,
Allah-ü Teâlâ’nın emri, rızası ve sevgisi için, itina ile saygı ile büyük bir
arzu ile yapmalıdır.

Peygamber
efendimiz, “Bir kimse, bu ayda bir
oruçluya iftar verirse günahları af olur. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap
verilir”
buyurdu. Ashaptan bazıları, bir oruçluya iftar verecek kadar
zengin olmadıklarını söylediler. Onlara cevaben, “Bir hurmayla iftar verene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz
süt ikram edene de bu sevap verilir”
buyurdu.

 Yemek yedirmek, iftar vermek çok sevabadır.
Dost ve arkadaşlara yemek yedirmek, sadaka vermekten daha eftaldir.  Allah-ü Teâlâ, yemek yediren cömertle
meleklerine övünür.” [İmam-ı Gazali]

Fakirlerin
davetine gitmeyip, zenginlerinkine gitmek kibirdendir. Kendinden düşkün
olanları ziyaret etmek tevazu alametidir. Kimseyi küçük ve hakir görmemeli,
mütevazı, alçakgönüllü, hoşgörülü, güler yüzlü ve iyiliksever olmaya
çalışmalıdır. Her anlamda oruç tutmak da budur.

Oruç
bütün bedeni ve ruhi güzellikleri bir araya toplamalıdır. Ruhumuzun,
benliğimizin, tüm duygu ve düşüncelerimizin huzura kavuşabildiği, yaşamanın
anlamını yüreğimize sindirdiğimiz ahlak tarzı budur.

“Allah-ü
Teâlâ’nın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline
bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.”
Günlerin uzun
olmasından ve oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemelidir. Zorluklar
içinde yapılan ibadetin sevabı daha çoktur. Maniler karşısında, ibadeti yapmak
güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini ve kıymetini yükseltir.

Ey
insan!.. Bu dünya bir han ve rüyadan ibarettir. Bir gün bu rüya bitecek,
gerçekler acıtacaktır. Çabuk uyanmak ve dönüşü olmayan yolculuğa azık toplama
zamanıdır. Birçok sevdiklerimiz bu Ramazanda aramızda yoklar. Seneye de
başkaları, “belki de bizler” olmayacağız. Bu günleri bir fırsat, bir ganimet
bilmelidir. Öyle yaşayalım ki arkamızdan ağlayanımız, götüreceğimiz ecrimiz çok
olsun.

Rabbim,
şanına yakışacak, beğendiği, insan olmamıza değer katan güzellikleri,
iyilikleri yaşamayı cümlemize nasip etsin. Âmin…

 

Sevgiyle
kalın…