Ramazan – ı Şerif (II)

87

Nîmetlerin kıymetini anlamak, mânevî bir şükür
İşte size, insanlara yakışan, gerçek bir tefekkür

Evet, nîmet ve rızık, gerçek insan için ikidir
Maddî gıda yanında, bir de mânevîsi vâkidir

Oruç tutmakla insan, anlar ki, nîmetler değil asla mülkü
Çünkü yemesi, içmesi onun için, çıkmış olmaktan ülkü

Oruç ders verir insana, insanın gerçek vazîfesi nedir?
Oruç; asıl görevi o şükrün, anahtarını ele verir

Oruç; aynı zamanda, insanın sosyal hayatına bakar
Zenginleri, fukaraların yardımına, dâvete koşar

Varsıl ancak oruçla anlar, kendine düşen ödevi
Fakirin acınacak acı hâli, ne hâldedir evi

Böylece, iner yukarıdan aşağı merhamet
Çıkar aşağıdan yukarı, içten saygı / hürmet

Sulh, bu şekilde sağlanır ancak, yurtta ve cihanda
İnsan, buna koşmalı, olsa da iki eli kanda

Çünkü, insaniyetin duyduğu, hem cinsine karşı şefkat
Hakîkî şükrün esası olarak, bunun edası ilk şart

Çünkü, kendinden daha fakiri bulmak, olmalı ilk hedef
Önce ona karşı, şefkat ve muhabbet duymakla mükellef

Oruç, bu yükümlülüğün, yerine getirilmesini sağlar
Çektirmeyen nefsine açlık, yoksulun haline nasıl ağlar?

O nefis ki, sanır kendini, tamamen hür ve serbest
İstediği gibi hareket etmekle, olur sermest

Yaratılışından ötürü, kendinde, bir Rablık vehmeder etmez!
Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu, düşünmek istemez!

Özellikle, bir de varsa dünyada, servet ve iktidarı
Gaflet dahi yardım ederek, kalmamışsa nefsinde ar’ı

Bütün bütün gasıpcasına yutar nice İlâhî nîmeti
Hiç düşünmez olur haklarını fakir fukaranın, tıyneti

2308

En zenginden en fakire kadar, herkesin anlar ki nefsi
Değil mâlik, değil hür, belki ancak memlûk ve kul kendisi

Ramazan-ı şerifte herkes bilir ki, herşey devir devir
En âdî ve en rahat bir şeyi de yapamaz, yoksa emir

Böylece, kırılır mevhûm Rubûbiyeti kulun, birer birer
Olarak gerçek kul, hakîkî vazîfesi olan şükre girer

Oruç değil sâdece açlık, susuzluk ve eşden uzak kalış
Kulak, göz, el, ayak hattâ kalbe de, oruç tutturmaya çalış

Hadsiz aczi, sonsuz fakrı, sayısız kusûru olan insan
Bir de olursa şayet, kendini gafletle, böyle unutan

İnsan zayıf, yok olucu, hem de musîbetlere hedef
Hikmetlerini görüp, etmesi lâzım Ramazanda def’

Çabuk bozulup dağılan, et ve kemik iken, hâl-i somut
Bedeni böyleyken, sanıyor insan onu, sanki lâyemût

Lâyemût / ölümsüz görüp kendini, kurar ebediymiş gibi hayâl
Duyar dünyaya şiddetli bir hırs, olur denenler sanki birer masal

Her lezzet ve menfaatli şeylere nefsini bağlar
Alâka ve muhabbetle dünyaya kaydını sağlar

Unutur kendini, şefkatle terbiye eden Yaratanı
Unutur Ahreti, hiçe sayar diyeni “Allahı tanı.”

Gâfil ve inatçılara: Zaaf, acz ve fakrını hisset diyor oruç
Nefs Firavunluğunu bırak, İlâhî dergâha seğirt diyor oruç

Mânevî şükür eliyle, rahmet kapısını çal
Gaflet kendini bozmamış ise, her şeyden ders al

En mühim iniş zamanıdır Kur’ânın, Ramazan
Bugün iniyormuş gibi düşün bu ayı, bir an

O semavî hitabı, karşılamak için güzel
Nefsin süflî hâcetlerinden sıyrılarak koş gel

Yeme ve içmeyi terk et, Meleklik durumuna geç
Kur’ân’ı, yeni nâzil oluyor gibi okumayı seç

 

 

2309 – 2310

Önceki İçerikDüğünlerimiz
Sonraki İçerikMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in Yasakladığı Bayrak Şiiri
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.