Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu

96

 

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mutabakatı ve de TBMM’de temsilcisi bulunmayan siyasî partilerin desteği ile Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi kararlaştırıldı.

Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun şahsı için ileri sürülecek herhangi bir olumsuzluk bulamayanlar; ‘Tanınmayan, bilinmeyen bir isim‘ olduğunu ileri sürüyorlar.

Evet! Günlük politika ile meşgul olmaktan, memleketimizin yetiştirdiği değerli insanlar hakkında bilgi edinme fırsatı bulamayanlar O’nu tanımazlar.

O’nun geniş kütleler tarafından tanınmamış olması; İhsanoğlu’nun kaybı değil, O’nu tanımayanların ayıbıdır.

İhsanoğlu Ailesi ile 1980 yılının sonlarına doğru önce komşu, sonra da aile dostu olduk.

Süleyman Demirel O’nu partisine dâvet etti mi bilmiyorum. Turgut Özal dâvet etti. Parti çevrelerinde, ‘Kabul ederse Dışişleri Bakanı olur‘ deniliyordu. O dönemde henüz Doçent idi. Akademik hayatta yükselmek istiyordu. Bu sebeple politikaya girmedi.

Alparslan Türkeş ile belki biraz mesâfeli olmakla birlikte saygı-sevgi temeline oturtulmuş ünsiyeti vardı.

Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurarken İhsanoğlu’nu kadrosuna almayı düşünmedi. Neden düşünmediğini, herhalde düşünen de olmamıştır.

O’nun isminin, Kılıçdaroğlu tarafından öne sürülmüş olmasını, aleyhte bir puan olarak değerlendirenler elbette bulunacaktır. Fakat İhsanoğlu Cumharbaşkanı seçilirse, makamındaki ilk bir yıl içerisindeki icraatı ile olumsuz düşünenler, Kılıçdaroğlu’na teşekkür borçlu olduklarını kabulleneceklerdir.

CHP’liler; ‘Sizi biz seçtirdik…’ kelimeleriyle başlayan yaklaşımlarda bulunabilirler mi?  Zayıf bir ihtimal. Bulunsalar bile, İhsanoğlu’nun imbikten süzülmüş diplomatik inceliği ve harikulade nezâketi ile karşılaşacakları ve ileri gitmeyecekleri muhakkaktır.

Seçildiği takdirde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ‘tarafsız‘ olacağı düşünülemez. ‘itfaiyecilerin yangın karşısında tarafsız olamayacağı‘ düşüncesinden hareketle, yangını söndürmekten yana taraf olacaktır. Çünkü memleketimizin çevremizde olup bitenler sebebiyle yangın yerinin tam da ortasında olduğunun farkındadır.

O’ndan, ‘tarafsız‘ olmasını istemektense ‘âdil‘ olmasını beklemek daha akıllı bir tercihtir.

Şurası kesindir: Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu;  insanî, millî ve manevî değerlerden yana taraftır.

Geldiği çizgi budur, devam edeceği çizgi de bu olacaktır.

Bu yazı; okuyanda Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında toplu iğrenin sivri ucu kadar bile olsa, olumsuz bir düşünce oluşturmuşsa, biline ki noksanlık, kusur, kabahat ve suç; tamamen bu satırları yazana aittir.

Peki, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun hiç mi kusuru, noksanı-eksiği yok?

Var tabii ki…

Bunları kendisi de biliyor. Burada ayrıca belirtmeye gerek yok. Çünkü bilmiş olmasını, o kusur, noksanlık ve eksiklikleri gidereceğinin teminatı olarak değerlendirmek gerekir.

Giderilemese bile asla kayıp değil. Türkiye’nin; Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir Cumhurbaşkanına sâhip olması, öylesine muhteşem bir kazanç olacaktır ki, kusurlarını hiç kimse görmeyecektir.

Bizler; gülün dikeninden şikâyet eden değil, dikenler arasında gül yaratmış olana şükreden bir kültürün mensuplarıyız.

İnsanlarımız, tozun dumana karıştığı gürültülü- kavgalı hercümerç ortamında bile; ‘Mevla’m görelim neyler, neylerse güzel eyler…’ Diyordu.

Güzel eyledi.

Sonunda da güzel eyleyecek.

Kimsenin şüphesi olmasın. Herkes sâkin ve kararlı olsun!

Prof. Dr. EKMELEDDİN İHSANOĞLU:

Aslen Yozgatlıdır. 1943 yılında, Babasının görevli olarak bulunduğu Kahire’de doğdu.  Mısır’da Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun oldu. El Ezher Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına başladı. Türk-İslam kültürünü küçük yaşta aile çevresi içerisinde tanıdı. Kahire Millî Kütüphânesi’nde ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili araştırmalar yaptı. 1974 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra İngiltere de Exeter Üniversitesi’nde doçentlik çalışmalarına başladı. 1984 yılında profesör oldu. Bilim târihi, Osmanlı Târihi,  Türk Kültürü, İslâm Dünyası ve batı dünyası ile ilişkiler, Türk – Arap ilişkileri hakkında çok sayıda kitabı yayınlandı. Bu kitaplar değişik dillere çevrildi.  1980 yılından İslâm Târih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi (IRCICA) Genel Direktörlüğü’ne getirildi. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Târihi Bölümü ile Türk Bilim Târihi Kurumu’nun başkanlığını ve İstanbul Üniversitesi Bilim Târihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 16 Haziran 2004 tarihinde, adı sonradan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirilen İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreterliği’ne seçildi. Burada, 4’er yıldan idi dönem görev yaptı.

Devlet üstün hizmet madalyası sâhibi olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İngilizce ve Arapça bilmektedir. Evli ve üç erkek evlat babasıdır.

Yayınlanmış eserleri:

Türk Hikâyeleri Antolojisi, Nâzım Hikmet’in Ferhat ile Şirin piyesinin Arapça’ya tercümesi, Editör olarak hazırladığı: Osmanlı Devleti Târihi 2 Cilt, Osmanlı Medeniyeti Târihi 2 Cilt.  Büyük Cihad’dan Frenk Fodulluğuna: İletişim Yayınları. İstanbul – 1996.

Aldığı Ödüller:

UNESCO ve Harvard Üniversitesi’ndeki görevlerinin yanı sıra millî ve milletlerarası birçok ilim kurumunun üyesi olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, ilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı.

*Ürdün Birinci Derece İstiklal Madalyası, İKT Şeref ve Liyakat Sertifikası ile Mısır Cumhuriyeti Liyakat Nişanı.

*2009 yılında Mısır Cumhuriyeti Sanat ve Kültür Nişanı.

*Malezya’da en üst sivil unvan olan Tansri unvanı.

*2010 yılında ‘İslamofobiye karşı verdiği mücadele ve Keşmir konusundaki gayretleri sebebiyle Pakistan’da en yüksek unvan olan Hilal-i Pakistan unvanı.

*22 Kasım 2013’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından gerek KKTC’nin İİT nezdinde durumunun yüceltilmesi, gerekse İİT üyeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda verdiğini hizmetler nedeniyle kendisine KKTC Devlet Nişanı. (İhsanoğlu, şimdiye kadar bu nişana layık görülen ilk ve tek kişidir.)

1994 – 2013 yılları arasında Türkiye’den 4 üniversite, ABD’den 2 üniversite ve 15 ayrı ülkeden 15 üniversite tarafından ‘fahrî profesörlük‘ unvanına lâyık görüldü.

Ayrıca;

12 Aralık 2007 tarihinde Macaristan’da düzenlenen Milletlerarası Bilim Tarihi Felsefesi Kurumu’nun altın madalyası aldı.

12 aralık 2008 tarihinde ilim tarihinin en prestijli armağanı olan Koyre Madalyası Ekmeleddin İhsanoğlu’na verildi.

19 Aralık 2007 tarihinde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BMT) Kalkınma Programı Armağanı’na lâyık görüldü. Armağan töreni, BMT binasında yapıldı.

Macaristan’da 02 Ağustos 2009 tarihinde düzenlenen 23. Milletlerarası Bilim Tarihi ve Teknoloji Kongresi’nde Bilim Tarihi alanında üstün başarı gösterenlere, ‘Ekmeleddin İhsanoğlu Madalyası‘ verilmesi kararlaştırıldı. İlk armağan İspanyol ilim adamına bizzat İhsanoğlu tarafından takdim edildi.

 

 

Önceki İçerikLice-Musul ve BOP’un Sonu
Sonraki İçerikBir Avuç Toprak
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.