Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin büyük bir hatâ yaptı.
Yandaşı ve Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in, ülkesini terk etmesinin ardından Ukrayna toprağı olan Kırım’a asker çıkardı, hava alanını trafiğe kapattı. Bu harekât, 1783 yılında Rus Generali Grigoriy Potemkin’in, Rus Çariçesi İkinci Katerina’nın emri ile Kırım’ı işgal etmesinden farklı değildi.
Rusya, işgalci bir ülkedir. Varlığını işgal operasyonları üzerinde oluşturmuştur. Önce Kiev’de sonra Moskova’da küçük bir kinezlik iken işgallerle genişlemiş, 1552’de Kazan Hanlığı’nı, 1556’da Astrahan, 1574’te Kasım, 1582’de Sibir hanlıklarını, 1714 yılından itibâren Doğu Türkistan’ı, 1730’lu yıllardan itibâren Batı Türkistan’ı, 1938’den itibâren Avrupa’da Sudet bölgesinden başlamak üzere Çekoslovakya, Polonya, Macaristan ve Almanya’yı işgal etti.
Rusya’nın eski alışkanlıklarını bilen gözlemciler; ‘Yeni bir Kırım Savaşı’mı?’ diye sordular. Kırım’ın aslî sâhipleri olan Kırım Türkleri endişe içinde bekliyorlardı. Batı taraftarı Ruslar ve Ukraynalılar, işgali protesto ettiler. Obama; sert bir çıkış yapıp, 1977-1981 yıllarında ABD Başkanının Millî Güvenlik Danışmanlığı’nı yapan Brzezinski de, Putin’in davranışını ‘haydutluk‘ olarak vasıflandırınca, Putin, Katerina’yı hatırlatan tutumundan vazgeçip geri adım attı, Dünya rahat nefes aldı.
Rahatlamanın, ‘geçici‘ olduğu söylenebilir. Çünkü Kırım, Rusya için ‘vazgeçilmez‘dir.
Kırım’ın ilk işgali
1768-1774 Osmanlı Rus Savaşı, Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti ile sona erince, Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Anlaşma gereğince Kırım’a bağımsızlık verildi. 1777 yılında, Kırım Hanlığı tahtına, Rusya’da eğitim gören Şahin Giray oturtuldu. Kırım’da, Rusların tahrik ve teşvikleriyle karışıklıklar çıkarıldı. Şahin Giray, karışıklıkları bastırabilmek için Rusya’dan yardım istedi. Rus General Potemkin, ordusuyla Kırım’a yardım (?!) etmek için geldi. Böylece Kırım önce işgal sonra da ilhak edildi ve Rusya’nın bir vilayeti hâline getirildi.
Kırım Türklerinin esâret yılları böylece başladı. Din kardeşlerimiz ve soydaşlarımız baskı ve zulümden canlarını kurtarabilmek için dalgalar hâlinde Anadolu’ya ve o dönemde Türk toprağı olan Romanya’ya, Bulgaristan’a göç ettiler. En büyük göç dalgaları, 1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 seneleri arasında oldu. Göçler sebebiyle Rusya’nın, Kırım’daki Türk nüfusunu azaltma politikası başarıya ulaştı. 1783 öncesinde Kırım’daki Türk nüfus % 98 iken 1897’deki nüfus sayımına göre % 35’e düşmüştü. Kırım Türkleri bu göç sırasında yollarda büyük kayıplar vermiştir.
Günümüzde Kırım’da 300.000 Türk yaşamaktadır. Nüfusun % 12’sini teşkil etmektedirler. Nüfusun % 58’i Rus, % 25’i Ukraynalı, geri kalan % 5 oran ile Ermeni, Rum ve Bulgar kökenlidir.
Sürgün ve Sonrası
18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Türkleri topluca sürgün edildiler.
Sovyetler Birliği yönetimi 1945 yılında yayınladığı Kararname ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ortadan kaldırarak, Sovyetler Birliği’nde, eyâlet benzeri bir idarî birim olan Oblast hâline getirdi. Yine Rusya’ya bağlı idi. Kruşçev, Rus-Ukrain kardeşliğinin 1000 yılı bahanesiyle Kırım Oblastı’nı Ukrayna’ya bağladı. Sürgün edilen Kırım Türklerinin evlerine ve topraklarına Ruslar yerleştirildi.
Rusya, Akyar (Sivastopol) şehrinde bulunan askerî liman ve birlik sebebiyle Kırım’ı tekrar kendi bünyesine almak için 1991 yılında harekete geçti ise de sonuç alamadı. Ukrayna hükümeti referandum yaparak 1992 yılında kendisine bağlı Kırım Muhtar Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı.
Rusya, Kırım’ı kendi yönetimine alma düşüncesinden vazgeçmedi. Bâzen karışıklıklar çıkararak bâzen de Kırım halkının haklı olarak ayaklanmalarını destekleyerek, Ukrayna hükümetini zayıf düşürme taktiğini uygulamak suretiyle düşüncesini gerçekleştirmek için çalıştı. Hükümet ile muhalifleri arasında iki ay devam eden çatışmalardan sonra Devlet Başkanı Yanukoviç 23 Şubat 2014 tarihinde ülkeden kaçtı. Gelişmeler üzerine Rusya, Kırım’daki Rusları korumak bahanesiyle 6.000 asker ile Kırım’ı işgal etti. Akmescit Havaalanını iniş ve kalkışlara kapattı.
Kırım konusunda göstereceği zafiyet; Rusya yönetimindeki özerk cumhuriyet ve bölgelerde yaşayan etnik grupların bağımsızlık isteklerini diri tutacaktır. Bu sebeple, tepkiler üzerine Putin’in attığı geri adım geçici olabilir.
Türkiye’miz açısından meselenin dikkat çekici başka bir yönü var ki bu güne kadar üzerinde hiç durulmadı. Kırım’ın işgaline; ABD, Almanya ve diğer ülkeler yüksek perdeden karşı çıkarlarken, Türkiye yönetiminden ciddî bir tepki gelmemiş olması düşündürücüdür.
Suriye için büyük külfetlere katlanmayı göze alan, risk üstlenen Türkiye’deki siyasî iktidar, 300.000 Müslüman Türk’ün yaşadığı Kırım için neden ciddî bir tepki göstermedi? Kırım’da yaşayan Türklerin 3 veya 4 katı kadar akrabaları, dostları ve sevenleri Türkiye’de yaşamaktadır. Çok önemli bir seçim arifesinde onlar, nasıl oluyor da görmezden gelinebiliyor?
Kırım’da Türk unsurunun, Türkiye’de akrabalarının bulunması elbette önemli bir konudur. Kırım’ın Türkiye için önemi, bunlardan ibâret değildir. Kırım, Karadeniz’de Kuzey-Güney hattı üzerinde Türkiye’ye en yakın mesâfededir. Tarih boyunca Türklerle en çok savaşmış bir millet olan Rusların, tarih boyunca iyi ilişkiler içerisinde bulunduğumuz Ukrayna’nın yerini alıp Kırım’a yerleşmesinin önemini, ciddî ve müdebbir devlet adamları bilmek mecburiyetindedir.
Ustalık dönemini idrak etmekte olduklarını iddia edenler de…