Sanayi devrimiyle birlikte, doğa ve üretim
ilişkisinde yeni bir modellemeye geçilmiştir. Maddeye hâkim olmak iddiasıyla yola çıkan yeni model insan, günün
sonunda maddenin esiri haline dönüşmüştür. Üretimin fetişleştirildiği bu
çılgınlıkta doğayı sömüren insan fillerin yok edilmesiyle fildişlerinden
bilardo topu yapamayınca 19.yüzyılın son çeyreğinde hayatımıza plastiği
sokmuştur. Bilardo topu için üretilen plastik bugün dakikada bir kamyon olarak
denizlere dökülmekte tüm canlıları tehdit etmektedir. Bu plastikleşme sadece
doğayı zehirleme ve kirletme ile kalmadı. İnsanın dönüştürülmesi için fikri
altyapıyı da oluşturmuştur.
Doğayı, ekolojyi kıyamet sahnesine çeviren
üretim ağı özellikle 1960’lardan itibaren insanların plastikleşmesi (sentetik-yapaylaşması) sürecine evrilmiştir. Yeni düzen artık insanın bedensel
köleliğine sahip olmayı yeterli görmemektedir. O nun ruhuna sahip olmayı
istemektedir. Tarihsel hafızanın bize gösterdiği bir şey varsa oda bedensel
köleliklerde zaman zaman marazi durumlar ( başkaldırı-isyan) ortaya
çıkabilmektedir. Bu ihtimalinde ortadan kaldırabilmesi adına insan ruhunun ele
geçirilmesi gerekmektedir. Yani özgür
olduğunu sanan mutlu kölelerdir yeni hedef. Efendileri efendilerden daha çok
seven, efendinin ne düşündüğünü önceden sezme kabiliyetine sahip türdür. Akıllı
adı verilen bütün cihazlarla bireye ait tüm verileri toplayarak neyi sevip neyi
sevmeyeceğime neyin iyi-kötü, çirkin-güzel olacağına benim adıma karar verme
gücünü eline geçirme arzusudur bunun adı. Fakat
bunu o kadar da sinsice yapabilme becerisine sahipler ki, sistemin çok büyük
emek, zaman ve sermaye harcayarak ulaşabileceği verileri özgür olduğunu sanan
kalabalıklar gönüllü olarak vermektedir.
Neo-liberal piyasacılar teknolojinin de
desteğiyle önce insana ait değerleri sıfırlar ardından kendi oluşturduğu tektipleştirici
değer barametrelerini oluşturur. Örneğin güzelliği tektipleştirir. herkesin
aynı buruna, göze, kaşa sahip olmasını benimsetir ardından da plastik cerrahiye seni havale eder. Birbirine benzeyen insansılar havuzuna
plastik bir oyuncak daha bırakır. Bu dönem, plastik sanatlar adıyla sanatın yapaylaştırıldığı gibi, krüatörler
eliyle ve piyasa marifetiyle sanatın sınırlarını çizer. Sanatın asli insanı
besleyen hayal ve yaratım faaliyeti olduğunu bildiği için bu alanın kendisine
ait olduğu iddiasındadır. Yaratıcılık
iddiasında ki sanal/gerçekliğin tanrısı yapay zeka maddi ve sonlu gerçeklikten ne
kadar çok istese de manevi olan, yaratıcı sonsuz gerçekliğe geçemez. Fakat
denemekten de asla geri durmaz bunun meydana getireceği yıkımı bile isteye
yapmaya devam eder. Bu sistemin insan da meydana getirdiği travmalar nedeniyle
intiharlı ölüm sayısı virüslü ölüm sayısından daha fazladır. Travmalar çağında
insanın kendi içinde yaşadığı bu çatışma sistemin retorikçisi psikoloğ sayısını
artırdığı gibi sektörleşme ve kazanç kapısı haline getirmiştir. Bunun
beraberinde anti deprasan ve benzeri ilaçların kullanımında inanılmaz bir
artışa sebeb olmuştur. Küresel ilaç devleri tabii ki verilen bu pasları gole
çevireceklerdir.
Küresel tekelciler ve piyasa
imparatorları kendilerinin üstün ırk olduğuna inanır. Genlerinin alt sınıf
doğal olandan güçlü olması için çalışırken kitleyi de kontrol edebilmek adına
onun bilinç ve duygu akıl genetiğini eline geçirmeye çalışır. Doğal olanı reddeden genetikçileriyle
laboratuvarlarda yapay et, yapay koyun yapıp, plastiğe sarıp sarmaladıkları hap-yemekler
üretmekteler. Doğal olanın ortadan kaldırılmış olmasıyla beraber insanın en
önemli ihtiyacı olan gıda, küresel Gıda/coin’cilerin
kontrolü altına girmiş olacaktır. Açlıkla tehdit edilen insanın neler
yapabileceğini bu düzeni kurmak isteyenler bile hayal edemez.
Plastik yaşam insanı gerçeklikten kopararak
sanal alem yaratır. Burada dostluklar, aşklar, aile, sevgi nefret, merhamet, beğeni
butonlarına (like) indirgenmiştir. Yazmanın yüz altmış karekterle ve emojilerle
sınırlandırıldığı, insanların
özgürlüğünün egemenlerin o günkü ruh haline bırakıldığı “özgür” dünyadır burası.
Plastik uyuşturucu ve bol kafeinle sentetikleşen kafaların her elektriklenmeyi
aşk zannettiği hayvansı/insansılar dönemidir. Sevgililerin hangi gün
sevileceğinin sevgililer günü adıyla takvimleştiği yapay çiçekler dönemidir.