Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak, Diyarbakır’dan çıkan petrolden pay isteyip ve bende Pazar günü İstanbul Beyoğlu’nun dünyaca ünlü caddesi İstiklal’de yürürken pkk’lıların zafer işareti ile halay çekişlerini ve etraflarına toplanan mahlukatın alkışlarını görünce ve nihayet İmralı Canisi’nin Nobel Ödülü’ne aday gösterilişi sebebiyle, pkk üzerine bir çift laf etmek istedim.
Pkk’ya ilişkin bu görüntüler, mualesef Akp’ye oy verenlerin ortaya çıkardığı bir tablodur.
Meşhur Çinli stratejist Sun Tzu binlerce yıl öteden bize sesleniyor “Savaş sanatı, bir devlet ve millet için hayatidir. Ölüm ve dirim arasında kalmaktır. Mutlaka iyi bilinmeli ve iyi yapılmalıdır. Hiçbir neden onun, ona iyi hazırlanılmamasına, iyi uygulanmamasına, bahane ve mazeret olamaz.”.
Ülkemizdeki pkk ile ilgili tablo biz Türklerin, böyle bir mücadeleye onlarca yıldır iyi hazırlanmadığımızı, politikalarımızın doğru olmadığını ve doğru olsa bile bu politikaların sürekli olarak geliştirilemediğini ve de bolca bahane ve mazeretlerimizin olduğunu gösteriyor.
Pkk’nın amacı, “millet” olarak kurgulamaya çalıştığı ve adına “kürt” dediği insan topluluklarının kurtarılması ve özgürleştirilmesidir. Pkk’nın programı, bir “milli devlet” oluşturma projesidir ve bu proje, iddia edenler için fertlerin hayatının üzerinde sembolik bir değer taşımaktadır.
Pkk için “Türkiye Kürdistanı” diye adlandırılan bir bölge, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sömürgesidir ve “kürt” denilen insan toplulukları, Türk devleti tarafından boyunduruk altında tutulmaktadır. Öyleyse bu boyunduruktan kurtulunmalıdır?
Pkk, Öcalan ve bu grubun içindekiler; amaçlarını ve hedeflerini çok net ortaya koymuş ve günümüze kadar bunlardan bir adım geri durmadıkları gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde bir çok kazanım elde etmişlerdir.
Yine Çinli Sun Tzu‘ya dönecek olursak “Önerilerime kulak verip, ona göre hareket eden savaş önderi zafere ulaşacaktır. Onu takip edin. Önerilerimi dinlemeyen ya da uygulamayanları takip etmeyin. Kaderleri yenilgidir.” demektedir. Herhalde pkk ve Öcalan’ın Sun Tzu’dan çok önceden haberleri olduğu buradan da anlaşılmaktadır.
Pkk ile Türkiye Cumhuriyeti devleti ve dolayısıyla Türk Milleti düşman mıdır? Bana göre düşmandır. Bu düşmanlar arasındaki savaşı yönetenlerden, stratejiye bağlı kalıp taviz vermeyen pkk tarafıdır ve bu nedenle günümüzde Türk Milletinden birkaç adım öndedir.Gözüken o ki; Türk Milletine ilişkin taraf ortada bile kalmamıştır. Çünkü “demokratik çözü(lme)m”cü Akp, Türk adını ağzına bile almamaktadır.
Sun Tzu‘nun dediği gibi “Yenilgi savunma taktikleriyle önlenebilir, düşman ancak taarruzla yenilir. Savunmada kalmak güçsüzlüğün taarruz ise güçlü olmanın göstergesidir” açısından bakarsak, Türk Milleti; devleti eliyle teslim ettiği Akp iktidarı ile “çözüm” diyerek yani savunma yaparak yenilgiyi önlemeye çalışıyor. Türk Milletinin taarruz yaparak düşmanı yani pkk’yı yenme, yok etme stratejisi ve gücü bugün itibarı ile kalmamıştır.
Bugün Türkiye’de “Yeni” sözcüğü bir çok yerde kullanılıyor. Yeni Türkiye, Yeni Cumhuriyet, Yeni Demokrasi vs. gibi… Bu “yeni” sözcüğü, pkk’nın Türkiye yönetimini kısmende olsa ele geçireceği veya ortak olacağı bir dönemi bizlere anlatıyor. Öcalan demiyor mu: “ben devletin üçüncü adamıyım” diye… Hangi devlet? Her halde Türk devletinin değil!
14 Nisan 2014 itibarı ile Irak’taki düşman Mesut Barzani; çözüm sürecinin sonuca ulaşması halinde Öcalan’ın serbest kalacağını söylüyor. Ben buna Türklerin strateji yokluğu nedeni ile Öcalan’ın, Türkiye’de başbakan veya cumhurbaşkanı olabileceğini de eklemek istiyorum. Bu Türk tarafının savaşı kaybettiğinin, sonucu olarak tecelli edecektir.
Türkiye’nin “yeni” oluşuna,Akp iktidarından çok önce karar verildiği hepimizin malumudur. Akp iktidarı, sadece bunun uygulayıcısıdır. Örneğin 1997 – 1998 yılları arasında Washington Orta Doğu Politikası Ensitütüsü’nde yapılan seminerlerde, Türkiye’nin gelecek persperktifi masaya yatırılırken, Andrew Mango; bizlere, Türkiye’nin “Türklerden ve Kürtlerden oluşan bir ülke olduğu şeklindeki formülasyona dönmenin” pkk ile oluşan savaşı bitirmenin bir çözümü olduğunu anlatıyordu. Ve “kürt realitesi”ne alışın diyordu. Ortada henüz demokratik çözümcü R.T.E ile Akp yoktu…
Şimdi ise adına seçimi de içeren “demokrasi”denilen sahte bir oyunla, fakir halk parayla ve şiddetle etkilenerek netice alınmaya çalışılıyor. Önümüzdeki süreçte yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler, pkk’nın Türkiye’deki milliyetsizler eliyle yeni kazanımlar elde edeceği bir dönem olacak. Hem de ne yaptığını bilmez Türk Milletinin fertleri sayesinde…
Biliniz ki; Türk Milleti, Türkiye coğrafyası ile çekilmiş olduğu Türk yurtlarında üstü kapalı bir savaş halindedir. Pkk ve arkasındaki ülkeler bu savaşın tarafıdır. Eğer kaybetmek istemiyorsanız; tedbir almalı, amaç ve hedef koymalısınız. Bunun için öncelikle savaşta olduğunuzu bilmeniz gerekir.
Unutmayın,Sun Tzu “Savaşçı ve atak bir hükümet, ne önüne gelenle ittifak kurmak için uğraşır nede karşısındakilerin gücünü artırır. Planlarını hayata geçirerek, rakiplerin, hayranlık ve saygısını kazanır. Karşısındakileri alaşağı eder.”.
İşte pkk ve Kışanak’a verilecek cevap, Sun Tzu’nun bu strateji öğretisinde gizlidir. Daha savaşta bile olduğunun farkında değilsen, ne kendini, ne vatanını, ne devletini ne de bayrağını koruyabilirsin. Eğer farkında olup yüreğin korkudan güp güp atıyorsa, çekil yoldan da mücadele edeceklere engel olma… Başka ihsana da gerek yok! Türk Milletinin kavli kararı, kendisini yenmeye ahd etmiş düşmanın üstesinden gelmektir, bedeli ne olursa olsun!