Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi

25

Bu günlerde maalesef Türkiye gibi önü açılmış milli devletlerin üniter ve milli devlet yapılarına saldırıların olduğu dıştan dayatılan çoğulculuk merakının ortaya çıktığı, milli kimlikle uğraşıldığı, Cumhuriyetin kurucu değerlerini tartışmaya açmaya hazır işgüzarların siyasette önünün açıldığı bir dönemden geçiyoruz.
İcra edilen siyasi yaptırımlar ise milletin kendisinden beklediği isteklerinin yerine kargaşa ve karmaşadan, yanıtı tutarsız tutuklamalardan istifade ile oluşan huzursuzluk ortamında Türk milletine ayrımcılık dayatıyor. Türkiye’de sanki Türk Milleti yokmuş da bir sürü karışık toplumların yaşamakta olduğu dayatılmaya çalışılıyor.
Bilinen emperyal dış güçlerin iç uzantılarını da destekleyerek Türk Milletini bölme adına ‘’Kürt sorunu ‘ ’varmışçasına değişik adlarla çalışma içerisindele Laik cumhuriyetimizle alakalı, üniter yapımızla alakalı gündemler oluşturmaya çalışan siyasi odakların bu cesareti hangi güçlerden aldıkları hususunda iktidarın gür sesini duymak Türk halkının beklentisidir.
Ne var ki tek adama dayalı iktidarı da suskun ve tutarsız olduğunu izliyoruz.
*

Bildiğimiz kadarıyla siyasetin kendine has kuralları olması gerekir,
Siyasetin, bir ahlâkı…
Bir işleyişi…
Ekonomik, sosyal, kültürel, vs. dallarda bir planlaması olması gerekir
Hedefi olması gerekir.
Siyaset aynı sınırlar içinde yaşayan insanların ortak değerlerine sahip çıkarak, nasıl bir gelecek kurulabileceğini belirler.
*
Peki, bugün ne durumdayız?
İktidarın; ekonomik sosyal ve kültürel alanda memleketin muasır medeniyet seviyesine çıkarılması konusunda bir çabası ve çalışması var mı?
İktidar; her anlamda “Çok iyiye gidiyoruz” dedikleri şu günlerde bile vatandaşın ne çektiğinden bihaber maalesef.
Tutulan ne varsa insanın elinde kalıyor.
Çalışanın aldığı asgari ücret, evinin kirasına bile yetmiyor.
Bakanlar bile sıkıntılıymış gibi geliyor bana, rahat konuşamıyorlar.
Bu şartlarda nasıl iyiye gidiyoruz, söyler misiniz?
*
Kanımca bir yerde ‘Tek adam’ın ağzından çıkan uygulanıyorsa o yerde:
Belirsizlik…
Bilinmezlik…
Ve tedirginlik de vardır.
Öyle olunca da insanın dünyası, karman çorman oluyor.

*
Bütün yetkiler tek adama verilmişse…
O insan da her zaman son sözü ve geçerli olacak olan sözü söyleyendir.
Öyle olunca da kayırmacılığın…
Adaletsizliğin…
Haksızlığın olma ihtimalleri de yüksek olabilir.
*
Bir de tek adam, her zaman kendisini yalnız hisseder.
Altındakilere de pek güvenmez.
Her şeyi de kontrol edemeyeceğine göre, o da sürekli stres altındadır.
Egoları yüksek, güçleri sınırsız olduğundan, güçlerini zorlayan durumlarda mutlaka doğru ya da yanlış yeni bir yöntem bulurlar ve uygularlar.
Ondandır tek adamların gücüne güvenip, kimseye güvenmeyişleri.
*
Parlamenter sistemden sonra gelen bu ‘Tek adam’ sisteminde, hemen her alanda yapılan işlerde istenilen verim alınamadığı görülüyor.
Beşerî ilişkiler koptu kopuyor!
Özellikle dar gelirli halkımızda stres hat safhada!
Şiddet ise her alanda aldı başını gidiyor, durdurulamıyor!
Ne dersiniz; gün olmuyor ki birileri tutuklanmasın; ülke açık hava hapishanesine mi dönüştürülüyor?
*
Ne yapılmalı o zaman?
Zamanı geldiğinde Türk seçmeni elindeki gücünü iyi kullanmalı.
“Tek seçicinin, belirleyici olduğu bir yerde hak ve adaletin olmadığının gerçeğini yaşıyoruz
Özellikle Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tam anlamıyla çöküşü hızlandıran bir yapıya dönüştü. Sorun çözme kabiliyetini kayıp eden iktidar, uzmanlaşmış bürokrasi ve paylaşımcı bakanlıklar koordinasyonu yerine, karar alma yetkisini tek kişiye indirgedi. Böylece bütün sorunların çözümü, tek kişi, tek akıl, tek yetenek ve tek beceriye kalınca, o tek kişide varlık gösteren tek kapasite, ister istemez çözümsüzlük üretmeğe başladı.
Nihayetinde hiç kimse, ekonomide, sanatta, sporda, hukukta, bilimde kısacası her alanda en iyi bilen olamaz. Bu, insan kapasitesinin üstünde bir yüktür. Hâliyle, bir ülkenin en temel sorunlarının çözümünü de ondan bekleyemeyiz. Çok sorunu, her bir sorunun uzmanlık gerektiren özelliklerini bilen kolektif akılla çözebiliriz.
*
O halde DEMOKRASİ!
Halkın tercihiyle iktidar olmuş demokratik güçler için Demokrasi bir anahtardır, problemleri çözme biçimidir. Demokrasi, devletinin, milletinin, bayrağının bayraktarlığını yapacak liyakatli, vasıflı, aydın kültürlü insanları öne çıkaran bir rejimdir.
Kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek demokrasiyi kilitleyemezsiniz, kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek millî iradeyi kilitleyemezsiniz, kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek sosyal kurumları kilitleyemezsiniz.
İlkeleriyle, yaşanan tecrübelerle hayata geçirilmiş ‘’devlet aklını’’kullanmayıp, ‘’tek adam’’diye adlandırılan anlayışla karar verirseniz yanlış üstüne yanlış yaparsınız; ülkenin itibarında güvensizlik yaratırsınız.
Bugün ülkemiz içte ve dışta bu güvensizliği yaşamaktadır kanaatindeyim.
*
Çağdaş anlamda Köy Enstitülerinin yeniden yapılanması düşünülmeli. Örneğin, halkçılık ve toplumsal kalkınma adına çağdaş ülkelerdeki benzeri gibi özerk çalışan, devlet destekli bir araştırma enstitüsü kurulabilir. Kurulacak bu enstitünün bilimsel araştırmalarından, önerilerinden ülkemiz hatta bütün insanlık yararlanabilir