Mes’ele; ısrarla etnik zemine çekilmek isteniyor. Oysa: “Türkiye’de ana gündem maddesi olarak karşımıza çıkan ‘Kürt meselesinin, Batı’nın askerî, siyasal ve ekonomik hegemonyasından bağımsızlaşmadıkça’, çözüme kavuşturulamayacağı ama bir ‘çözülmeye neden olacağı’ çok açıktır. Dolayısı ile ‘baş çelişkinin’ emperyalist hegemonya olduğu gerçeğini es geçen bir tutum üzerinden hareket ederek zamana uymak, bizim tutarlı bulacağımız bir davranış olamaz.” (Eren Erdem, Aydınlık, 25 Ocak 2013, s. 7)
X
Nitekim “PKK, bugün uluslararası bir enstrümandır. ABD’nin, İsrail’in, Suriye’nin, İran’ın, Irak’ın, Ermenistan, Kıbrıs Rumlarının ve Yunanistan’ın doğrudan ya da dolaylı desteğine sahiptir.” (Özcan Yeniçeri, Yeniçağ, 25 Ocak 2013, s. 10)
X
Bütün bu baskı, engel ve zorluklara rağmen; devlet bütün samimiyetiyle Türkiye’yi malûm terör batağından çıkartmak için, tüm gücüyle büyük bir çaba sarfediyor. Fakat neylersiniz ki terörün yuları; Batılı emperyalist devletlerin elinde. Oradan üfleniyor. Burada oynanıyor. Yani Türkiye’nin karşısında bir avuç terörist yok. Birçok Dünya devleti var. Orta Doğu’da kuvvetli, etkili bir Türkiye görmek istemiyorlar. Bunun için ellerinden geleni artlarına bırakmıyorlar. Bu menhus gayelerinin tahakkuku için, tarih boyunca ve özellikle ikiyüz senedir nasıl bir gayret içinde olduklarını, bir de bu sahanın ehil tarihçilerinden merhum Kırzıoğlu’nun satırlarında görelim:
“Türk gençleri, …-yabancı yayın ve ajanlarının propaganda ve yemleme telkinlerinden kendilerini sıyırarak- ilmin ışığı ve aklın ölçüleriyle, yalnız Kürtler’i değil, yurdumuzdaki yerleşik veya göçebe: Türkmenler, Yörükler, Tahtacılar, Manavlar, Mavâlılar, Terekemeler, Karapapaklar ve başkaca adlarla anılan halkımızı da inceleyip, mâzilerini aydınlatacaklardır. Bu uğurda, milletlerarası ilim değeri taşıyacak eserleri ortaya getireceklerdir.
“Bu gerçeği unutmayalım ki, 1945’te ‘Kars, Ardahan, Artvin’ başta olmak üzere, Doğu- Karadeniz İllerimizi, Gürcistan ‘tarih hakları’ adına; ve bütün Doğu-Anadolu’yu da, Amerika’da toplattırılan ‘Dünya Ermenileri Kongresi’ ve ‘Revan Komünist Partisi Kararları’ adına, Ermenistan için Türkiye’den, bu kutlu ve mutlu Son-Anayurdumuz’dan koparmak isteyen emperyalist ve korkunç derecede Türklük düşmanı Moskoflar, ‘Tiflis-Gürcü Üniversitesi’ ile ‘Revan-Ermeni Üniversitesi’ gibi ocaklarda, Karstan çıkan Kür ve Erzurum’dan doğan Aras ırmakları boylarında, ‘ilmi siyasete âlet ederek’, geceli-gündüzlü çalışmaktadırlar!
“Unutmıyalım ki, eskiden Çinliler ile Bizanslıların güttüğü ‘parçala, hükm-et’ düsturunu, 1552 yılından beri genişleyip yayılmakta olan Moskoflar, mahâretle tatbik etmektedirler. Bu sayede Ruslar: Kazan Hanlığını, Astarkan Ülkesini, Sibiri ve istiklâl vadi ile Kırım Yurdunu, Kabartay-İlini, Gürcistanı, Dağıstan ile Kuzey-Azerbaycan’ı, Batı-Türkistan’ı, sıra ile istilâ etmiş; para ve türlü yollarla, Türkü ve Müslümanı birbirine düşürerek kırdırmış ve I. Petro’dan beri de, Osmanlı-Türk İmparatorluğunun, amansız düşmanı olarak, çöküşünü hızlandırmıştır.
“Bu yüzden pis Moskof ayakları, 1829 ile 1878’de ve 1916’da üç defa, kahraman Erzurum’u da çiğneyip kirletmiş ve yüzbinlerce Anadolu-Türkünün ocağını söndürmüş, yuvasını yıkmıştır. Şimdi de, Moskova’daki kurmaylar ve korkunç istilâ plâncıları, Boğazlar ile
3597
Akdenize çıkmak, Dicle petrollerine de konmak için, Türkiye’yi yıkacak usullere başvurmakta:Ansiklopedileri, Üniversite yayınları, aşırı solcu akımları ve yüz milyonlarca lira sarfiyle yurdumuzu, yurttaşımızı parçalamaya çalışmakta; bu arada, ‘kanı bizden, dini bizden, donu (giyimi) bizden’ diye söylenen halk deyimimizdeki gibi, her şeyi ile bir ve bizden olan
milletimizi: Türk-Kürt ayrımı, Sünnî-Alevî düşmanlığı, Sağcı-Solcu çatışması ve daha türlü türlü çökertici mikrop aşıları ile bölmeye, millî birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışmaktadır.
“Tanrıdan korkan, insanlık ve ilim haysiyeti olan, gerçekten milletini ve yurdunu seven Aydınlar, bu gibi düşman tesirlerinden kendilerini kurtarıp; gerçeği ve doğruyu seçebiliyor (seçebilmeli).” (Kürtlerin Türklüğü, Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, II. Baskı, 1995 – İstanbul, s. 13 – 15)