Paralel Yapı Dedikleri

91

Eğer “paralel” geometrik bir terim değilse ve ‘devlet içinde devlet teşekkül ettirmek’ ya da ‘devletin yönetim organizasyonuna benzer bir siyasal ve idarî teşkilat yapısı oluşturmak’ ise senelerdir zaten var:

Kürdistan İşçi Partisi, (PKK) ve onun askerî kanadı Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi (ERNK), yedek örgüt Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK) ve askerî kanat Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ARGK), yedeğin yedeği Halk Kongresi (Kongra-Gel), siyasî kanatlar: Halkın Emeği Partisi (HEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokrasi Partisi (HDP), yeni gerilla örgütü: Halk Savunma Güçleri (HPG), yeni yönetim organizasyonu: Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), yeni gençlik örgütü: Heval HPG, Kızılay örgütü: Heyva-Sor.

Kendi paçavrasını bayrak diye asmak, ölen teröristlere cenaze merasimi açmak, şehitlik(!) yapmak, yol kapamak, arama yapmak, kimlik sormak, ceza yazmak, para toplamak, gençlik kampları yapmak ve adam devşirmek, haraç/vergi toplamak, gümrük kurmak, ticaretten yüzde almak, kepenk kapattırmak, eylem yaptırmak, diğer ülkelerdeki öbür örgütlerle işbirliği yapmak, devlete çözüm dayatmak, terör eylemlerine bulaşmışlara af çıkarttırmak, asker katillerine sınır kapılarında (bkz. Habur) karşılama törenleri yapmak, silahlı ve kimliksiz geçişlerini sağlatmak, terörle mücadelede kanlarıyla ve canlarıyla devlete sahip çıkan koruculuk sistemini lağvettirmek, eğitim sistemine müdahale ederek Yatılı İlköğretim Bölge Okullarını (YİBO) çalışma alanlarından kaldırtmak,  ÖYS ve benzeri sınavlarda yöredeki yapının mensuplarını ülke genelinde istenen noktalara yerleştirecek altyapı kurmak, devlet desteğiyle Kırmançça-Zazaca-Soranice’den Kürtçe diye bir dil çıkarttırmak ve bu dil’in Türkiye’nin her tarafında seçmeli ders olmasını sağlamak, ‘anadilde eğitim’ diyerek Kürtçenin bölgesel birinci dil olması için baskı yapmak-yaptırmak, ezilme edebiyatından nemalanmak, devlet tarafından muhatap alınmak, eli kanlı terör örgütüyle devlet birimlerinin temas kurmasını ‘savaşı kazandık’ propagandasıyla bölgeye ve ülkeye sunmak, örgüte ve uzantılarına hiç sıcak bakmamış insanları ‘devlet yalnızca bizi muhatap alıyor; ya bizdensiniz ya hiç’ diyerek etki altına almak, karşıt görüşleri kurmaca mahkemelerle yargılayıp infaz ettirmek, bölgedeki meşru sivil ve dinî organizasyonları güçsüzleştirmek, İmralı (!) ile görüşmeleri medya hareketleri bağlamında rutine bağlatmak, vs. vs. vs…; ilâ ahir’ül-vukuât ve’l hadisât.

Bizim devlet organizasyonumuzda neler var; Cumhur-başkanı / Baş-bakan, Vali / İl Başkanı, Kaymakam / Belediye Başkanı, Muhtar / Mahalle Temsilcisi, Zabıta / Polis, Barolar / Odalar, TV’ler / Gazeteler, Yargı / Mahkemeler, Yer Adları / Tabelalar, Festivaller / Anmalar… Onlar da yok mu? Var. Önder / Başkan Apo’dan tutun da ‘Molotofla Belediye Otobüsü Yakma Festivali’ (!) ve ‘Şen Yayla Şenlikleri’ne kadar hepsi var.

Yetmiyor; Osmanlı’ya bağî, Türkiye’ye şakî Şeyh Said’e anıt yapıyorlar. Yetmiyor; Diyarbakır Hava Üssü’ndeki Türk Bayrağını indiriyorlar. Yetmiyor; kanlı Eruh Baskını’nın reisi Mahsum Korkmazın kalaşnikoflu heykelini dikiyorlar. Birilerine yetmiyor ama bu kadar aymazlık, şımarıklık ve Amerikan-İngiliz-İsrail cesareti Türk Milleti için “kan davası”na yetiyor ha, bilesiniz. Ha Bosna-Hersek’te Radovan Karaçiç anıtı ve Boşnaklar, ha Filistin’de Mehamem Begin anıtı ve Filistinliler; ha biz! Vitesten atmak üzereyiz.

“Paralel” mi aramıştınız? “Kör” müsünüz?