Özgürlük ne Demektir?

81

                        ( Bu yazım tüm özgürlük
savaşçılarına ithaf edilmiştir…)

 

‘’ An gelir yere göğe sığdıramazsın kendini…
Düşüncelerin duygularına yenik düşer, uçar gidersin başka diyarlara…’’

 

 İnsanın gönül sesi bir kez
çağıldamaya görsün!

 Önünde ne engel kalır, ne de
sınırlar. O ses ki duygu yumaklarının armonisi ile zenginleşir…       

 Bir bakarsın engin denizlerin
maviliklerinde, bir bakarsın uçsuz bucaksız ovalarda, bir bakarsın mor renkli
dağlarda, bir bakarsın evrenin derinliklerinde duyulur, dinlenir…

  İnsanoğlu özgürlüğüne tutkundur, doğasından
gelir.

  Kimi zaman özgürlüklerimize gem
vururlar, sersemleriz…

  Kimi zaman özgürlüklerimizin kaybı
ile sessizleşiriz…

  Doğamızda vardır, neticede insanız,
elimizden alındığı anda özgürlüklerimiz! Tuz buz olur tüm duygularımız;
sıcaklığını arar, onu çok özleriz…

  Yine de kaybetmedikçe
özgürlüğümüzün bedelini soran olmaz!

  Kimi zaman soran bulunsa bile
verecek bedel kalmaz!

  Özgürce yaşamın bedeli nedir diye
sorun bakalım kıymetini unutanlara?

  Özgürlük uğruna varını yoğunu feda
etmekten kaçınmayanların bu tutkusuna değer biçsinler!

  Bu tutkunun adına, isterlerse
şerefim, namusum adına yeminimdir desinler!

  Edilen her yeminin bir değeri vardır.

  Ama özgürlük tutkusu ile yoğrulmuş
ve bağımsızlık adına edilen yemin, en değerli olandır.

  Özgürlük uğruna hayatını feda
edenler unutulur mu?

  Vatan isimli destanın güftesini
yazan kahramanlara hangi övgüleri söylesem, yazsam, bugünler de duyulur mu,
okunur mu?

  Vatan bellediğimiz topraklarda, bir
düşünün bakalım özgürlük kalmazsa tadı olur mu yaşamın?

  Aşkına, sevgine, acına, hüznüne,
sevincine, parana, tüm varlığına; kısacası her şeye anlam katandır özgürce
yaşamın…

  Her şeyin olabilir!

  Üzerinde yaşadığın topraklar,
malın, mülkün, sevdiğin erkeğin, kadının ya da çocuklarınla zenginleşen hayatına
anlam katanlar…

  Ama ya özgürlüğün yoksa neye yarar
tüm bu varlıklar?

  Bir gün gelir de kaybedersen
özgürce yaşamayı, özgürlüğün o tılsımlı gücünü!

  Düşün bir bak neleri kaybedersin,
hayat seni nasıl karşılar?

  Özgürce yaşamak sadece senin mi
hakkındır? Sana mı haktır sanırsın?   

  Çevrende yaşayan diğer canlılara bak! Bunu
daha iyi anlarsın.

  Özgürce yaşam, tüm canlılar için
vazgeçilmez olanıdır hayatın…

  Sadece insanoğlu beyin gücü ile
yaşar özgürlüklerin hazzını, nice unutulmazlıklarını. Diğer canlılar ise
güdüleri ile yaşar özgürlükler kavramını…

   Kelebeklere bir bak!

  Kozasından çıktığı anda özgürlüğe
kanat çırpar…

  Ya yavru kuşlar, ilk kanat çırpışı ile tadar
özgürce yaşamın o mucizevi gerçeğini…

  Güneşin doğuşuna bir bak!

   İlk ışığın pırıltıları ile
şekillendirir dağları ovaları, kimi zamansa insanoğlunun yarattığı tüm
acımasızlıkları!

  Özgürce yaşamın tanımına en çok
yakışan nedir sence bir düşün?

   İnsanca yaşamanın tüm güzellikleri
mi?

   Yaşamına heyecan katan aşkların
mı, sevdiklerin mi?

   Hayatında elde ettiğin tüm mal
varlıkların, ya da zenginliklerin mi?

   Nedir sence bir düşün?

  Tüm bu özgürlüklerin güzelliğini, bağrında
yaşatan vatanın değil midir?

  Özgürlük olmadan vatan da yaşamak olur mu?

  Ya da vatanı olmayana özgürlük
sorulur mu?

  Ya da özgürlüğü,
egemenliği olmayan bir milletin yaşam hakkı olur mu?

 

                               ‘’ Bir
ulusun yaşayabilmesi için, ‘’

                  ‘’
Özgürlük ve bağımsızlığına sahip olması gerekir.’’

                                       M. Kemal
ATATÜRK

Önceki İçerikTek Adamlık Eziyettir
Sonraki İçerikÇok Kültürlülük Tezgâhında Mezhepçi Kışkırtmalar
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.