Yunan mitolojisinde anlatılır…Truva’lı bir Prens olan Paris’in Sparta Kralı Menelaus’un karısı Helen’i kaçırması ardından AkalarınÇanakkale’deki Truva kentine saldırması sonucu büyük bir savaş çıkar. Fakat Aka askerleri Truva surlarını bir türlü aşamazlar. En sonunda devasa bir at maketi inşa ederler ve ordularını gece gizlice içine saklarlar ardındanda savaş tazminatı olarak bu maketi Truvalılara hediye ettiklerini söyleyip geri çekilirler. Zafer sarhoşu olan Truvalılar, dev maketi kale içine alıp bütün gece kutlama yaparlar. Hepsi sarhoş olduktan sonra Aka askerleri atın içerisinden çıkıp kale kapılarını dışarıda hazır kıta bekleyen Aka ordusuna açar ve bütün kent,tabi başta Helen ve Paris olmak üzere, kılıçtan geçirilir.
* * *
Uçkur düşkünlüğünün çok dramatik ve ironik bir öyküsüdür Truva Savaşı. Ama hepsinden önemlisi de savaşın sembolü haline gelmiş olan Truva Atı, binlerce yıldır savaş sanatının en uç örneği olarak sürekli betimlenir durur.
Geçen gün ülkemizin önemli ve mütedeyyin marketlerinden birinde gezerken oyuncak reyonunda gözüme ilişen bir set, aklıma Truva Atı hikâyesini getirdi.
Bosna Hersek’in kurucu Cumhurbaşkanı Aliağa İzzetbegoviç’in “Düşmana benzediğimiz zaman savaşı kaybetmiş oluruz” sözünü hatırladım.
* * *
Millî Güvenlik Dersi’nden hatırlarsınız, harp çeşitleri vardır; ekonomik, kültürel vb.
Kendi öz kültürünüzü koruduğunuz ve gelecek nesillere aktarabildiğiniz sürece varsınızdır. Bu kültür aktarımının kesildiği noktada, savaşı kaybetmişsiniz demektir. Yurdunuz ve evlâtlarınız yabancı kültürce işgal ve iğfal edilmiş olur.
Gelelim oyuncak setine…
Yandaki resimde de gördüğünüz gibi; setin adı “Bu tarz benim, Düğün Günü.”
Bir kere, olabildiğince israfı ve toplumun genel anlayışı dışı bir giyim şeklini özendiren bir yarışmayı +3 yaş işareti konulan bir oyuncak için isim olarak seçmek, başlı başına bir hata. Çünkü o yarışmanın kendisi bile + 3 yaş izleyici kitlesinin çok üzerinde olarak RTÜK tarafından işaretleniyor.
Haydi, onu geçtik, işin isim hakkı ve telif kısmı filan da yapımcı firmayı ilgilendirir, onu da geçtik.
Ya Hu kardeşim, “Düğün Günü” seti adlı oyuncakta; gelin olur, damat olur. Tamam, da o ortadaki çocuk da ne oluyor?
+3 yaş sınırı konulan bir oyuncakla minik zihinlere, “siz evlenmeden çocuk yapabilirsiniz” mesajı mı veriliyor?
Öyle formalite işlerle uğraşmayın, bir ara nikâhı aradan çıkarırsınız mı deniliyor?
Bunun başkaca nasıl bir izahı olabilir?
Hani ‘aile seti’ dese, anlayacağım. Çekirdek aile ana, baba ve çocuklardan oluşur diyeceğim.
Ama oraya anlı şanlı ‘Düğün Günü’ yazıp, ardından da setin içine 4 -5 yaşlarında bir çocuk maketi koyunca maksadınız, sanırım tam olarak ortaya çıkıyor.
Truva atının modern şekli olarak, direkt bilinçaltına mesaj vererek körpe zihinleri işgal ediyorsunuz demektir.
Barbie, Sindy, Winx, Fulla veya Rezzan ne ad verirseniz verin, bu tip oyuncakların küçük kız çocuklarının psikolojisi üzerinde oluşturduğu kalıcı hasar üzerine yazılmış yüzlerce bilimsel makale var.
Sayın aileler lütfen bu makalelere bir göz atın. Nerelerden oyuna geliyoruz görün…
(Not: Bu arada merak edenlere, gelinin elbisesi, paket içerisinde aşağı kaymış bu nedenle üstü çıplak görünüyor. Paketi açmamak için düzeltmedik. Ancak zaten rafta duran 8 setten 2’si hariç hepsinde de kızların üstü çıplaktı. Bu da başka bir detay.)