Dünyanın işlerini Londra projelendiriyor, Waşhington’a havale ediyor. Kendisi arada gözükmüyor, örtülü ortaklık hızla devam ediyor. Ah Amerika, vah Amerika diye sızlanmaya gerek yok. Dünya siyasi ve ekonomik tarihini iyi bilenler dün, bugün ve yarının oyun kurucularının kimler olduğunu rahat tanırlarsa hazırlıklarını da ona göre yapar, tedbirlerini alırlar. Dünyada dostluklar ve müttefiklikler tamamen şahsi menfaatler üzerine kuruluyor ve bu da diplomatik kurallarla işliyor. Sonra diplomasinin bile üstüne çıkıyor. Son gelişmelerin resimlerine dikkatle bakalım.
Fotoğraftaki Flular
Evvela Türkiye’ye ekonomik savaş açan dost ve müttefik(!) Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Donalt Trump olayını öncesini hatırlayalım. 1970 yılında Süleyman Demirel’in başbakan olduğu dönemde bir Türk lirası Amerikan doları karşısında yedi liradan 15 TL’ye yükseldi. Türkiye’nin 70 cente muhtaç olduğunu açıkladı Ankara. Yüzde yüzü aşan bir devalüasyon oldu. Başbakan Bülent Ecevit haşhaş ekiminin yasaklanmasını isteyen Amerikan yönetimine rest çekince yine bir ekonomik ABD kuşatması altına girdik. Bu da yetmedi (1974) uluslararası statümüzün gereği Kıbrıs Barış Hareketi üzerine yine ABD yönetimi bize bu defa silah ambargosu koydu. Üstesinden geldik, bugün KKTC bir bağımsız bir Türk devletidir hala; resmen tanınmasa da.
Gelelim günümüze bazı batı ülkeleri gibi ABD, PKK terör örgütüne katkı verdi. Amerika aynı Rusya Devlet Başkanı Putin gibi, ülkesinde PKK terör örgütünün büro açmasını uygun gördü. Irak işgali ile bölgeyi kan revan içinde bıraktı, bir milyondan fazla Müslümanın kanını döktü. Ortadoğu Arap Baharı adı altındaki yeni programında ise hem cinayetler işlendi, hem ülkeler Saddam ve Kaddafi’yi arar hale getirildi. Mısır’da ilk defa demokratik seçimle gelen Cumhurbaşkanı Mursi, Amerikan yanlısı bir askeri darbe ile düşürüldü. Bizim de yanlış politikamızla Suriye şimdiden paramparça oldu. İŞİD belası sadece bölgenin değil, dünyanın başına bela edildi. Hepsinde mühür iddiaya göre USA Markası biçimindeydi. Teröristlerde ABD silahları ve eğitim şekilleri görüldü. “Suriye’de Diktatör Esat gidecek” diye müttefiklerini tuzağa düşüren ABD, Beşar Esat’ı göndermediği gibi, ülkeye Rusya, Çin, ve İran ile birlikte gelip oturdu. Türkiye’ye Suriye sınırından terör örgütlerinin saldırısını purosunu içerek seyretti. Şimdi ise terör örgütleri PKK ve PYD ile işbirliği yaparak bölgeye iyice yerleşti. Çıkacak gibi de görünmüyor. Öyle ki kibirli kabadayı ABD, Suudi Arabistan ve İsrail dışındaki bütün ülkelere adeta meydan okuyor.
Dünya Sömürü Tarihi Nereden Başlar?
İngiliz Gazeteci Polly Toynbee Donalt Trump’u “devasa bir egoizm.. patlamaya bekleyen şeytani bir güç ve enerji” olarak tanıtıyor. Günümüz dünyası insanları Trump’ın şahsında kan emici Hitler, Mussoloni, Franko, Mao ve Stalin gibi diktatörleri daha iyi tanımış oluyor. Bir deli adam Almanya’da demokratik seçimle geldiği iktidarda, 50 milyon insanı katledebiliyor, fırınlarda yakabiliyor, soykırım uygulayabiliyor.
Gelelim günümüze ve ABD öyküsüne.
Amerika bir dönem İngilizler tarafından yönetildi. 1776 yılında Amerikan halkı İngiltere yönetimine isyan etti. ABD bu isyan ile İngiltere kral ve kraliçesinden kurtuldu. Bu isyanı organize eden ve iyi tahmin edebilen İngiliz bankerler yönetti ve destekledi!. Sonunda istedikleri oldu; bankerler “Amerikan parasını basma hakkını elde ettiler”. Bu felaket 1865 yılına kadar fark edilmedi. ABD Başkanı Abraham Loncolin Amerikan iç savaşını sona erdirdi, güney-kuzey arasında anlaşma sağladı. Para basma tehlikesini de gördüğünden “savaş giderleri gerekçesiyle” bu hakkı İngiliz bankerlerden geri aldı. ABD ilk defa böylece dolar bastı. Basınca da Lincoln öldürüldü!.
Bankerler Savaş Çıkarabilir, Cinayet İşleyebilirler mi?
Bu işler böyle kotarılıyor. Eski düzene; Lincoln öldürülünce geri dönüldü. İngiliz bankerler dolar basmayı sürdürdüler. Fakat bu kavga hep sürdü. Nihayet 1913 yılında hepimizin de bildiği FED adlı banka kuruldu. Dolar basma yetkisi FED’e verildi. ABD Devletinin hissesinin bile bulunmadığı FED yönetimi ise Amerika’yı 12 bölgeye ayıran bankerlerden oluşuyordu. Bölgeler de guvernör denilen bankacı sıfatıyla FED yönetiminde işe başladılar. Merkez Bankası gibi işlemlere giriştiler. Bankerler FED Başkanı olarak kimi istiyorlarsa Amerikan Başkanı onu tayin ediyordu. Bankerler arka planda, FED önde ABD doları basmayı böylece artırarak sürdürdü.
Bankerler dünyayı iki kere birinci ve ikinci cihan savaşı ile kana buladılar. Bretton Woods Para Anlaşması ile doları dünya parası olarak kabul ettirdiler (1944). Buna göre bir dolar 0.888 gram altın sayıldı. Böylece dünyada dövize bağlı para sistemi ortaya çıktı. Bununla altına bağlı para sisteminin olduğu var sayılıyordu. Çifte kavrulmuş bir kâr usulü ortaya çıkmıştı. Demek ki bu galibiyet bankerlerindi.
John Fitzgerald Kennedy, Amerikan Hazinesinin doları bankerlerden borç almasına karşı çıktı ve bankerlerin para basma hakkını devlete devredilmesini isteyince suikaste kurban edildi(1963). Kenndy Ailesi Amerika’da seviliyordu. Aynı aileden Robert F. Kennedy yeni başkan olarak düşünülüyordu ki o da suikasta uğrayarak öldürüldü. İktidar, güç, para böyle bir şey işte.
Daha sonra yeni Başkan Lyndom Johnson değiştirilmek istenen yasayı kadük hale getirince bankerler dolar basmaya devam etti. Bankerler Amerika’yı savaşa soktu, Kore ve Vietnam Harbi ile borçlar arttı. Bankerler borç vererek Waşhington’u finanse etti, yeniden para üstüne para kazandı. Amerikan halkı ölüyor ve öldürüyordu ama bunun nedenini bir türlü bilmiyordu. Johnson hatırlarsanız Başbakan Türkiye’ye tehditkar yazdığı mektup üzerine Başbakan İnönü “Yeni bir dünya kurulur, biz de yerimizi alırız” demişti.
Dolar Kagıt mı, Yoksa Altın Karşılığı mı Basılıyor?
Fransa Devlet Başkanı General De Gaulle Amerika’nın elindeki altından daha fazla dolar bastığını farketti. Amerika’dan altın istedi. Büyük bir tartışma başladı. Dünya kamuoyu General De Gaulle’ü haklı buluyordu. Taze Başkan Richard Nixon bir ilke imza attı ve doların altın karşılığında basılmasını kaldırdı(1972). Dolar artık karşılıksız bir para idi. Fransa’ya sesini kısması için SDR”Speciel Driving Right” Özel Çekme Hakkı adıyla devletler arasında geçerli bir para icat ettiler. Bu para dolar, mark, yen, sterlin, frank’ın belli oranla katılımından oluşuyordu. Frank ve mark’ın yerini daha sonra euro aldı. Çin parası da SDR’lere ilave edildi. Müreffeh Amerikan bu gelişme ile halkı ikilemde kalmıştı.
Bugün için dolar saltanatını sürdürürken uluslararası rezervlerin %4’ünü SDR’ler oluşturuyor.
Dolar İmparatorluğu Yazarı Nevzat Yamaç’ın araştırmasına göre; 1972 yılından beri dolar altın karşılığı olmadan bankerler tarafından basılıyor, dünya parası olarak işlem görüyor. ABD dahil dünya da doları Amerikan parası zannediyor. 13 aileden oluşan ve sayıları bini kişiyi geçmeyen bankerler karşılığı olmayan bastıkları kağıt para; dolar ile dünyayı idare ediyorlar. ABD Başkanı Donalt Trump da twett atarak sadece Türkiye’ye değil, her tarafa Rusya, Çin, Hindistan, Almanya’ya saldırıyor. Merkel ile de örtülü bir ekonomik savaşın içinde. ABD Volkswagen grubuna 14.7, Deustch Bank’a 12 milyar dolar ceza kesti. Amerikan şirketi olan Apple ve facebook da ceza olarak Başkan Trump’tan nasibini aldı.
ABD de, Batı da 15 Maddemizi Sevmiyor
Özellikle Türkiye bugün küresel güçlerin karargahı halinde olan Amerikan’ın ekonomik hegemonyası ile çökertilmek, kontrol altında tutulmak isteniyor. Amerika ajan iddiası yoğun olan Brunson olayını bahane ediyor. Esasında ABD; ” 1) İran ile ilişkini kes, 2) Rusya’dan S/400 füzesini alma, 3)Hala Türkiye’ye vize uygulayan Rusya’dan uzaklaş, 4)Gelişmenin başındaki yanlış politikanı düşün ve Suriye’den çekil, 5)Suriye’deki terör koridoruna karışma, 6) Kıbrıs’tan vazgeç, 7) Akdeniz’de doğalgaz ve petrol arama, 8)Terör örgütleri FETO, PKK ve PYD ile mücadeleyi bırak, 9) Tutuklu olan terör örgütü FETÖ mensuplarını serbest bırak 10) PKK terör örgütünün sözde devlet kurmasına karşı olma, 11)İpek Yolunda Amerika’nın sözünden çıkma, 12)Savunma Sanayiini dondur, 13) Afrika’da Amerika’nın ayağına dolanma, 14) Katar ve Somali’den hemen çık, 15) Büyük İsrail’e söz etme” demek istiyor. Ne kadar olumlu gelişmemiz varsa geçer not vermiyor ABD! İşte bu saatten sonra Türkiye nükleer enerji programını da öne çekmeli.
Bu Savaş Kazanılmalı, Mağdur Milletler Cesaret Almalı
Keşke yarını devlet adamlarımız daha erken fark edebilseler; Adnan Menderes ve Necmettin Erbakan’a yapılan oyunlardaki tuzakları çok önceden görebilselerdi. Hamaset ve sloganla beceriksizliğimizi örtmeseydik. Bunun için üretmeliyiz, dışa bağımlılıktan biran önce kurtulmalıyız. Eğer soğuk gibi görünse de bu sıcak savaşı kazanırsak bütün dünya, başta mağdur ve mazlum milletler cesaret alacak. Batının sömürgeci ve baskı uygulayan hegemonyasına karşı ortak hareket etme kararlığını ortaya çıkaracaktır. Çünkü bütün dünya kendi ülkesini ve toplumunu dolardan daha fazla sevmektedir. Kibirli kabadayılık zamanı geçilmeli, dağa taşa olduğundan fazla insana yatırım yapılmalıdır. Millet; yönetimsel hatalarını en aza indirmek durumunda olan idarecilerinden emin olduktan sonra her türlü fedakarlığı göze alır.
ABD dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da aynı politikasını sürdürecek. Ankara’nın dili diplomasi olmalı, üretmeli, yeni pazarlar aramalı, insana yatırımı öne almalı.