Öyle Bir Yazı Yazsam ki

88

Güneşin her doğuşunda ülkemizde aydınlık yüzlerin birbirlerini selamladığı, yeşilin her tonuyla doğal güzelliklerin içimizi ferahlattığı, doğa dostlarının, dostluğun, kardeşliğin her yanımızı sardığı bir günü tarif etsem,

Günün ilk haberlerinde yollarımızda kol gezen trafik terörünün görüntülerini, kadınlarımızın yaşadığı şiddeti, çocuklarımızın kayıp, taciz, ölüm haberlerini değil, tam tersine insanlarımızın yurt içinde ve dışında kazandığı nice başarı öykülerini yazsam,

Sokaklarında şen kahkahaları duyulan, evlerinde açlıktan ağlaşmayan çocukların olduğu, çaresiz annelerin, işsizlikten ne yapacağını bilmeyen babaların olmadığı, yaşama sımsıkı sarılan gülen yüzlerle dopdolu bir yaşamı anlatsam ne güzel olurdu…

Ama hiç böyle bir yazı kaleme alamadım ki!

Çünkü ardımızda kalan uzun yılların içi böylesine güzel, böylesine mutlu gerçeklerle dolu olmadı ki…

Ne zaman ülkemiz feraha çıksa, ne zaman mutlu çehreler sokaklarımızı doldursa; nobran, kıskanç bir el bu güzelliklerin sihrini bozdu, ülkemizin gülen çehresini soldurdu!

Yıllar yılları kovalıyor; zaman mı yaşama, yaşam mı zamana meydan okuyor?

Bilinmez…

Ama bilinen o ki!

Yaşadığımız gerçekler; yukarıda tariflediğim güzelliklerin yaşanmasına, kısa bir süreliğine de olsa fırsat vermiyor…

Sadece ülkemizin son çeyrek asrında yaşadıklarımıza bir bakın!

.  Başta PKK belasıyla yaşanan terör, bu terörün ülkemize verdiği maddi manevi onca zarar, yaşamdan kayıp giden nice yiğitler,

.  Çok uzak değil bundan iki yıl önce FETÖ alçaklarının ihanetiyle devletimizi ele geçirmeye kalkan o meczupların sırtımıza sapladığı zehirli hançer,

.  Dış ilişkilerimizde Suriye belasıyla yaşadıklarımız, milyonlarca göçmenin ülkemize getirdiği yük,

. Her taşın altından çıkan, yaşadığımız her olayda ayağımıza çelme takan sözde dostumuz Amerika’nın yaptıkları…

.  Şimdi bunlarda yetmezmiş gibi yine ABD’nin tetiklediği döviz krizi ile ekonomimizi sarmalayan kara bulutlar!

Hiç rahatı yok bu ülkenin, ülkemizde rahatça yaşamamıza fırsat vermiyorlar. Ama her ne yaparlarsa yapsınlar, neyi dayatırsa dayatsınlar, ne vatan topraklarımızı ele geçirebiliyorlar, ne de vatana olan sevdamızı, sadakatimizi aşabiliyorlar.  Çünkü aydınlık yarınları yaşayacağımız umudundan hiç vazgeçmedik,  vazgeçmeyeceğiz de.

Uzun bir yaz dönemi daha geride kaldı! Okullar da açıldı. Sınıfları öğrencilerin cıvıltıları sardı…

Ekonomik sıkıntılar, onca dış/iç borç, iflaslar, dövizin tırmanışı, TL’nin değer kaybı, kepenk kapatan binlerce iş insanının haberleriyle dolu ülkemizin gündemi… Ama ülkemizde yaşam, her olumsuzluğa rağmen devam ediyor.  Sokaklarımız her sabah işine giden milyonlarca insanımızla dolu. Milyonlarca öğrencimiz okullarına gidebiliyor.  İşsizimiz yok mu evet var. Geçim sıkıntısı her çevrede yaşanıyor. Sıkıntılı çehreler, gülmeyen yüzler, selamlaşmayan insanlarımız da var sokaklarımızda. Aç, açıkta kalan insanlarımız da var ama onlara uzanan yardım elleri de eksik olmuyor.

Şükürler olsun ki, en azından savaş denen canavarın o acımasız yüzünü 1923 ten sonra bir daha görmedik, Allah bir kez daha göstermesin canım ülkeme…

Umudumuzu hiç yitirmeyelim. Evet, her karesi güzelliklerle dolu yaşamı anlatan bir yaşantısı olacaktır güzel ülkemizin.  İçinde yalnızca sevginin, hoşgörünün, dostluğun, kardeşliğin olduğu, doğal güzellikleriyle sarmalanmış ülkemizin her yanında insanlarımızın, özellikle gençlerimizin başarı öykülerinin anlatıldığı, aydınlık çağdaş yarınlara ulaşan, refah içinde yaşayan Türkiye’yi anlatan böyle bir yazı da mutlaka yazılacaktır bir gün…

 

 

Önceki İçerikYemen’de İnsanlar Açlıktan Ot Yemeğe Başladı
Sonraki İçerikTerörün Düşündürdükleri (5)
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.