Hükümettekiler, kurumlara çok daha iyi bir biçimde yerleşecektir. Artık sadece başörtüsü gibi bazı olguların önünün açılması için desteklenen, laikliği anlama özelliğinden yoksun kişiler tarafından,ötekileştirme baskısına maruz kalanların desteğiyle büyüyen AKP, ben burdayım, gitmeye de niyetim yok demektedir.
Erdoğan’ın; oğlunun, dört bakanının yolsuzluklarla anıldığı bir dönemde % 45 oy oranına ulaşması bunun bir göstergesidir. Demokratik ülkelerde karşılaşılması mümkün olmayan davranışlar sergilenmesi, gençler tarafından çok kullanılan bazı medyanın kapatılması, her yerde tomalarla insanlara uygulanan polis zorbalığına rağmen, iktidarın bir çok belediyeyi alması ve bu noktalara gelmesi, geçmiş dönemlerde ötekileştirilen insanların, zuhur eden intikamı diye durumu yorumlayabiliriz.
Cemaatle kıyasıya mücadele, görüntüsü verildi, şimdi ise operasyonlara başlandı haberlerini alıyoruz.Ancak yaşadığım şehirde cemaatin muhalefete oy desteği pek olduğu kanısı olmadı. Cemaat ileri atılarak, binlerce memurun, polisin, hâkim ve savcının yer değişikliğine uğratılmasının iktidar partisine hiçbir şekilde zarar vermediği de ortaya çıkmıştır.
Suriye gibi komşularımızla, savaş noktasına gelmemiz bile seçmen de olumsuz bir duygu oluşturmadığı, seçim sonuçlarına böyle bir yansıma olmadığı görülmektedir.
Hükümetin uygulamaları ile vatanın birlik, bütünlük ve dirliğine önce 36 etnik grup söylemiyle zarar verilmiş, bugünde açılım dedikleri zırva ile bölücülere rahatlık getiren süreç uygulamaları sonucunda, pkk Güney Doğuda vergi toplar duruma gelmiş, hatta pkk’lılar polise dahi kimlik sorma cüretini kendilerinde bulmuşlardır.
Bölücüler açıkça devleti tehdit etmekte ve istedikleri zaman,olay çıkarmakta, kimseden çekinmemektedirler. Doğu ve Güneydoğudaki bazı şehirlerimizde kontrol iyice zayıflamış durumdadır. Buna rağmen hükümeti idare edenlerin,hala vatandaş gözünde % 45 oranında bir kitle tarafından hatalı bulunmaması, ülkenin büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunu da açıkça göstermektedir..
Tabi ki AKP ve Erdoğan’ın zafer sonucunu getiren etmenler önemlidir. Bunun en başında Tayyip Erdoğan’a duyulan aşırı güven gelmektedir. Bu sebepten yolsuzluklara rağmen bu sonucu alması manidardır. Erdoğan bu suçlamalara karşı “çivi çiviyi söker” mantığı ile ‘düşmanın’ üzerine gitmiş ağır ithamlarla suçlamıştır. Bu da çeşitli sebeplerle kendisini terk etmekte olan taraftarlarını döndürmüş, yerinde olanları da kemikleştirmiştir. Örneğin akp ye oy veren bir tanıdığa içtenlikle sordum: Bu hırsızlıklara inanıyor musunuz? Evet hırsızlık kesin var, herkes görüyor, işitiyor. Peki neden akp ye oy verdiniz? Sorduğumuzda: Diğerleri gelince onlarda çalmayacak mı? Cevabını alıyorsunuz. Anlayacağınız bazı insanların haysiyet mevzuunda sorunları var.
Ayrıca AKP ye oy verenlerin önemli bir kısmı, ekonomik yönden istikrarlı gördüğü piyasaların istikrarının bozulacağından endişe duymaktadır.
Bir başka etken;12 yıla yakın AKP ‘den nemalanan büyük bir kitle,elde ettiklerini, bırakmak istememektedirler.
Başbakan kazandığı seçim başarısından sonra yaptığı balkon konuşmasında, Aile efradının arkasına sıra sıra dizilmiş Bakanlar, Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri ve danışmanlar görüntüsü ise ben/biz ve arkadakiler çağrışımı yapmaktadır. Bu görüntü parti içerisinde ilerde sıkıntı çıkaracağı kesin görüntüdür.
Ayrıca Seçimde aldığı sonuç Başbakanı, Cumhurbaşkanlığı düşüncesine itecektir. Böyle olduğu takdirde Başbakan seçimlerde destek almak için terörist başı Öcalan’ın da hapisten çıkarma söz ve girişimlerini başlatacaktır. Cumhurbaşkanlığına yönelmesi parti içinde kendinden sonra lider olma kavgasını da başlatacak bu da AKP’nin erimesine sebep olacaktır.
AKP’nin karşısında olan %55 deki ötekileştirme duygusu hat safhaya gelmiştir. Bu sebeple insanlar horlanmanın, tahriklerin sonucu oluşan öfkelerini kızgınlıklarını sokaklara taşıma ihtimali yüksektir.