Osmanlı Ordusunun Bozuluşu ve Çöküşü (1)

106

Osmanlı Ordusunun Çöküşü, Eyalet ve Yeniçeri ordularında meydana gelen bozulmalarla izah edilebilir.

A. Eyalet Ordusunun Bozulması:

Mirî toprak rejimi mülkiyetinin amaç ve biçim değiştirmesi neticesinde, üretim azalmış, tarlalar mera haline dönüşmüş, görülmemiş bir kıtlık Anadolu’yu kasıp kavurmuş, Osmanlı ordusunun bel kemiğini meydana getiren Tımarlı ordusu darmadağın olmuştur.

Mirî toprak rejimi, devşirme olan Rüstem Paşa’nın vezir-i âzamlığı zamanında yozlaştırılmış, devlet arazileri açık artırma ile ona buna peşkeş çekilmiş ve netice itibarı ile Osmanlı ordusunun en önemli unsuru olan Tımarlı ordusu bozulmuştur. Tımarlı sipahilerin önemlerini kaybetmeleriyle, üretimin sürekliliği bozulmuş, dolayısıyla köylü ile şehirli arasında çok büyük kültür farklılıkları meydana gelmeye başlamıştır. Başka bir ifade ile sosyal yapı bozulmaya yüz tutmuş oluyordu.

I) Mirî Toprakların İltizama Verilmesi:

Devletin mülkiyetinde olan toprakların «iltizam»a verilmesi neticesinde kişiler zenginleşmiş, buna mukabil köylü (reâyâ) ise fakirleşmiş oluyordu.

Tımarlı sipahilerden meydana gelen eyalet ordusu (iltizam) usulü yani yeni mülkiyet düzeni neticesinde ortadan kalkmaktadır. Buna mukabil Yeniçerilerin sayıları artmış, önem dereceleri yükselmiş ve ileri tarihlerde de devletin başına bela kesilmişlerdir. Yeni toprak düzeninden dolayı ordunun bozulması, İmparatorluğu hayati tehlikeye sokmuştur.

Eyalet ordusu, toprak gelirinin görev karşılığında Tımarlı sipahilere ve akıncılara bırakılmasına dayanmaktaydı. Tımarlı sipahiler, barış zamanlarında köylülerin büyük bir ekseriyetini eğiterek, onları savaşa hazır hale getiriyorlar, savaş esnasında ise, ordunun saflarında yerlerini alıyorlardı. Bu durumda, sipahiler, hem toprak düzeninin hem de ordunun bel kemiğini meydana getiriyorlardı. Osmanlı toprak sistemindeki değişiklik ile beraber, tımarlı sipahiler tasfiye olundu ve böylece eyalet ordusu dağıldı.

2) Savaş Şartlarının Değişmesi:

Tımarlı sipahilerin giderek bozulması, XVII. yüzyıldan itibaren savaşlardaki başarısızlıklar ve yenilgilerle de daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Osmanlı İmparatorluğu ile savaş yapan çeşitli ülkeler muntazam ve devamlı ordu teşkili hususunda büyük gayret göstermişler. Bunu da sağlamak için, devlet gelirlerini artırma yoluna gitmiş, hazine güçlendirilmiş, vergiler artırılmış, ticaret büyük ölçüde himaye edilmiş ve böylece Avrupalılar güçlü ve muntazam ordular teşkil etmişlerdir. Aym zamanda bu merkezi otoritenin de üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu idil .

Tımarlı sipahilerin ortadan kalkmalarının sebeplerinden biri de para değerinin büyük ölçüde düştüğü bir dönemde, devlet tımar sahiplerinin toplamış olduğu vergiyi aynı seviyede tutmuş olması idi. Buna mukabil, devlet kendi almış olduğu vergileri artırmış. Bu şartlar altında sipahilerin önemli bir bölümü, tımarlarını kendi istekleriyle terketmek zorunda kalmışlard12.

Osmanlı Maliye ve Hazinesi Avrupa’da olduğu gibi modern ordular tesis edebilecek durumda değildi. Sipahilerin giderek azalmasından dolayı yeniçerilerin sayıları artırılmış, fakat bu da mes’eleye çözüm getirmemiş. Acil olarak Osmanlılara intizamlı, düzenli, disiplinli ordular gerekiyordu. Çünki bu durum Osmanlı İmparatorluğu’nun hayati meselelerinden biri idi. Durmadan harp halinde olan bir devletin, elbette ki çok güçlü ordulara ihtiyacı vardı. Her şeyden evvel Osmanlı topraklarını savunacak olan ordunun modernize edilmesi gerekiyordu.

 

(1)    Aydın Yalçm, Türkiye İktisat Tarihi, s. 169.

(2)    İsmaıl Cem, Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, s. 167.

anlatmaktadır: «Sonraları metris kazmak, tabye yapmak, kale tamiretmek, muharebe zamanlarında siperler için sepet örmek ve toprak tasımak, hendek temizlemek ve lüzumu halinde sipere girmek ve köprü yapmak gibi ordunun geri hizmetlerinde ve nakliyatta istihdam olundukları gibi münhal olan tımarların fazla gelirleri hükümet tarafından hazineye alınmak suretiyle tımarlı süvari mevcudu azaltılmış ve bir kısım mahsul tımarlar da çıraklık olarak saray ağalarına, sadrazam ve diğer nüfuslu şahısların maiyyetlerine verilir olmuştu.»

Tımarlı sipahilerin azalmalarının bir başka sebebi de profesyonel asker olmayışlarıdır. Değişen şartlar neticesinde ateşli silahlar önem kazanımş ve savaşlarda çok tesirli olmuştur. Ateşli silahlar uzun dönem eğitim gerektirmektedir. Oysa tımarlı sipahiler atlı askerlerdi. Bu yüzden ateşli silahlara yabancı kalmışlardır.

1600 yıllarında Tımarlı sipahiler artık tarihten silinmek üzeredir. 1650 yıllarında ise, sipahilerin hiç bir işe yaramadığı gerekçesiyle % 50 oranında vergi alınması, eyalet ordusunun sonunu getirmiştir.

Tımarlı sipahilerin ortadan kalkması sebebiyle, Osmanlı toplum düzeninde, köy hayatında ve yönetim sisteminde çok büyük boşluklar meydana geliyordu. Gibb ve Bowen, Kanuni zamanında sayısı 200.000’i bulan sipahilerin, artık XVIII. inci yüzyılda 25.000’e indiklerine ve savaşlarda geri hizmetlerde kullanıldıklarına işaret etmektedir. Savaşların artık Paşaların topladıkları askerler, derebeylerin özel kuvvetleri, yeniçeriler ve onların savaş zamanlarında Anadolu’dan topladıkları devşirmeler ve başıbozuk kuvvetler tarafından yapıldığını işaret etmektedirler3.

Devam edecek