Osmanlı Adliyesinden Anılar

115

İstanbul Yargıtay’ının birinci başkanı Osman Bey’e ait bir hatıra.

Rahmi Anadol Osman Bey’in Temyiz Baş Reisi olduğu bir tarihte Temyiz Mahkemesi Genel Kurulu’nda zabıt kâtibidir. Anlattığına göre bir gün Sultanahmet’teki eski adliye binasının Temyiz Genel Kurul’u salonunda başkan Osman Bey kendisine bir karar dikta ettirmektedir. O sırada Adliye Nazırı (Adalet Bakanı) bulunan Arif Hikmet Paşa’nın ağası Revnak Efendi içeri girer, azami bir şekilde hürmet ve itina göstererek Başkan Osman Bey’i selamlar. “Müsaadeleri devletleri olursa Nazır Paşa Hazretleri (Adalet Bakanı) ziyaret-i devletlerinde bulunacaklardır.” Der. Burada dikkat olunacak nokta Nazır Paşa’nın görüşmek üzere Başkanı yanına davet etmeyip kendisini ziyaret için izin istemesi hususudur. Osman Bey bütün vakar ve haysiyetiyle Revnak Efendi’ye dönerek “Şimdi meşgulüm, boş bir zamanda ziyaretlerini kabul etmeye çalışacağım. Ben haber gönderirim.” Cevabını verir.

Bir Temyiz Mahkemesi Başkanı’nın vakar ve azametini çok beliğ bir surette ifade eden bu vakıanın tefsir ve izahını takdirlerinize arz ediyorum.

Yine böyle hâkimlik vakar ve haysiyeti göstermesi bakımından önemli bir vakıa da Ankara Yargıtay’ında Birinci Hukuk Dairesi Başkanı iken Milletvekili seçilen ve bilahare vefat eden Abdullah Aytemiz’e aittir. Hadise Birinci Cihan Savaşı esnasında cereyan etmiştir. Abdullah Aytemiz o tarihte Üsküdar Sulh Hâkimi’dir. Birinci Cihan Savaşı’nda Gıda Maddeleri hemen hemen yok derecesinde azalmış ekmekten başka çamura daha çok benzeyen bir nesne ekmek olarak halka dağıtılmaya başlanmıştır. O zamanki hukuk hayatımızda “MECELLE” mer’i bulunmaktadır. Mecelle’nin 1182’nci maddesi “Hâkim, gam ve gussa ve açlık ve galebey-i nevm gibi sıhhati tefekküre mani olabilecek bir arıza ile zihni müşevveş olduğu halde hükme tasaddi etmemelidir.”

Aytemiz bir sabah mahkemeye gelince o gün görülecek işler hakkında genel olarak önemli bir karar vermiş. Kendisinin gıdasız bulunduğu, evdeki çocuklarının aç oldukları, huzur ve refahtan eser bulunmadığı, ızdırap içinde bulunan bir hâkimin ise hüküm vermekten memnu bulunduğu gerekçesi ile mahkemeyi tatil etmiş ve kararını Müdde-i Umumili’ğe bildirmiştir.

O zamanki hâkimlerin davranışı ile bugünkü hâkimlerin davranışını takdirlerinize arz ediyorum.