Osmanlı 3

79

Bir önceki yazımda, Osmanlı’nın esas olarak 1700’lerden itibaren yıkılmaya başladığından bahsetmiştim. Bu yazımızda bu tarihi neden esas aldığımdan da bahsedeceğim.

1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile birlikte, Osmanlı’nın, artık, Avrupa büyük devletleri karşısında güçlü bir DEVLET olarak hareket edemeyeceğinin çok açık olarak anlaşıldığını görüyoruz. Neden? Bu durumun çok belirgin nedenleri var ama, birkaç önemlilerini sayalım; bu aşamadan sonra, Avrupa Devletleri Osmanlı’nın içişlerine karışmaya ve hatta Osmanlı’ya dayatmalar yaptıklarına şahit oluyoruz. Bu aşamadan sonra, Osmanlı Ricalinin de, bu devletler karşısında genel anlamda yenilgiyi kabul ettiklerini görüyoruz. Bu aşamadan sonra, öncelikle, Avusturya ve Rusya’nın ve daha sonra ise, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı’yı paylaşma ve daha doğrusu paylaşamama kavgaları içerisine girdiklerini görüyoruz. Bu durum, 1870’de Alman birliğinin Bismark tarafından sağlanması ile şekil değiştirmiş ve 1914 yılında I. Dünya Savaşı çıkmasına neden olmuştur.

Ama, 1774 Anlaşması’nın Genel Türk Tarihi açısından en kötü ve en kahredici sonucunun, Kırım konusunda olduğunu görüyoruz. O tarihe kadar, Osmanlı Devleti’ne adeta TÜRK MİLLETİ ORTAKLIĞI anlayışı ile destek olan KIRIM, bu anlaşma ile ÖZERK hale getirilmiştir. Yani, KIRIM, Rusya’nın dayatması ile Osmanlı’dan ayrı bir yapıya geçerek yalnız kalmasına göz yumulmuştur. Öyle ki, Prusya Kralı Jozef bile bu kabul ediş karşısında şaşkınlığını belirtmiştir. Her ne olursa olsun, KIRIM’ın bağımsızlığı kabul edilmemeli idi. Ama, durumun vahametini göstermek için bu konuyu aktarıyorum. Nitekim, bir süre sonra, daha da kötüsü olmuştur. Yapılan anlaşmaya tam güvenemeyen Rusya, birkaç yıl sonra Osmanlı’dan KIRIM’ın bağımsızlığını tanıyan bir senet daha almıştır. Bu arada parantez içi bir konuyu daha açıklamalıyım; 16. Yüzyılın ortalarında Kırım Hanlığında Süyümbike Hatun’un Ruslara verilişine seyirci kalınması bir Türk olarak içime sindirebileceğim bir durum değildir.

Düşünebiliyor musunuz?

Bu durumlara neden düşülmüştür?

Elbette! Çok nedenler sayılabilir, herkes kendi görüşü, bilgisi, anlayışı doğrultusunda nedenler sayabilir.

Ancak, tarih, önünde, sonunda, gerçekleri açıklar. Hele Tarihi, sadece yaşanan olayların tarihsel sıralaması olarak değil de, Tarih Felsefesi yaparak anlatırsak, yaşananlar daha anlamlı ve anlaşılır hale gelir.

Osmanlı, muhteşem dönemlerini, ASLÎ UNSURU’NA sahip çıktığı dönemlerde yaşamıştır. Devşirmeler Osmanlı’da bu muhteşem dönemlerde de var idi. Ancak, ASLî UNSURA sahip çıkan bir Osmanlı’da, bu devşirmelerin zarar verebilmelerine imkân tanınır mıydı, onlar bu imkânı bulabilirler miydi?

Diğer bir konu, 16. Yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle, Şehzade Mustafa’nın çok acı ölümünün de etkisiyle, Şehzadeler, artık, SARAYDA GÖZALTINDA idiler. Oysa, daha önceleri, Şehzadeler, Trabzon, Amasya gibi vilayetlere giderek, adeta, halkla içiçe, yönetici eğitimine tabi tutuluyorlardı. Söylenen tarihten itibaren bu düzen kalktı ve yönetici eğitiminden kopuk, kendi başına, belki de ölüm nereden gelecek diye evhamlanan bir şehzade tipi ortaya çıktı. Bu gerçeğe bir örnek verelim; Şehzade III. Selim, devlet için yararlanmak üzere birkaç kişi aracılığı ile Fransa Kralı 16. Lui ile haberleşiyor. Bunu öğrenen Padişah I. Abdülhamit, engelliyor ve yasaklıyor. Tarihler, FRANSIZ DEVRİMİ dönemi!

Liyakat ve kişilerin her türlü sağlamlığı, yerini, saray içi entrikalara bıraktı. Bu yaşananların sonu olağanüstü yolsuzluklara ulaştı. Yani çürüme böyle başladı.

Bu konuda bir örnek verelim;

KanunÎ Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’ın kocası Rüstem Paşa’nın 1562’de Sadrazam olarak öldüğünde çıkan mal varlığı;

815 çiftlik, 176 değirmen, 1700 cariye ve köle, 2900 at, 116 deve, 5000 sırma işlemeli hil’at, 4900 zırh, 600 gümüş murassa (çok değerli taşlarla süslü) eğer, 500 altın işlenmiş murassa eğer, 130 çift som altın üzengi, 760 murassa kılıç, 800 mücevheratlı ciltleri olan Kur’an-ı Kerîm, 32 parça her biri hazinelik mücevher.

Bir de Devletin kurucusu Osman Bey öldüğünde çıkan mal varlığına bakalım;

1 çift çizme, 1 kaşıklık, 1 tuzluk, 1 at zırhı, 1 sade kılıç, 1 kargı, 1 yay, 1 ağaç tesbih, yedi yemek tası, dokuz kırmızı renkli sancak, dokuz at, misafirler için bir sürü koyun.

Çok kısaca özetlediğimiz bu gerçekler ışığında, Osmanlı’nın yıkılma nedenlerini yeniden gözden geçirelim ve ezberlerimize bakmadan.

Osmanlı’ya devam edeceğiz.