Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, 3 Mayıs Türkçüler Bayramı münasebetiyle, İzmit’te idi. Önce başkanı olduğum Kocaeli Aydınlar Ocağı‘nı ve daha sonra Türk Ocağı’nı ziyaret eden Pamukoğlu, akşam da partisinin organizasyonu ile kalabalık bir kitleye hitap etti.
Biz O’nu parti Genel Başkanlığı’ndan önce özellikle PKK ile yaptığı mücadeledeki kahramanlıkları ve başarıları ile biliyoruz.
1993-1995 yılları arasında Tuğgeneral rütbesiyle iki yıl süresince PKK terör örgütüne karşı mücadelede büyük başarılar kazandı. Çarpışmalara bizzat katıldığı için askerleri tarafından “Efsane Komutan” olarak anılan Pamukoğlu bu dönemde kahramanlıkları ve başarıları ile Türk Milletinin hafızasında unutulmaz izler bıraktı.
Osman Pamukoğlu 2002 yılında tümgeneral rütbesiyle emekli olmuştu. 2008 yılında da HEPAR’ı kurarak siyasete atıldı.
Osman Pamukoğlu, Kocaeli Aydınlar Ocağı‘mızı ziyaretinde yaptığı konuşmada, Türkiye için çok endişeli ve hatta karamsardı.
43 yıl askeri üniforma giymiş birinin alıştığımız politikacı tiplerine benzememesi normal. O hala bir asker ruhu taşıyor ve doğru bildiklerini siyasi hesap içinde olmaksızın içinden geldiği gibi konuşuyor.
Dağlarda kendisi ile birlikte mücadele eden, can veren kan veren kahramanların fedakârlıklarına rağmen, ülkemizin bir bölümünde egemenliğin terör örgütüne devredilmesinin derin kahrı ve kederiyle içimizi yakan sözler söylüyor:
“Türkiye bölünüyor. Geçen yıllarda Hakkâri kaybedilmiştir demiştim. Şimdi maalesef sadece Hakkâri değil, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’muzun birçok şehri kaybedildi.”
“Türkiye siyasi, sosyolojik, hatta etnik olarak fiilen bölünmüştür.”
“Sadece resmi kurumların binalarında Türk Bayrağının asılı olduğu bir bölgenin bizim olduğunu söyleyemeyiz. Hâkimiyetimizin sembolü bayrağımız bütün alanda olmalı.”
“PKK’nın kaçırdığı iki uzman çavuşumuzu BDP/HDP milletvekillerinin PKK’dan teslim alması utanç vericidir. Bu milletvekillerinin bildiği yeri devlet bilmiyorsa ve gidip oradan askerimizi alamıyorsa kimse ‘ben bu devleti yönetiyorum’ demesin” dedi.
*****
BÖLÜNECEĞİZ AMA TÜRK MİLLETİ BUNU KALDIRAMAZ
Osman Pamukoğlu Paşa’nın karamsarlığı meselenin çözülemezliğinden değil, iktidar partisinin mevcut yanlış politikaları sebebi ile çözülmesinin mümkün olmayışından kaynaklanıyor.
Terörle mücadelede doğru metodun seçilmesi halinde PKK’nın etkisizleştirileceğini söyleyen Pamukoğlu, Hak ve Eşitlik Partisi programında, partisi iktidar olursa, dağlardaki eşkıya ve komitacıları 365 günde temizleyeceğini taahhüt etmekte.
Fakat siyasi mücadelede mevcut muhalefet partilerinin AKP ile rekabet edemediğini düşünüyor. Sadece üyelerinin aidatları ile yaşayan kendi partisinin de finans sıkıntıları sebebiyle gelişmesinin çok yavaş olduğunu ve olacağını da görmekte. “PKK ve yan kuruluşlarının şımardığı” bu ortamda yeterli vaktin kalmadığını düşünmekte.
Pamukoğlu, AKP iktidardan düşse, CHP ve MHP ister koalisyon olarak, isterse içlerinden biri tek başına iktidar olsa bile mevcut gidişatı tersine döndüremeyecekleri kanaatinde. Gerekçesi de teorik değil, pratik. “Her iki liderin biyografisine bakın. Bunların mevcut gidişi tersine döndüremeyeceğini anlarsınız” diyor.
Bu sebeple “bölüneceğiz“, “İmralı’daki mahkûmu da çok geçmeden serbest bırakacaklar” diyor.
Ancak “Türk Milleti bunu kaldıramaz. Lüzumsuz yere çok canlar yanacak” ifadesiyle ruhumuzda var olan yarayı tırnaklayarak kanatması yetmezmiş gibi, bir de yaramıza tuz döküyor.
Akşam konferansında halktan biri Paşa’yı karamsarlığa iten bu manzaraya isyan etti. “Ben PKK’lılara verilen bu tavizlere ve PKK yandaşlarının şımarıklığına tahammül edemiyorum. Ülkemiz bölünüyor ve bu iş belki de iç savaşa gidiyor. PKK taraftarlarını silahlandırıyor. Biz ne yapacağız? Siz bize yol gösterin” dedi. Pamukoğlu, mealen “iş o hale gelirse biz üzerimize düşeni yaparız. Siz o hale gelmemesi için partimizin siyasi faaliyetlerine destek verin” telkininde bulundu.
*****
SEÇİMLER SON FIRSAT OLABİLİR
Bu manzara bana “analar ağlamasın” sloganı ile uyutulan Türk Milletinin patlamaya hazır bir volkan gibi enerji biriktirdiğini hissettirdi.
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile gelecek sene yapılacak genel seçimlerde milletçe iktidara gereken uyarıyı yapamazsak, geriye sadece iki seçenek kalacak gibi.
1. Ülkemizin bir bölümünün bizden çatışmasız bir şekilde koparılmasına ses çıkarmayan bir milletin mensubu olma utancı ile yaşamak.
2. Çatışarak şerefimizi ve vatanımızın birliğini korumak.
Sadece iktidara uyarı yapmak hatta muhalefete düşürmek yetmez.
Muhalefetin iktidar olmaya hazırlanması, gidişatı tersine çevirme iradesini ortaya koyması ve “Kuvayı Milliye” ruhu ile bu alanda katkı sağlayabilecek Osman Pamukoğlu gibi yetişmiş insanlarımızı da içine alan birliktelikler teşekkül ettirilmesi lazım.
Çok şey mi istiyorum?
**********************************************
DİLİNİ, DİNİNİ, TARİHİNİ ÖĞRETEMEYEN DEVLET
Yazar Alev Alatlı “Türk eğitim sistemi çocuklarımıza Türkçe’mizi de, İslam’ı da, tarihimizi öğretemiyor” diyor. Oysaki gelişmiş bütün ülkeler bu üç temel konuyu yani kendi dillerini ve edebiyatlarını, dinlerini ve tarihlerini iyi öğreten birer eğitim sistemine sahipler.
Prof. Dr. Mümtaz Turhan daha 1958’de yazdığı yazılarında “okuma yazma bilmeyen cahillere okuma yazma öğretirseniz, okuma yazma bilen cahiller yetiştirirsiniz” tezini savunuyordu.
2014 yılında durumumuz ne? İlk, orta ve hatta yükseköğretim mezunlarımız bile meramını düzgün bir Türkçe ile ifade edemiyor. Son derece kısıtlı bir kelime haznesi kullanıyor. Okuduğunu anlamak ve hele maksadını yazıyla anlatabilmek konusunda çok yetersizler.
Sadece bunlar mı? Fen bilimleri ve matematikte de durum aynı. Mesela 2014 YGS‘de 40 fen sorusunda doğru cevap Türkiye ortalaması 3,6 oldu. Bu ortalama 12 yıllık fen eğitiminin hiçbir şey öğretemediğinin göstergesi.
Zaten OECD araştırmalarına göre 15 yaşındaki öğrenciler arasında yapılan ölçme ve değerlendirmelerde Matematik ve anlamada Türk öğrenciler 34 ülke arasında en sonlarda çıkmakta.
Bu başarısızlık Türk öğrencilerin geri zekâlı olmasından değil, tamamen eğitim sistemimizin ürünü.
Tarihimizi öğretmesi gereken bir Prof. Dr. “tarihte Türk Milleti diye bir millet yok” diyor.
Dinimizi öğretmesi gerekenler de siyasetin kuyruğuna takılmış, rüşvet ve yolsuzluklara fetva yetiştirmekle meşgul.
Bizi 12 yıldır yönetenlerin ağzından düşürmediği laf ise “Türkiye büyük devlettir.”
Dilini, tarihini ve dinini öğrenmeyen ve öğretmeyenlerin sözüne sadece dilini, tarihini ve dinini bilmeyenler inanır.