Örtünmek Allah’ın Emridir

88

 

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarih ve 6 no’lu kararı:

“Nûr Sûresi’nin 30. ayet-i kerimesinde: “Resûlüm! Mü’min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır” buyrularak mü’min erkeklerin harama bakmamaları, namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. ayet-i kerimesinde kadınlarla ilgili olarak da: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler…” buyurulmakta ve ayet-i kerimenin devamında kadınların kendiliğinden görünmeyen zînet yerlerini, kimlerin yanında açabilecekleri belirtilmektedir (mahremleri).

Harama bakmak ve iffeti korumak: Görüldüğü gibi bu iki ayet-i kerimede, hem erkeklerin, hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina, fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir. Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz de: “… Gözlerin zinası: Harama, namahreme bakmaktır…” (Müslim, Kader: 5, No:21, 4/2047; Buhari, İsti’zan: 12, Kader: 9; vd.) buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir.  Ancak, gözün harama tesadüfen ilişmesinin kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.

İslâm âlimleri, yukarıda metin ve mealleri yazılı ayet-i kerimelere ve konuyla ilgili hadis-i şeriflere dayanarak, erkeklerin ve kadınların, nikâhlı eşleri dışında, herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi, şahitlik ve evlenme maksadı gibi, zaruret veya ihtiyaç halinde bakmalara, fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dahilinde müsaade edilmiştir.

Örtünme: Nur Sûresi’nin 31. ayet-i kerimesinde zikredilen bu emirlerden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da, kendiliğinden görünenler müstesna zînetlerini, zînet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir. Cahiliyyet Devri’nde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teâlâ, bu ayet-i kerimeyle, İslâm’dan önceki bu âdeti kesinlikle yasaklayarak mü’min kadınların, kendiliğinden görünen hariç zînetlerini, zînet yerlerini açmamaları ve başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir.

Örtülmesi gerekli olmayan kısımlar: Örtülmesi emredilen zînetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen “kendiliğinden görünen” ifadesi; (…) İslâm âlimlerinin çoğunluğu tarafından; “yüz ve bileklere kadar eller” olarak tefsir edilmiştir.

Örtülmesi gerekli olan kısımlar: Ayet-i kerimedeki “kendiliğinden görünen” mücmel ifadeyi az da olsa farklı tefsir eden âlimler, kadınların, istisna dışında kalan zînetlerinin ve zînet yerleri olan saç, baş, boyun, kulak, gerdan, göğüs, kol ve bacaklarının örtülmesi olarak anlamışlar ve bunlardan herhangi birini açmalarının caiz olmadığı hükmünde ittifak etmişlerdir.  Kadınların, bu zînet yerlerini kimlerin yanlarında açabilecekleri ise, ayet-i kerimenin devamında bildirilmektedir. Bu ayet-i kerime nazil olunca, (…) Hz. Âişe (r.anhâ)’nın ablası Esma (r.anhâ) ince bir elbise ile Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizin huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizin: “Ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” (Ebu Davud, Libas: 34, No: 4104, 2/460 vd.) bildirmesi, söz konusu ayet-i kerimedeki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların yukarıda sayılan zînet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delâlet etmektedir.

Örtünmenin gayesi: Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat, kadının zînetini ve zînet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya zînetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir.  Bu konuda, yukarıda zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır.  Ahzâb Sûresi’nin 59. ayet-i kerimesinde de: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: Evden çıkarlarken üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar” buyurulmaktadır. Bu ayet-i kerimede, Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir.

Netice: Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları; kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise, örtü ile örtmeleri; başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin, kitap, sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dinî bir vecibedir.” [Kaynak: Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 Tarih ve 6 No’lu Kararı]

O halde; kadın-erkek bütün mü’minler olarak,  insanın fıtrî yapısını ve onurunu, aile müessesini ve toplumun genel ahlâkını korumayı hedefleyen örtünmeyi (tesettürü), namaz, oruç, zekât ve benzeri ibadetler gibi yüce Allah’ın kesin bir emri olarak titizlikle yerine getirmeye çalışmalıyız.

Saygıyla kamuoyuna sunulur…