Onun Işığı Sönmedikçe

66

      23
Nisan’da Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğunun simgesi
T.B.M.M’nin 100’ncü kuruluş yıldönümünü 83 milyon tek yürek olduk, büyük bir coşkuyla
kutladık. 23 Nisan aynı zamanda çocuklarımıza armağan edilmiş önemli bir bayram
günüydü. Bunun sevincini de çocuklarımızla birlikte yaşadık.

     Bizleri
tebaa olmaktan, millet olma vasfına taşıyan bu önemli günü; Korona salgını
nedeniyle okullarımızda, meydanlarımızda, sokaklarımızda kutlayamamıştık ama evlerimizin
balkonlarından, pencerelerimizden taşan sevgi sözcükleriyle, büyük bir coşkuyla
kutladık.

     Hem
de bizi, birlik beraberliğimizi en güzel anlatan istiklal marşımızı söyleyerek,
gecenin rengini aydınlatan ay yıldızlı bayraklarımızı sallayarak…

     Milletçe kutladığımız bu coşkulu gecede
pırıl, pırıl parlayan çok güçlü bir ışık daha vardı her tarafa yansıyan. Bizler
farkında değildik ama ışıltılarıyla her zaman yanımızda olan o bir çift mavi
göz yaşananların farkındaydı…

      Evlerimizden
yayılan o muhteşem bayram coşkusunu izleyen o gözler giderek belirginleşti,  anlamlı, mutluluk dolu ışıltısıyla; adeta her
bir eve umut dolu mesajlar gönderdi.

     Hiç
dikkat ettiniz mi?

      Milletçe ne zaman dara düşsek, ne zaman çok
zor bir dönem yaşasak, ne zaman umutsuzluğa kapılsak; hep onu anlatan, hepimize
umut veren, onun eşsiz önderliğini yansıtan özel bir gün koşar yardımımıza…

      Koronalı günlerin karamsarlığını
hissettiğimiz bu süreçte de; 23 Nisan’ın coşkusuyla ferahlamış, bu özel günün
mutluluğunu yaşamıştır Türkiye.

     Çünkü
hala onun ışığı ile aydınlanır bu ülke,

     Çünkü hala onun eserleri yol gösterir bu
ülkeye.

     Hatırlayın 23 Nisan gecesinin coşkusunu,
hatırlayın hançeremizi yırtarcasına haykırdığımız o adı.

  Her coşkumuzda o, her sevincimizde onun ismi
var.

     Ne
güzel, ne soylu bir isim; Türk Milletinin Atası:  Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

     Milletimizin yüreğine öylesine kazınmış ki onun
adı; hiçbir güç, hiçbir makam sahibi ne onun ismini, ne eserlerini, ne de ona
olan sonsuz sevgimizi unutturabilir.

      Önümüzdeki ayın adı Mayıs;  hemen ortasında yeni bir bayram coşkusu,
umudu anlatan kutlu bir gün daha var.

      Adı; Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı,
19 Mayıs’ta kutlanacak. İşte yeni bir bayram coşkusu, ondan gelen büyük bir
mutluluk daha; yine milletçe coşacak, Koronalı günlere inat belki de bu defa
bayramımızı meydanlarda, sokaklarda kutlayacak, elde ay yıldızlı
bayraklarımızla Atamızın adını büyük bir sevinçle bir kez daha haykıracağız.

      Bağımsızlığımıza
giden o ilk adımı atan Mustafa Kemal ve arkadaşlarını anacağımızın o özel günün
bayram sevinci; Korona salgınını yaşadığımız bu karamsar günleri aydınlatacak,
yeni bir mutluluk daha getirecek evlerimize.

     Çevirin tarih sayfalarımızı, bakın milletçe
kutladığımız milli bayram günlerimizin coşkusuna. Her birisinde onu adı, onun
imzası.

     Önderlik
ettiği milletimizin makûs talihini değiştiren, yoktan var ettiği Türkiye
Cumhuriyeti Devletini, bu güzel vatanı bizlere hediye eden, böylesine büyük bir
dünya lideri başka hangi ülkede var?

     Evet, bu süreçte çevremiz korona salgını ile
çevrili ama korkmuyoruz. Güçlü Türkiye’nin temellerini atan Atatürk’ün; ‘’Beni
Türk Hekimlerine Emanet Ediniz’’ sözlerini hatırlıyor, tüm sağlıkçılarımızın
üstün başarısıyla bu salgını yeneceğimize inanıyoruz.

    Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün ışığı yandıkça hiçbir şeyden korkumuz yok. Çünkü ne zaman
sıkışsak, ne zaman dara düşsek, onun sönmeyen ışığından güç alıyoruz.

Önceki İçerikKopyadan Yolsuzluğa, Sosyal Ahlaksızlık
Sonraki İçerikYolsuzluk Kültürü Okulda Kopya ile Başlıyor
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.